Kantin karanlığa büründü. Olduğu yerde kaldı herkes. Bi süre telaşlı bi gürültü oluştu ama karanlık ardında sessizliğide sürüklemişti.
Ceren ilerlemeliydi. Adını bile bilmediği dev adamın yanına gitmeliydi. Yoksa yarın formasız kalacaktı belkide hepsi.
Sesizliği azıcık kalın ama huzur veren bi ses bozdu
"Tamam gençler panik yok. Herkes otursun yerine."
Birden ortalık sandalye gıcırtılarıyla doldu.
Kimdi bu? Nasıl bu kadar rahatlata biliyodu herkesi söyledikleriyle? Kimseyide göremiyodu ki Ceren bi anlam versin olanlara. Oda sakince oturmayı tercih etti. Elektirikler kesilmiş olmalıydı. Ve o ses tekrar yankılandı kantinde.
"Birilerinin süprizi var heralde"
Arkadaşlarıyla gülmeye başladılar. Kimdi bunlar ve bu cesareti nerden buluyorlardı? Ardından bi kızın çığlığıyla inledi ortalık. Bu Azra'ydı, Ceren'in en yakın arkadaşı. "Azra" diye bağırdı Ceren ve tam ona doğru sesi dinleyerek gitmeye çalışırken
belinden bi el onu tutup kendine doğru çekti ve "şşş" dedi sesizce. Susmaya hiç niyeti yoktu Ceren'in ama başka bir ses yükseldi kantinden."Korkma prenses, benim. O güzel ellerini tuttuğumu sedece ben biliyim istedim. Bu özel anı kimse görmesin ama bilsin istedim. Biraz korkuttun ama sanırım şimdi gülümsüyosun."
Herkes susmuş onları dinliyodu. Ve bi ses daha katılmıştı karanlığa.
"Evet gülüyorum şapşal"
Bu Azra'nın sesiydi. Off neler oluyordu. Nasıl gülüyodu Azra? Daha biraz önce çığlığıyla inletiyodu ortalığı. Elini kim tutuyodu. Aslında Ceren'de anlıyoduda anlamamazlıktan geliyodu ve belini saran o elin elinden kurtulmaya çalışıyodu. Kokusuda çok güzeldi, rahatlatıyodu onu ama yinede o halde olmaktan memnun olmamalıydı. Memnundu aslında ama işte kafasındaki saplantılarından kurtulamıyodu, memnun olmamalıydı.
"Benim kalbim yarım, ellerim boş ve gözlerimde sanırım sen benim olana kadar kör"
Ceren'de gülümsemeye başladı.
"Kalbinin yarısı bende sanırım"
Azra'nın ağlamaklı sesiyle ıslıklar, alkışlar sardı kantini. Ceren'in belini saran el bi anda kendini geriye çekti, kokuda giderek uzaklaşıyordu. Işıklar tekrar aydınlattı tüm kantini. Ceren etrafına bakıyodu. Umrunda değildi kimse. Etrafında kimse yoktu. Bi anda Azra'yı gördü. Oda ne? Bulut'tu o. Azra'nın lise boyunca sevdiği tek erkek. Etrafına saf saf bakmayı bırakıp koşarak Azra'nın yanına gitti. Zaten Bulut'un arkadaşları çoktan başlarına üşüşmüştü bile. Yani hiç birşeyi bozmuyodu. Sadece arkadaşının mutluluğunada birisinin ortak olduğunu bilmesini istiyodu.
Bulut okulda yeterince popilerdi ve iyi bi arkadaş çevresi vardı. Azra'nın gözüyse popilerliğinde değildi. O Bulut'un hep yanlız kaldığındaki masum hallerini severdi. Hiç de bi kızla görmemişti Bulut'u. Tabikide arkadaşları vardı ama kimsenin elini tutmamıştı hatta arkadaş olarak bile bi kıza sarıldığını görmemişti Azra. Her ne kadar aralarında bişey olmasada şimdiye kadar Bulut Azra'yı üzmemişti hiç.
Arkadaşlarının arasından sıyrılıp tekrer Azra'nın yanına geldi Bulut.
"Işığım oldun prenses, kalbimi tamamladın yeniden doğdum ben seninle, ellerimi tut bide ve bi daha hiç bırakma"
Azra ağlıyodu. Yıllardır beklediği ve sonu ne olursa olsun istediği tek şeydi bu. Elini uzattırken ortalık tekrar karanlıktaki o huzur veren sesle yankılandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluk Kokan Adam
Romance"Sen ne kadar herşey istediğin gibi olsun desende hiç bir şey istediğin gibi olmayacaktı.." diyerek bitirmişti herşeyi Efe "Sana doğruları söyleyen tek kişi bendim..." Ceren'in son sözleriydi