Selim gülümseyerek Ceren'e yaklaştı. Hayal kırıklığıydı bu Ceren için ama onun için yaptıklarından ve onu bu kadar üzdükten sonra gitmesini isteyemezdi. Onun için Efe neyse Selim içinde Ceren oydu.
Heyecan dolu gözlerle bakıyodu Selim Ceren'e, yıllardır vazgeçemediği insana. Heyecan ve korku dolu gözlerle. Ceren'in yüzünün asıldığının farkına varmadı büyük ihtimalle. Koşarak yanına geldi. Tam elini tutacaktı ki bi an duraksadı. Kendisinden emindi, korkacağı bişeyde yoktu ama Ceren'den emin değildi. Ceren'in içinde ufakta olsa bişeylerin olup olmadığını anlayamıyordu. Ve yavaşça Ceren'e uzanan elini kendine doğru çekti.
"Nasılsın Ceren? İyi olduğunu söylediler ama kendimde görmek istedim. Çok iyi görünüyosun ama gerçektende."
Telaşlıydı sesi ama yinede iyi şeyler söyleyerek mutlu etmeye çalışıyodu Ceren'i. Sanki elinden gelse onu yataktan kaldırıp kendisi yatacaktı.
Ceren ise onu tam tersine hiç birşey hissetmiyordu ona karşı. Yasadıkları onca şeye rağmen burda olmasıda onu şaşırtmıştı ama asıl üzücü olan Efe'nin burada olmamasıydı. Belki Selim yeni gelmiştir. Gerçekten Efedir o bekleyen ama cesaret edemiyordur gelmeye diye son bir umutla Selim'e yöneldi.
"Daha iyiyim. Teşekkür ederim. Kaç gündür hiç eve gitmeyen ziyaretçim senmiydin?"
Selim bi anda duraksadı. Neden bu kadar tuhaf oldu yüzü anlayamadı Ceren. Cevabını heyecanla bekliyordu.
"Evet. Bendim."
Ceren'in içinde kalan son kırıntıları beyninden söküp attı Selim cevabıyla. Haline değil onu bu hale getirenin yanında olmayışına üzülüyordu.
Ya Selim, ona ne demeliydi? Yıllardır onu karşılıksız sevip bu hale başka birisi yüzünden gelirken bile en çok onun yanında oluşuna ne gibi bir karşılık vermeliydi? Sevmeye çalışmamıştı hiç. Dış görünüşü herşeyi olumsuzlaştırmıştı ama baya konuşmuşlardı. Yılbaşında ayrı olmalarına rağmen Selim yılın ilk dakikalarında Ceren'e mesaj atmayı ihmel etmemişti. Çok sevmişti ama aşkla bakan gözleri boş bakışlarla karşılık bulmuştu. Yılmamıştı ama yorulmuştu. Uzun zamandır selam bile vermeye çekinirken Ceren'in bu halde oluşuna dayanamayıp hastaneye koşmuştu.
Ceren ve Selim'in hikayesine gelecek olursak çok masum başlamıştı. Selim'in en yakın arkadaşı Emir, Azra için ölüp biterken; Selim, Ceren'e uzaktan ve kimseye anlatmadan bir şeyler hissetmeye başlamıştı.
Selim, okula hatta bu şehire yeni geldiği için herşeye herkese karşı soğuk davranıyordu, korkuyordu belkide. Daha önceden Muğla sırdaşıydı şimdilerde ise Eskişehir olmak için çabalıyor. Annesi ile babası ayrılınca annesiyle birlikte Eskişehir'e yerleşmek zorunda kalmıştı. Ayrılık yetmezmiş gibi bide şehirlerini ayırmışlardı. Geride bıraktıkları vardı o şehirde, arkadaşları, kardeşleri, sevdikleri... Yeni okulundada ilk tanıştığı kişi Emir olmuştu. Oda yeni gelmişti bu okula.
Emir aşkını itiraf ederken tanışmışlardı Ceren'le Selim. Her ne kadar Azra'nın cevabı olumsuz olsada o gün birlikte bir şeyler yapmışlardı grup olarak.
Selim'in içinde sıkışıp kalan duygularını o gün Ceren'i gerçekten tanıdığında anlamıştı. Emin'le birlikte Selimler'in evine geldiklerinde Selim heyacanla hissettiklerini anlatmıştı. Emir çok mutsuz olmasına rağmen arkadaşının mutluluğuyla mutlu olmuştu. Ceren'in farkında bile olmadan yaptığı o kadar ince ayrıntıları yakalamıştıki Emir arkadaşını tanıyamıyordu. Umursamaz Selim olamazdı bu.
Azra ve Emir'in arkadaş olarak kalmalarını fırsat olarak görmüştü. Başlarda Ceren hiç bir şeyin farkında değildi. Emir'in Azra'ya bişeyler söylemesiyle kızlar tarafındada dedikodular dönmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluk Kokan Adam
Romance"Sen ne kadar herşey istediğin gibi olsun desende hiç bir şey istediğin gibi olmayacaktı.." diyerek bitirmişti herşeyi Efe "Sana doğruları söyleyen tek kişi bendim..." Ceren'in son sözleriydi