Yaşadığımız hayat o kadar garip bir şey ki... Ne olacağını kestiremiyoruz. 'Dünyam alt üst oldu,' diyorsun ama sonra bir bakıyorsun dünyanın en mutlu insanı olmuşsundur. 'Bir daha hiç yoluna girmeyecek,' dediğin hayatın aslında artık yoluna girmiştir. Belina'nın başına da bu gelmişti. Hiç yoluna girmeyecek diye düşündüğü hayatı ummadığından daha da mutlu olmasına sebep olmuştu. Sevdiği adamla mutlu bir evlilik yapmışlardı ve mutluluklarını küçük bir bebekle taçlandırmışlardı. Dört yıldır sevdikleri ile mutlu bir hayat yaşıyordu ve en önemlisi sevdiği adamla birlikte kızlarını büyütüyorlardı.
Belina, Liona'yı halasına bırakarak R.A.M.'a gelmişti. Nefret ettiği bu yer en yakın arkadaşı tarafından, dostum, kardeşim dediği kişi tarafından yönetiliyordu artık. Esta'nın yanında Marko, Theo ve Alecra'da ona yardım etmek için kaldıkları yerden devam ediyorlardı. Kötülük yoktu, masumlara zarar vermek yoktu. Yıllarca herkese zarar vermiş bu birim artık iyilikle anılıyordu. Herkesten gizli kendi aralarında...
Belina sedyede ki bacağını ovarken doktor kullanacağı hapı yanına bırakarak odadan çıktığında Esta ve Marko'yla yalnız kalmıştı.
"Bu sefer kurtuluşun yok," dedi Marko. "Zivon ne söylese haklı."
"Çok güzel moral veriyorsun Marko!"
"Birazcık söz dinlesen şu an o çok sevdiğin R.A.M.'ın sağlık odasında bulunmazdın."
"Marko... Tamam. Zaten yeterince morali bozuk," diyerek Esta araya girdi.
"Bu sefer araya girmem haberin olsun."
"Tamam, hadi sen git de içerdeki işlerle ilgilen."
"Ah, pekâlâ. Sana da tekrardan geçmiş olsun yaramaz anne," diyerek arkasını dönerek kapıya doğru ilerledi. Belina yanında ki metal tepsinin içinde eline ilk geleni Marko'ya fırlattığında Marko kapıdan çıkarak camın arkasına geçtiğinden son anda kurtulmuştu. Arkasından yere düşen metal şeye baktığında şaşkınlıkla Belina'nın gözlerine baktı.
"O bisturiyi atarken ne düşünüyordun? Yoksa beni öldürmek mi istiyorsun?"
"Seni öldürmek isteseydim cama fırlatmazdım!" diye öfkeyle cevap verdiğinde Marko "Kalpsiz," diyerek arkasına bile bakmadan gitti. Belina, Marko'nun tüm bu söylediklerini ve yaptıklarını onu sevdiği için yaptığını biliyordu. Ama operasyonda ayağını incitmesi veya kolunu sıyırıp geçen kurşun izi onun istediği bir şey değildi.
"Marko'ya bulaşıp durma. Yanında sesimi çıkarmadım ama haklı."
"Sevgilini koruma, haklı olduğunu bende biliyorum ama seni yalnız bırakamıyorum."
"Belina... Kaç kere hayatımı kurtardın, hayatını kurtardım. Ama benden çok kızını koruyup onunla ilgilenmelisin. Zaten hamileyken ayrı inatçıydın, şimdi Liona üç yaşına geldi sen tekrar beni korumayı görev edindin. Vazgeç bundan."
"Dinlenebilir miyim? Lütfen."
"Tamam, bir şey söylemiyorum ve gidiyorum," diyerek Esta'da odadan çıkarak gözden kayboldu. Belina başını arkaya atarken dudaklarının arasından sıkıntılı bir nefesi havaya serbest bıraktı. Operasyonda dikkatsizliğine gelmişti ve ayağını incitmişti. O da yetmezmiş gibi kurşun kolunu sıyırıp geçmişti. Bu durum Zivon için bardağı taşıran son damla olacaktı ve Belina bunun bilincindeydi.
Ayağını ovmak için kapattığı gözlerini geri açarak başını kaldırdığında kapıda kendisine bakan bir çift kahverengi gözü görünce yapacağı şeyden o anda vazgeçti.
Tereddütle; "Zivon? Sen nereden çıktın?" dedi.
"Yine mi Melek? Yine mi kaçtın?"
"Hiçte bile," diyerek hızla Zivon'a karşı çıktığında Zivon tek kaşını kaldırarak 'Emin misin?' der gibi gözlerine bakarken Belina dudaklarını dişlerinin arasına alarak omuzlarını düşürdü. Teslim olmuştu...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
₪Ölümün Elçisi₪(TAMAMLANDI)
Детектив / ТриллерKüçük kız, sekiz yaşında kalbindeki birini kaybetti. Yıllar sonra acısı hala geçmemişken bu seferde annesini kaybetti. Küçük bedeni ilk önce rüzgâra yakalanmıştı ancak peşinden fırtına gelerek tüm hayatını alabora etti. Gökyüzüne yükseldim dediğinde...