Facia

60 7 2
                                    

Gökçeden:
Sabah uyandığımda başım ağrıyordu. Kesin içki dokundu bana, ben demiştim zaten Aleyna'ya ama neyse geçmiş geçmişte kaldı... Aa bir dakika saat kaç? Nee olmaz 11'e geliyor işte şimdi yandım ben! Anneme babame ne diyeceğim?
Neden mi gitmedim? Dün bizimkilerle içtim anne içtim!
Sussana iç ses! Korka korka aşağı indim. Babam işteydi, annem burdaydı. Beni görünce kaşları çatıldı.
"Sen niye gitmedin okula Gökçe?!" Çok sert bağırmıştı. Korktum doğrusu. "Ben biliyordum böyle olacağını akşam geç saatlere kadar kalırsan olacağı bu işte! Kaçta geldin sen eve bakayım?!" Şimdi çok daha korkuyordum. Hayatımda hiç bara gitmemiştim, dünkü ilkti ve anneme söylemem gerekirdi böyle şeyleri.
"Özür dilerim anneciğim b-b-ben dün e-e-eve saat 3'te geldim."
"Biliyordum işte biliyordum! Kesin bara da gitmişsinizdir!" diye devam etti annem. Gerçekten çok ürkmüştüm. Ve çok büyük pişmanlık vardı içimde.
"Bundan sonra 15 gün ne Aleynayla ne Rüzgarla ne Yusufla nede herhangi biriyle görüşmeni istemiyorum! Aranızdaki mesafe açılacak. Anlaşıldı mı?"
Ve maalesef ki olan olmuştu. Çok kötü,yalnız ve sinirliydim.
"Bunu nasıl yaparsın?! Hayatımda bir yanlış yaptım ve ne kadar pişman olduğumu biliyor musun sen?! HAYIR. Çünkü umrunuzda değilim, beni kimse sevmiyor!"
Ne dediğimin farkında değildim. Ağzıma ne geldiyse söylüyordum. Dün içerken gibiydi. Ama şu an sinirden, üzüntüden ve korkudan mutfaktan olağan hızımla çıkmış ceketimi alıp kendimi sokağa bırakmıştım. Arkama bakmadan yürüyordum. Nereye gideceğimi bile bilmiyordum. Tek düşündüğüm şey Yusufumu alıp buralardan uzaklaşmaktı. Bunları düşünürken karşıya geçiyordum. Sağıma soluma bakmamıştım. Tek hatırladığım deliler gibi bağırdığım ve hatırlamıyorum...

Hastane
Gözlerimi açtığımda bir odadaydım. Daha çok hastane odasına benziyordu. Bir dakika ben şu an tam da hastane odasındayım?! Tabii bunu hemen fark edince ayağa kalkmaya çalıştım ama deneyince her yerim çok acıdı. Acıdan ölüyor gibi hissetmiştim hatta. Yanıma hafifçe baktım bir sürü aletler vardı, bana bağlıydı, burnumda da oksijen maskesi..

İyide tüm bunlar nasıl olmuştu? En son hatırladığım tek şey bir arabanın bana çok yakın bir şekilde durduğu ve benim deliler gibi çığlık attığım..

Tabii ya her şeyi şimdi yavaşça anlıyordum. Bana araba çarpmıştı. En son annem bana çok kızmıştı, bende üzüntü ve kızgınlığımdan ne yaptığımı bilmez haldeydim. Ben bunları düşünürken içeri çok tatlı suratlı bir hemşire girdi.

"Tatlım nasılsın iyi misin?" Hmm bir düşüneyim o kadar iyiyim ki onun için burdayım zaten (!).
"Sanırım eskisine göre daha iyiyim." Gülümsedim. "Fakat bana ne oldu? Annem ve babam nerde? Onları görmek istiyorum."
"Sakin ol canım sana herşeyi anlatacağım. Bak şimdi sana araba çarpmış, yolda görenler hemen ambulansı çağırdı. Buraya getirdiklerinde yüzün kan içinde kalmıştı, bir sürü kırığın vardı. Hemen seni ameliyata aldık. Neyseki başarıyla sonuçlandı. Şu an hayati değerlerin normal ama dinlenmeye ihtiyacın var."

Vay canına kadın amma da açık sözlüymüş. Ama neyse başıma neler geldi onu öğrenmiş oldum böylece. Ama annemler nerdeydi hala söylememişti o yüzden tekrar sordum.

"Tamam anlattığınız için teşekkürler ama annem ve babam nerde?"

"Onlar dışarıdalar ayrıca 3 tane de arkadaşın var." dedi hemşire.

"O zaman söyleyin hepsi gelsin görmeye çok ihtiyacım var."

"Üzgünüm tatlım hepsi gelemez. Sadece annen ve istediğin bir arkadaşın olabilir."

Şimdi kimi seçsem ki? Üzgünüm Aleyna seni seviyorum ama şu an Yusuf'un sevgisine ihtiyacım çok var..

"Şey hani şöyle uzun boylu bir erkek var ya onu çağırabilir misiniz?"

"Tamam canım."

5 dk sonra ikiside koşarak yanıma geldiler. Yusuf anneme yol verdi. O da teşekkür ederim bakışı attı Yusuf'a.

"Yavrum aşkım çok özür dilerim senden, sana bu kadar çok bağırmasaydım bunlar olmayacaktı. Özrümü kabul ediyor musun? Ve şu an nasılsın iyi misin? Ah canım benim!"

"Önemli değil anne şu an iyiyim." Sanırım biraz kısa bir cevap olmuştu. Ne kadar kızmam geçsede hala biraz olsun korkuyordum.
Annem bunun üstüne yanağıma bir öpücük kondurdu ve Yusuf'un geçmesine izin verdi.

"Aşkım daha iyi misin?" Ah çok özlemişim sesini, duyunca daha bir iyi hissettim.
"Canım benim sesini o kadar çok özlemişim ki duymak çok daha iyi hissettirdi."
"Ah güzelim seni seviyorum." dedi ve öptü. Bir anda öpünce canım biraz acıdı ama sonra uyum sağladım.
Sonra Aleyna ve Rüzgarı sordum. Yusuf'ta benim için çok endişelendiklerini söyledi. Ve tabiikide Aleyna, şimdi ben Yusuf gelsin dedim ya biraz bozulmuş. Doğrusu sinirlendim çünkü şu an çok büyük bir kaza geçirdim öyle değil mi?

Aleynadan:
Canım Gökçem çok büyük bir kaza geçirdi. Hala çok endişeliyim. Ne olur Allahım bir şey olmasında hemen iyileşsin! Beni Yusuf'a tercih ettiği için tabii şu an ne durumda bilemiyorum. Neden beni görmek istemediğini anlamıyorum ama üstünde durmayacağım. Şu an hasta.

"Rüzgar bişi soracağım." O da çok ciddiydi. Gökçeyle yakın arkadaş olmuşlardı. Böyle bir kaza geçirmesine çok ama çok üzülmüştü.
"Hı?" diye sordu.
"Sence Gökçe neden beni Yusuf'a tercih etmiştir?"
Bana sinirli bir şekilde baktı.
"Aleyna senin takıldığın şey bu mu? Ciddi misin? O seni gerçekten çok seviyor, ama böyle bir durumda Yusuf'un sevgisine ihtiyaç duymuş olabilir! Biraz saygı duy Allah aşkına!"

Sorduğuma pişman etmişti beni. Niye bu kadar sert çıkışıyordu ki? Ona cevap vermeden gittim başka bir yere oturdum. Biraz sonra Yusuf ve Gökçe'nin annesi geldi.
"Ee nasıl olmuş anlatsanıza!" diye sordu Rüzgar geldiklerini görünce. Ben pek bir ses çıkarmadım. Sinirlenmiş ve üzülmüştüm. Değişik duygular yaşıyordum.
Yusuf onun çok iyi durumda olduğunu 2 gün sonra hastaneden çıkabileceğini söyledi. Ardından bana döndü ve tekrar konuşmaya başladı.
"Sanırım neden seni değil de beni çağırdığını merak ediyorsundur. Gökçe o an bana çok ihtiyacı olduğunu söyledi. Senin de gelmeni çok istediğini ama salak hemşirenin izin vermediğini ekledi. Lütfen ona ve bana kızma Aleyna. Allah korusun sen böyle bir kaza geçirmiş olsan eminim onu değil Rüzgar'ı isterdin."

O an hem pişmanlık hemde mutluluk duyguları sarmıştı beni. Yusuf ve Rüzgar'ın ne demek istediğini anlamıştım. Ve gidip Rüzgar'ın yanına özür diledim.
"Şey özür dilerim aşkım seni seviyorum." dedim.
Gülümsedi, "Bende seni." dedi ve yanağıma buse kondurdu. Bu sırada annesi lafa girdi.
"Çocuklar istiyorsanız siz gidin hem bakın Gökçe'nin iyi olduğunu da öğrendiniz."
Hepimiz aynı anda hayır anlamında kafamızı salladık ve ben konuştum.
"Hayır Esra abla biz burda kalacağız çünkü o bizim en iyi arkadaşımız. Ne olursa olsun burdayız, bizi şurdan şuraya götüremezsiniz." Diğerleri de bana katılmıştı. Başlarını salladılar.

"Peki siz bilirsiniz ama hadi gelin bari bir kafeteryada yemek yiyelim."
O an karnımın aslında çok aç olduğunu fark ettim diğerleri de öyle gözüküyordu. Kabul ettik ve yemeğe gittik.

Merhaba canlar umarım beğenmişsinizdir! Tavsiyeler için Marshmelooww 'a çok teşekkürler!

Aşk Bize UzakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin