Işığın Sahibi

17 0 0
                                    

Karşısında Efe vardı. Kahverengi montunu ilk defa görüyordu, çok yakışmıştı. Gülüyordu bi yandanda camı açması için Ceren'e camı gösteriyordu. Ceren şaşkınlıktan boş boş bakıyordu. Camı açtı. Efe yaklaştı cama doğru. Kimsenin duymaması için kısık bir sesle konuşmaya başladı.

"1 saattir cama taş atıyorum, tıklatıyorum neden duymuyosun?"
"Müzik dinliyordum. Hem uyuyorda olabilirdim."
"Işığın geldiğimde daha yanıyordu. Bahçeden atlayana kadar söndü. Uyumuş olamazdın."
"Belki annem kapattı."
"Uyumamışsın işte."
"Sen niye geldin ya. Evimi öğrendiğinden beri kapıdasın, yeter."
"Ben. Şey."
"Ne?"
"Şey..."
"Ne Efe ne? Niye bu saatte buradasın."
"Bu günün böyle bitmemesi gerektiğini düşündüm Ceren."
"Nasıl?"
"Sen bana kızgınken bu gün bitmemeli."
"Ya Efe bu saatte ne kızgınlığı ya. Sabah birisi görür yanlış anlar diyorsun ama gecenin bu saatinde gelince hiç düşünmuyorsun ne olacağını."
"Çünkü bu saatte anca itler gezer. Onlarda görsede bişey olmaz Ceren. Belliki azar yemeye gelmişim. Ben bu günün güzel bitmesi için uğraşıyorum ama biraz daha durursam daha kötü biticek galiba. Ben gidiyim artık."

Efe arkasını döndü ve bahçe duvarına doğru ilerledi. Ceren içten içe o sokakta benim arkamdan gitme dememişti ve beklememişti diye kendini yiyordu ama bir yanıda kal demek için can atıyordu. Ama siniri sevgisini yendi ve hızlıca camı kapattı. Efe yine arkasına bakmamıştı hiç ama kapanan cam sesini duymuştu. Ceren'e güzel bir gün hediye etmek isterken canını ne kadar da çok yakmıştı.

Duvardan atlarken kapı sesi duydu. Ceren'in zor durumda kalmasından korktu. Hızlıca duvardan atladı. Arkasındaki kişide bahçe kapısından çıktı, sesini duymuştu. Koşmaya başladı. Sokakta bi ses yükseldi.

"Efe."

Bu Ceren'in sesiydi. Arkasını döndü ve koşarak ona gelen Ceren'i gördü. Yanına geldiğinde Ceren karşısında durdu ve hesap sormaya başladı.

"Niye benden özür diledin bu gün."
"Çünkü seni öpmek üzereydim ve eğer o şekilde durmasaydık Can bizi görücekti."
"Neden daha çok koşmadık yada neden ayrılmadık orda."
"Seni o halde bırakıp eve mi gitmemi bekliyordun?"
"Ne varmış halimde?"
"Benim yüzümden düştün Ceren."
"Ne alakası var, kendi dikkatsizliğim."
"Lütfen yapma. Hadi gir içeri."
"Ne istiyorsun benden Efe? Neden bana zor durumda kaldığımda destek oluyosun? Yada neden şimdi buradasın?"
"Biz arkadaşız Ceren. Bu yüzden birbirimize destek olmalıyız, üzgünken diğerinin yanında olmalıyız."

Ceren'in gözleri doldu. Arkadaş olmak istemiyordu. Efe'yi arkadaşı olarak görmüyordu, farkındaydı.

"Git burdan."
"Sen nasıl istersen öyle olsun ama eve gir. Hava çok soğuk."
"Git burdan Efe. Git artık."

Efe bu kez itiraz etmedi ve yine gitti. Ceren gözyaşlarını daha fazla tutamadı. Yürüyecek hali yoktu, kaldırıma oturdu.

*

Gözlerini açtığında hastahanedeydi. Saat vardı tam karşısında, dördü gösteriyordu. Ceren neler yaşadığından habersizdi. Tek bildiği şey ailesine söyleyecek tek bir mantıklı kelimesinin olmadığıydı. Hemşirenin odaya girmesiyle düşüncelerinden arınması için bir kapı açılmış gibi sevindi.

"Ne oldu bana."
"Biraz fazla soğukta kalmışsınız. Donmak üzereyken getirdiler buraya sizi."
"Donmak üzeremiydim?"
"Evet Ceren Hanım. Ben gidip doktorunuza haber veriyim."

Ceren'in daha soracak çok sorusu vardı ama hemşire çoktan gözden kaybolmuştu. Bir iki dakika sonra doktor gelmişti odaya.

"Nasılsın bakalım yaramaz kız?"
"Ben... İyi gibiyim. Pek birşey hissetmiyorum."
Telaşlı bi ses tonuyla "Nasıl yani odanın sıcaklığını yada bi yere dokunduğunu hissetmiyor musun?"
"Yok yanlış anladınız. Ben en son kaldırımda oturuyordum."
Gülümsedi "Evet. Baya uzun oturmuşsun sanırım. Sabah seni biraz daha geç bulsaydık hayatın değişebilirdi."
"Nasıl yani?"
"Buraya geldiğinde üzerinde sadece şu kahverengi mont vardı." Dolabın kapağına bi askı yardımıyla asılmış olan montu görsterdi ve devam etti "Ve tahminlerimize göre 6 7 saat boyunca dışarıda durmuşsun. Uykununda etkisiyle katılaşmaya başlamışsın ve ufak bi donma tehlikesi geçirdin."

Ceren montu gördüğü andan itibaren şaşkınlığını gizleyememişti.

"Bu... Bu montun sahibi geldi mi peki?"
"2 gündür aileniz hiç gitmedi. Bide 4 arkadaşınız var. Sadece dün akşam gittiler ama bir tane çocuk var o kaldı."
"2 gün mü? 2 gündür hiç uyanmadım mı?"
"Biz daha uyanmanızı beklemiyorduk. Erken bile uyandınız." Kontrollerini bitirdikten sonra "Ben daha fazla ailenizi bekletmeyeyim."

Doktor odadan çıkarken mutluydu Ceren. O halde olması kötüydü ama 4 arkadaş demişti doktor. Azra, Berfu ve Can'dı kesin üçü diğeride Efe olmalıydı. Başka kimse gelmiyordu aklına. Belki o dün gece gitmeyende odur diye geçirdi içinden. Kendine gel Ceren daha o olup olmadığını bile bilmiyosun diye uyardı bilinçaltı. Pek aldırış etmedi.

Bir kaç dakika sonra annesi ve babası girdi. Şimdilik sadece ikisine izin vermişlerdi. Durumu ciddiydi. Annesinin gözleri ağlamaktan şişmişti, dudaklarına yerleştirdiği yalancı bi gülümsemeyle sadece kendisini kandırabilirdi. Babasıda bi o kadar bitkindi, onunda sinirli ama bi yandanda mutlu bi yüz ifadesi vardı. E haklıydı adam. Gecenin bi yarısından beri kızının dışarıda olduğunu ve sabah donmak üzereyken bulunduğunu söylüyorlar. Ne yapsa hakkı. Kısa bir süre konuştuktan sonra hemşire onları dışarı çıkarttı. Malum hala durumu ciddi sayılabilecek düzeydeydi.

*

Yüzüne düşen bi damlanın etkisiyle uyandı Ceren. Azra gözlerini açtığını görür görmez elini tersiyle gözlerini sildi, gülümsemesini dudaklarına yerleştirdi ve ağlamaktan tıkanmış burnundan dolayı değişmiş sesiyle konuşmaya başladı.

"Sen salak mısın Ceren? Ne işin vardı gecenin bi vakti dışarıda?"
Dalga geçer gibi gülümsedi "İyi misin diye sorar bi insan ilk başta arkadaşına." Bi yandanda yaşananları nasıl anlatacağını bilemiyordu ve zaman kazanmak istiyordu, yada herşeyi unutuş gibi yapmak. Kanamazlardı ama olsun denemeye değerdi.
"Ağrın falan mı var yoksa? Nasılsın? Doktoru çağırmamı ister misin?" Her zamanki panik. Bi kerede sakinol be kızım.
"Yok yok. İyiyim ben."
"Ee başla bakalım o zaman."
"Neye başlıyım?"
"Olanları anlatmaya."
"Ben... Pek hatırlamıyorum." Azra onu o kadar iyi tanıyorduki hareketlerinden ne yaptığını hatta ne yapacağını anlardı. Ceren de beceremezdi zaten böyle yalan dolan işlerini. Netti hep. Yanlış olsada yaptığı yalana sığınmazdı.
"Yapma Ceren."
"Ya off hasta yatağımda beni daralttın Azra. Daha çok konuşuruz ama şimdi olmaz. Lütfen hatırlamak istemiyorum."
"Peki canım. Hep yanındayım senin ben. Yaptığın doğruda olsa yanlışta."
"Biliyorum."
"Neyse ya bizimkiler dışarda sıra bekliyo."
"Bizimkiler?"
"Canla Berfu işte. Ha bide seni dışarıda bekleyen başka bi ziyaretcin daha var. Hiç gitmedi eve kaç gündür."
"Kim?"
"Gelince görürsün." Göz kırptı ve cevap vermesine izin vermeden dışarı çıktı.

Can ve Berfu'da aynı telaşla odaya girdi tatlı ve kısa bi konuşma sonrasında onlarda dışarı çıktılar. Kapı açıldığında birisi odama girmek için hemşireye yalvarıyordu. Sesi tanıdıktı sanki ama hala tam olarak aklı başında olmadığı için anlayamıyordu Ceren. Hemsireyse bu gün çok fazla ziyaretçi aldıklarını söylüyordu. Ceren kendini zoradı ve kısılmış sesini hemşireye duyurmaya çalıştı.

"Bakar mısını? Afedersiniz."
"Buyrun Ceren Hanım."
"Konuşurken duydum birisi odama girmek istiyor sanırım."
"Evet. Bi çocuk. Kaç gündür eve gitmiyo ama ziyaretçi alırkende girmedi diğerlerine öncelik tanıdı. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyoruz."
"Yaptığını garip karşılamanız sizcede saçma değil mi? Beni önemseyen birisi demekki ve aileme daha çok ihtiyacım olduğunh bilen birisi. Lütfen içeri alır mısınız."

Hemşire cevap vermeden sesiz ama içten içe Ceren'e söverek odadan çıktı. Ceren kimin geleceğini biliyordu sanki yada onun olmasını istiyordu. 'Hem o montta onun demekki benim üzerime örtütü, hatta beni Efe getirdi buraya belkide' diye düşünmekten kendini alamıyordu.

Hava kararmıştı ve odasının ışığını hemsire ona kızdığı için mi yoksa unuttuğu için mi açmamıştı onu düşünürken odanın kapısı aralandı. Koridordaki ışık kapının arasından içeri sızdı. Ceren'in gözleri kamaştı ve kapıda duran kişiyi ayırt edemedi. Bu hikaye ona bir yerden tanıdık geliyordu sanki. 3 gün önceye döndü. Sevdiği adam onun kapısına gelmişti gecenin bi vakti ama hala o olduğundan emin değildi ki odanın ışığını açılmasıyla sorusunun cevabını buldu.

Sonsuzluk Kokan AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin