Bölüm 12 - YUMRUKLARINI GÖSTER EVA!

246 20 4
                                    

EVA

Nola beni ilk önce bir kum torbasının önünde getirdi. "Biraz teknik çalışalım bakalım, tekvando derslerinin faydasını görecek miyiz?" dedikten sonra beni kum torbasıyla burun buruna getirip kenara çekildi. Hiç bir şey demeden kollarını göğsünde kavuşturmuş bekliyordu. Soru soran gözlerle ona baktım ama hiç tepki vermedi. En sonunda dayanamayıp, "Hadi ama Eva, en azından şimdi neye vurman gerektiğini, neyle savaşman gerektiğini biliyorsun. Gerçek hayatta öyle noktaya geleceksin ki dostla düşmanı ayırt edemeyeceksin. " dedi. Hiç aforizma çekecek havamda değildim.

"Fiziksel eğitimin yanında bir de hayat dersi demek, ne kadar güzel." dedim.

Cevap vermek yerine imalı bir gülümsemeyle kafasını sağa sola sallamakla yetindi. Sonra yanıma gelip tam arkama geçti. Elini arkamdan belime dolayarak biraz kendine çekti. Karnıma değen eli hem narin hem de güçlüydü. Sonra omuzlarımdan da sıkıca tutup çok az geri çekip beni dikleştirdikten sonra kenara çekildi. "Yumruklarını göster." dedi sakince. İki elimi de yumruk yapıp havaya kaldırdım. Bir süre bekleyince bu sefer biraz daha yüksek bir ses tonuyla, "Eva yumruklarını göster." dedi. Bu sefer ellerim yumruk halde ona dönüp gösterdim.

Kafasını yine sağa sola sallayıp, "Eva senin düşmanın ben miyim?" diye söylendi. Anlamıyordum. Kafamdaki eğitim çok daha farklıydı.

"Kum torbası mı benim düşmanım?" diye sordum. Bir süre bekledikten sonra, "Yumruklarını göster Eva!" diye bağırdı. Birden bağırdığı için bir an irkilip hemen kum torbasına geri dönüp yumruklarımı kaldırdım.

"Yumruklarını göster!" diye bağırdı tekrar. Neyi yanlış yapıyordum? Teknik mi yanlıştı?

"Hala yumruk görmüyorum ben!" diye bağırınca ne demek istediğini anladım. Kum torbasına vurmamı istiyordu. Sağ yumruğumu iyice sıkıp kum torbasına bir tane vurdum. Semsert kum torbasına çarpan elim sızlıyordu. Nola'ya çok belli etmemeye çalışsam da başarılı olamıyordum sanırım.

"Eva, duruşun falan güzel ama içinde hırs yok." dedi, umutsuz bir ses tonuyla.

Bu sefer sol yumruğumu geçirdim. İki elim birden sızlamaya başlamıştı.

Nola yavaşça yanıma gelip, "Evren Kara bu halini görse çok sevinirdi." dedi. Evren Kara ismi bile beynimde kıvılcım çıkmasına yeterli olmuştu. Hiç cevap vermeden kum torbasına bir yumruk daha attım.

"Sen başarısız oldukça Derin de kendini suçlayacak."

En yakın arkadaşımın suçluluk duymasını asla hazmedemem. Bir yumruk daha.

"Barlas'ı böyle mi kurtaracaksın?"

Beynimdeki kıvılcım bu sefer kalbime de sıçradı. Sağ yumruk, sol yumruk.

"Annen seni tekvando derslerine boşuna götürdüğünü düşünecek."

Sağ yumruk, sol yumruk, sağ yumruk, sol yumruk."

"Herkes sana umutsuz vaka olarak bakacak."

Sağ, sol, sol, sağ, sol.

"Seni Evren Kara'ya karşı defalarca savunan Yankı'nın ne kadar mahcup olacağını düşündün mü?"

Artık otomatiğe bağlamıştım. Kum torbasını deli gibi yumrukluyordum. Parmaklarımı hissetmiyordum bile. Duyduğum tek şey, sert kum torbasından gelen tok seslerdi. En sonundan Nola'nın omzuma dokunan eliyle kendime geldim. Nefes nefese kalmıştım.

Aklım biraz yerine gerince ellerimin acısını hissetmeye başladım. Eklemlerim sızlıyordu. O sırada elime uzatılan bir buz poşetini hissettim. Nola iki elimi tutup buz torbasıyla hafif hafif baskı yapıyordu. İlk acıyla çok az inledim.

TEŞKİLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin