Bebeği yatağın üstüne bıraktım. Biraz kıpırdanınca yanına oturup hafifçe salladım. Tekrar uykuya dalınca yanağına küçücük bir buse kondurdum. Evet uyanabilirdi belki ama duramıyordum ki. Yanakları çok tombikti ve insanın ısırası geliyordu. Odadan çıktım ve salona ilerledim. Mert elinde elmayla oturmuş televizyon izliyordu.
"Elmayı nerden buldun sen?"
"Az önce ağaç diktim. Hemen yeşerdi bende yiyorum işte."
"Hı tamam. Ne?!"
"Dora sen iyi misin? Dolaptan buldum tabikide."
"Dolapta elma mı varmış? Hiçte haberim yok. Meeert banada elma getirsene aşkitom!"
"Ney kitom ney kitom!? O kelimeyi söylediğin için şuan senden iğrendim."
"Bla bla bla. Ee getirmiyor musun?"
"Getirmiyorum canım. Git kendin al."
"Ah Mert! Biliyorsun ben tam bir üşengecim ve istediğim şey yakınımdaysa anında yerim kapiş!" dedim ve elindeki elmayı kaptığım gibi ısırdım. Yüzünü buruşturdu.
"Beni yiyeceğini falan sanmıştım."
"Bönö yöyöcöğönö fölön sönmöştöm. Seni yemeye çalışsaydımda yüksekteki egonu zirveye mi çıkarsaydım?"
"İyiki yememişsin zaten yoksa dünya bir yakışıklıya daha veda ederdi." dedi ellerini saçlarına geçirirken. Alnına bir şaplak attım.
"E artık oradaki kırmızılıkla bugünlük kızların sana bakacağını sanmıyorum." dedim sırıtarak.
"Ö örtök örödökö körmözö-"
"Sakın Mert! O kadar uzununu cidden dinleyemem!"
"Tamam tamam. Dora hadi bebeğim yemek yap bize açız."
"Ben yemek yapmayı bilmem ki." dedim elmamı kemirirken.
"Ne demek bilmem? O kadar pastayı kim yapıyordu?"
"Ben yapıyordum ama pasta yapmak eğlenceli diye yapmayı öğrenmiştim. Yani sen şimdi bana makarna yap de onu bile yapamam. Ama bak yumurta kırabiliyorum. Kabuklu yumurta ehehe." dedim sadece çekirdekli kısmı kalmış elmanın neresini yesem diye düşünürken. Şuan onu atmaya o kadar üşeniyordum ki.
"Kabuklu yumurta mı? Ne yani yumurta kırmasını bile mi bilmiyorsun? Açlıktan ölecek miyiz?!"
"Ağlama Mert. Birde ismin Mert olucak tüü sana." Mert tabikide ağlamıyordu.
"Dora mutfağa gel." otoriter bir ses duyunca ayağa kalktım ve Berke'ye dönerek asker selamımı verdim. Mutfağa bir asker edasıyla yürüdüm.
"Yemekleri ben yapacağım. Sen bana sadece ihtiyacım olanları getir tamam mı?"
"Peki baş şef!"
•°•°•°•°•
Sofraya baktığımızda hepimizin ağzı yer ile bütünleşmişti. Masadaki yemekler o kadar güzel gözüküyordu ki elektrik süpürgesi gibi içime çekebilirdim. İlk olarak patlıcan, patates, biber gibi şeyleri tek tek kızartmıştı. Sonra onları tepsiye dizip fırına atmıştı. Pirinç pilavı ve mercimek çorbasıda yapmıştı. Guruldayan karnımı elimle bastırdım."Seninle evlenen yaşadı Berke!" diye bağırdım ve masaya oturup yemeklere saldırıya geçtim. Tam elime ekmek almıştım ki ekmek elimden çekildi. Karşımda oturam Olcay'a ters ters baktım.
"Ekmek yeme zaten göbeğin çıkmış duba gibi olacaksın yakında."
"Ne kadarda Canan Karataycı bir erkek." dedim elindeki ekmeğimi(!) alarak.
Sonunda yemek yeme faslı bittikten sonra Cansu ile bulaşıkları dizmiştik. İşimiz bittikten sonra Burak'ı aramış ve bize gelmesini söylemiştim. Şimdide hep beraber salonda oturmuş sıkılgan bir şekilde Nurella gibi bir birimize bakıyorduk.
"Sessiz sinema oynayalım bari!" diye sızlandı Cansu. Hepimiz onaylar şekilde mırıldandık.
"İlk kim anlatıyor?" dedim etrafıma bakınarak.
"Sen." dedi Berke bilmiş bir tavırla.
"Niye benim başım kel mi?"
"Hayır sadece en düşük zekadan başlıyoruz." dedi sırıtarak bende ayağa kalktım. Hemende kabul etmiştim. Düşünmeye başladım. Aklıma gelen fikirle gülümseyerek onlara baktım.
"Sadece iki kelime söyleyebilir miyim? Lütfen!"
"Olmaz adı üstünde sessiz sinema oynuyoruz."
"Lütfen sadece iki kelime!"
"İyi tamam söyle." dedi Olcay gözlerini devirerek.
"1-2-3! KEMALİM YAPMAZ!"
"KIRGIN ÇİÇEKLER!" koro halinde söylemişlerdi. Biraz güldükten sonra Burak kalkıp anlatacağını söyledi. Ama ismini değil konusunu anlatacakmış. Hepimiz dikkatle izlerken Burak elinde bir şey varda bacağına vuruyormuş gibi yaptı.
"Grinin Elli Tonu!" diye söyleyen Berke'ye alnının ortasında üçüncü göz varmış gibi baktık.
"Demekki izleyenler varmış." dedi Burak sırıtarak.
"Aaaaa pislikler!"
°•°•°•°•°
Sabah erkenden kalkıp yürüyüş yapmaya çıktım. Kilo aldığımı düşündüğümden değil ayol sizde(!). Bir sokağa girdiğimde etrafıma bakındım. Ne ara yıkmışlardı burayı. Arkama döndüğümde 3 tane iri yarı ve siyah giymiş adamların bana baktığını gördüm. Yürümeye başladığımda onlarda arkamdan yürümeye başladı. Ne yani o filmlerdeki salak kızlar gibi arkama baka baka yavaş yürüyeceğimi mi düşünüyordunuz? Tabana kuvvet koşmaya başladım. 35'lik zekam olabilir ama o kadarda salak değiliz Allah'a şükür! Keşke Berke'nin dövüş derslerini bırakmasaydım. Hadi bir adam olsa değerlisine bir tekme yüzünede bir yumruk belki bir kurtulma ihtimalim olabilirdi. Ama şimdi imkansızdı. Adam kolumu tuttuğunda hızla arkamı döndüm en hassas noktaya tekmemi attım. Adam iki büklüm olmuştu ama diğeri ayağımı tutmuştu. Tuttuğu yere bakınca sırıttım ve onada tekme attım. Koşmaya başladım. Arkamı döndüğümde diğer adamın peşimden koştuğunu gördüm. Önüme döndüm ve kendimi zor frenledim. Siyah bir minibüs tam önümde durmuştu. Ne? Yo yo yo siyah minibüs olmaz! Kapısı açılınca şaşkınlıkla içine baktım. İçindeki adama. Bu adamı bir yerden tanıdığıma emindim ama şuan buna vaktim yoktu. Otobüsün etrafından dolanıp koşmaya başlayacaktım ki ağzıma tutulan bezle çırpınmaya başladım. Gerisi karanlık...•°•°•°•°•
Vücuduma gelen soğuk suyla tekrar titredim ve gözlerimi açma çalıştım. Sonunda açıldığın yorgun gözlerle etrafı taradım. Gördüğüm yüzle gözlerimi kıstım. Bu denizde elimi tutup beni kaldıran çocuktu! Ellerimi kıpırdatmaya çalışınca bağlı olduğunu anladım. Ve ayakalarımda... Yanıma yaklaştı ve bir tokat attı. Sağa dönen kafamla gözlerimi açtım. Hırsla adama döndüm."Benim annem ve babam bile bana bir kere tokat atmadı! Sen kimsinki bana vuruyorsun!?" ah niye öyle demiştim ki? İkince tokadıda yemiştim! Lanet olsun! Çok sert vuruyordu pislik. Saçımın geriye çekilmesiyle gözlerimden yaşlar süzüldü. Canım acıyordu.
"Kim olduğumu öğrenmek ister misin?! Sevgilinin hamile bıraktığı kıza aşık olan adamım! Sana dahada beterini yapacağım!" kelimede sadece bir noktaya takılmıştım. Mert birisini hamile mi bırakmıştı? Sevdiğim adam yapmış mıydı böyle bir şey!
Yeni bölüm wuhuuu sksksjjf. Votelerinizi ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz. Sizleri çok seviyorum ve bir şey rica ediyorum. Şehitlerimiz için bir fatiha okur musunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş Mı Didin?
RomanceBazen katlanabileceğiniz en son kişi, onsuz yaşayamayacağınız tek kişidir. Dora ve Berke'nin aşk macerasına sizde katılmak ister misiniz? arkadaş #1 |25.11.2018|