Bölüm 8 - HERKES YERE YATSIN

254 30 3
                                    

EVA

Evren Kara'nın odasını kapısının önünde bekliyorduk. Yankı içeride, hala onunla konuşuyordu. Kapının önünde bekleyerek geçen her saniye bir asır gibiydi. Bugüne kadar kimseden lafını esirgemeyen, düşündüğünü çatır çatır karşısındakine söyleyen ben, Evren Kara'nın karşısında süt dökmüş kedi gibi kalmıştım. Kadının her hareketi, her konuşması insanı ondan aşağıda hissettirebiliyordu. Hayatımla ilgili her detayı biliyor muydu gerçekten? On dört yaşında okuldan eve giderken serviste altıma işediğimi de mi biliyordu? Tanrım.

Düşüncelere dalmış beklerken kapının açılmasıyla irkilip kendime geldim. Yankı, hafif bir gülümsemeyle dışarı çıktı. Bana bakarak "Aramıza hoşgeldin Eva." dedi. Gülümsemekle yetindim. Ne tepki vereceğimi bilemiyordum.Üst düzey ajanların olduğu, istihbarat timleri tarafından köşe bucak aranan bir ekibe katılmıştım. Yankı bana bakarak gülümserken birden aklına bir şey daha gelmiş gibi Derin'e dönerek, "Sen de bizimlesin." dedi. Ne demek bizimlesin? Böyle bir şeye asla izin vermezdim. Yankı'yı kolundan tutup kendime çevirdim. Tam konuşmaya başlayacağım sırada Yankı'nın şaşkın şaşkın kolunu tutan elime baktığını fark ettim. Çok kısa bir süre öyle bekledikten sonra hemen elimi çekip konuşmaya başladım.

"Derin'in bu konuyla bir ilgisi yok, o sadece bana yardım etmek için geldi. Onu da bu işe karıştırmanıza izin veremem." Derin hemen yanıma gelip sinirli sinirli, "Ağzından çıkanı kulağın duysun Eva. Seni burada bırakmıyorum."

Derin ve inadı. "Seni tehlikeye atamamam Derin..."

Lafımı bitiremeden Yankı omzundan tutup beni susturdu. Omzuma dokunan sert, güçlü eli sanki vücuduma güven işliyor gibiydi. Kafamı ona çevirdim. İlk defa onu inceleme şansı bulmuştum. Sert bir yüz ifadesi vardı ama o yüz ifadesi, içindeki tüm iyi, insani duyguları gizlemeye yetmiyordu. Belki de bunu görebilen tek kişiydim. Yine zaman durmuş gibi bakışıyorduk. Söyleyeceğini unutmuş gibiydi. Tam o sırada Derin araya girdi. "Benim adıma karar veremezsin Eva." derken beni Yankı'dan da uzaklaştırdı. O sırada Yankı da unuttuğu lafını hatırlamış gibi, "Evren Kara, sana tam olarak güvenemiyor Eva. Sebebini ben de bilmiyorum. Derin'i de yanında istiyor ki elinde sana karşı bir koz olsun ve başka türlü aramıza katılmanı da kabul etmiyor." dedi.

Önce Derin'e sonra Yankı'ya baktım. İkisi de kararlı görünüyordu. Başka çarem olmadığını düşünerek cevap vermeden kafamı sallayarak kabul ettim. Sonra kapı tekrar açıldı ve Evren Kara dışarı çıktı. Yine küçümseyici bakışlarıyla beni oyuyordu adeta. Kafasını Yankı'ya çevirip, "Çocuklara söyle de hazırlansınlar, laboratuara gitmemiz gerekiyor. Kürşat'tan haber geldi, oradakiler bir şey bulmuşlar. Bizim de görmemizi istiyorlar."

Tam ağzımı açıyordum ki Derin lafı ağzımdan aldı, "Bir laboratuarınız da var ve devlet ona rağmen hala sizin izinize rastlayamıyor. İstihbaratımız sandığımdan da zayıfmış."

Evren Kara küçümseyici bakışlarını bu sefer de Derin'e çevirip, "Neyin içine dahil olduğuna dair en ufak bir fikrin bile yok, polis kız."

YANKI

Laboratuar, karargahtan yaklaşık üç dört saat kadar uzaklıktaki tanrının bile unuttuğu bir başka kasabadaydı. İki araba ilerliyorduk. Ilgaz'ın kullandığı öndeki arabada Evren Kara ve Derin vardı. Benim kullandığım arabada ise Nola, Seçkin ve Eva vardı. Evren Kara özellikle Eva ve Derin'in aynı arabada olmasını istememişti. Eva'yı bu işe tam olarak bulaşmadan vazgeçirmeye çalıştığı barizdi. Yan koltuğumda Seçkin, Eva ile Nola da arka koltukta oturuyordu. Dikiz aynasından Eva'yla bakışıyorduk. Gözlerinde merak, endişe ve umut vardı. Ben baktıkça gülümsüyordu. O gülümsedikçe de içim ısınıyor gibi hissediyordum. Karşısındakine gereksiz bir mutluluk veren mizacı vardı. Hayatının sonuna kadar bakmak isteyeceğin bir mizaç. Neler düşünüyorum ben? Kafamı sallayıp yola konsantre olmaya çalıştım. O sırada Eva konuşmaya başladı.

TEŞKİLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin