Bildirimi görüpte gelenler olarak hepiniz hoşgeldiniz! Umarım hepiniz iyisinizdir...
Malum tatil artık neredeyse bitti ve Pazartesi okullar açılıyor. Bu da demek oluyor ki; maraton kaldığı yerden devam ediyor. Bu yüzden okullar başlamadan önce bir an önce yazarak bitirdiğim bölümü sizinle paylaşmak istiyorum. Bundan sonra ki bölüm ne zaman gelir inanın bilmiyorum. O yüzden maratona geri dönmeden önce bir bölüm daha...
Bölümü Aşık Sadist'in yazarı ( Melis_TW ) arkadaşıma ithaf ediyorum.
Multimedia bulunmaktadır. Düşünce/eleştiri ve oylarınızı eksik etmeyin. Cümle aralarına sizden parçaları bırakmayı da esirgemeyin. En kısa süre görüşmek dileği ile...
₪
Marko, elindeki sargıyı son kez göğsümün etrafında çevirdikten sonra sabitledi. Fransa da hemen kendimize bir yer bularak yerleşmiştik ve ilk işi göğsümde ki yaraya pansuman yapmak oldu. Henry'nin üst üste iki kere ateş ettiği mermilerin ikisininde aynı yere gelerek üst üste binmesi sonucunda normalden biraz kötü bir sonuç oluşmuştu.
"İşte bitti." diye mırıldandı yataktan kalkarken.
"Teşekkürler."
"Düzenli yaptığım bir şey, teşekküre gerek yok." Çenesi ile beni gösterirken devam etti. "Hadi sen de üzerine bir şey giyip gelde karnımızı doyuralım." Odadan çıkıp gidişini izledikten sonra kenarda duran çantanın içinden tişört olarak üzerime geçirirken Marko'nun seslenmesine karşılık bir yandan da odadan çıkarak yanına gittim. Tişörtümü giymişken televizyonda izlediği habere bende dikkatle bakmaya başladım.
".... bugün sabahın erken saatlerinde yakalandı. Türk asıllı Asya Vurgun ve ona yataklık yapan İtalyan Esta Velasco, Belarus'ta terk edilmiş bir yerde bulundular."
"Bu da ne böyle?" dedim kaşlarımı çatarken.
"Fransa'da idam yok, bir yerden idam cezası almaları gerekiyordu."
"Esta zaten idam edilenlerden değil miydi ki?" diyerek Marko'ya baktığımda o da bana döndü ve masaya ilerlemeden önce kısaca bir cevap verdi.
"Demek ki değilmiş." Peşinden tekrar televizyona döndüm.
"Şüpheliler şuan göz altındalar, alınan habere göre bugün mahkeme karşısına çıkarak cezalarını alacakları öne sürülüyor. Amerika'nın ise bu işin burada karar verilmesine olumlu baktığı söyleniyor..." Televizyonu kapatarak masaya ilerlediğimde Marko'nun karşısına oturdum. Ağzıma bir lokma atmıştım ancak onu yemek bile istememiştim. Adamo, Esta ve Asya Ric'in eline düşmüşken burada böyle oturmak sinirlerimi bozuyordu. Onları kurtarmak için bir şeyler yapmam gerekiyordu, hemde hemen.
"Amerika neden böyle bir şeyi kabul etsin ki?"
"Ric bu, kimleri nasıl ikna edeceğini bilemeyiz."
"Owen ne işe yarıyor o zaman?" Tek kaşım istemsizce havaya kalktığında cevap vermesi için bekledim. Ağzına bir lokma daha atmadan önce kısa bir cevap verdi.
"Kendisine sor." Telefon sesi odanın içinde yankılanmaya başlamışken kalkmak yerine Marko'ya bakıyordum. "Ama önce şu telefona bakmaya ne dersin."
"Çok rahatsın!" Söylenerek sandalyeden kalktığımda arkada sehpanın üzerinde duran telefonu alarak cevapladım.
"Efendim?"
"Haberlerde gördüklerim doğru mu? Asya birini mi öldürdü?"
"Anıl..."
![](https://img.wattpad.com/cover/41389524-288-k697654.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
₪Ölümün Elçisi₪(TAMAMLANDI)
Mistério / SuspenseKüçük kız, sekiz yaşında kalbindeki birini kaybetti. Yıllar sonra acısı hala geçmemişken bu seferde annesini kaybetti. Küçük bedeni ilk önce rüzgâra yakalanmıştı ancak peşinden fırtına gelerek tüm hayatını alabora etti. Gökyüzüne yükseldim dediğinde...