Tatilin içine etmişlerdi biyolojik annem ve babam. Bir yanda onlar bir yandada gerçek anne ve babamız duruyordu. Olcay ve bende ortada oturmuştuk. Zenginlerdi. Oldukça belliydi. Ters ters onlara baktım. Birazcık daha konuşmazsak sıkıntıdan çatlicaktım.
"Doğurmaklada anne olunmuyor hani. Köpekler bile doğum yapınca yavrularına bakıyorlar. Neyse siz en azından birisine vermeyi akıl etmişsiniz." dedim arkama yaslanarak. Ağır mı olmuştu biraz? Ne ağırı ya?! Doğurduğu çocuklara bakmamış.
"Sizinle gelmemizi falan mı isteyeceksiniz?" dedi Olcay alayla gülerken."Mutluysanız eğer bir şey diyemeyiz." dedi kadın yere bakarak. Ne yani anne dememi beklemiyorsunuz değil mi? Ayağa kalkıp gerçek(!) babamın arkasından boynuna sarıldım. Olcay'da gelip anneme sarılmıştı.
"18. yaş günümüzü mahvettiğiniz için teşekkür ediyoruz."
"Ama yinede istemiyoruz." dedi Olcay sözümü tamamlayarak. Babam konuşmaya başladı.
"Zaten taşınacağız. Kızım ve oğlumun 12.sınıfını sizden uzak bir yerde okumasını istiyoruz."
"Taşınmak mı?!" ne taşınmasından bahsediyorlardı.
"Ayrıca Dora'nın Mert ile nişanı yapılacak." diyen anneme döndüm. Benim fikrimi almadan mı yapacaklardı.
"Bari kızımın nişanını bizim evde yapılmasına izin verin!" diyen kadına döndüm. Odama koşarak gittim ve kapıyı kapattım. Mert'i aramam gerekiyordu. Daha ailesi ile tam tanışamamışlardı bile. Bu ne saçmalıktı böyle!
"Alo."
"Ne nişanı bu?!"
"Bizim nişanımız!"
"Benim fikrimi sordun mu peki?!"
"Beni ilk seven sen değil miydin?! Bende seni sevdim işte! Taşındığınızda sana erkeklerin bakmasını ve göz koymasını istemiyorum!"
"Peki ne zaman olacak?"
"Yarın. Bugün gidip sana kıyafet bakacağız."
"Tamam." dedim ve suratına kapattım. Umarım yanlış bir şey yapmıyorumdur. Kurtarıcım ismini görünce gülümsedim. Telefon açılınca gelen yüksek sesle telefonu kulağımdan çektim. Sesler azalınca tekrar kulağıma tuttum.
"Bil bakalım ne oluyor?"
"Kardeşim ve arkadaşım nişanlanıyor." dedi düz bir sesle.
"Bildiğine göre kapatıyorum." dedim bir cevap bekleyerek ama o ne yapmıştı? Anında suratıma kapatmıştı. Gözlerimi devirip odadan çıktım. Annemler o kadının evinde nişan yapmayı kabul etmişti. Ne kadar istemesemde!
•°•°•°•°•°•
Üstümde olan elbiseye baktım. Yakışmıştı. Gül kurusu rengindeydi. Kalın askılıydı ve uçuş uçuş bir elbiseydi. Altınada aynı renkten bir ayakkabı alıp mağazadan çıktık. Mert'de takım almıştı. Ben burdan kuaföre gidecektim. Cansu da gelmişti. Kıyafetimi giyip oturdum. Saçımı ne yapacağımı bilmiyordum. Saçlarımı yapan kadına bırakmıştım. Güzel bir örgü yapmıştı. Örgülerin arasındanda çiçekler geçirmişti. Makyajımda bittiğinde aynada kendime baktım. Vay canına! Harika olmuştum. Sonunda geldiğimizde eve bir göz gezdirdim. Bu kadar büyük eve bir benle Olcay'ı mı sığdıramamıştı?Eve girdiğimde annem ve o kadın ağlamıştı. Görende şuan evleneceğim falan sanıyordu. Kapı çalınca şaşkınca etrafıma bakındım.
"Hadi git kapıyı aç!" dedi annem göz yaşlarını silerken. Yavaşca kapıyı açtım. İşte hayalimdeki tablo! Mert elinde çiçek ve çikolata. Yanında Berke, arkasında ise ailesi. Peki neden mutlu değildim? İçeri davet ettim. Herkes konuşmaya başlayınca içim daralmıştı. Biraz dışarı çıkmak iyi gelecekti sanırım. Arka bahçeye ilerledim ve banka oturdum. Ne güzel bir manzarası vardı.
"Sana bir masal anlatmamı ister misin?" bu Berke'nin sesiydi. Kafamı salladım.
"Bir gün bir erkek, kardeşinin okuluna gitmiş. Kardeşini ararken duvarda oturan bir kız görmüş. Kızın nereye baktığına bakmış. Orda kardeşini görünce gülümsemiş. Duvara, kızın yanına çıkmış. Kız o kadar dalmışki ancak erkek ses çıkarınca anlamış yanında birisinin olduğunu. Kızla tanışmış ve ona kardeşine seni sevdireceğini söylemiş. Bir kaç gün sonra erkek kızın evine sarhoş bir şekilde gitmiş. Kıza sarılmış. Sarılınca kalbinde bir şeyler hissetmiş. İlk defa böyle bir şey olduğunu düşünmüş. Kızın dizlerine yatmış erkek. Kız erkeğin ağladığını görünce bir anne gibi saçlarını okşamış ve saçlarını öpmüş. İşte o zaman erkek böyle bir eşin olsa hiç üzülmezsin diye düşünmüş. Kardeşi ile bu kız çıkmaya başlamış ama çocuk buna hiç sevinememiş nedense. Bir gün kız kaçırılmış ve çocuk ne yapacağını şaşırmış. Çocuk sonunda kızı bulmuş ama kız gidip kardeşine sarılmış. Çocuk bara gittiğinde barmen ona sen aşık olmuşsun gibi bir şey söyleyince anlamış çocuk aşık olduğunu. Kardeşiyle kızın nişan haberi gelmiş. Çocuk yine çözümü içmekte bulmuş. Nişan günü kızı kapının ardında görünce kalbi o kadar hızlı atmaya başlamışki. O çiçek ve çikolatanın kendi elinde olduğunu düşününce istemsizce gülümsemiş. Kız dışarı çıktığında arkasından gelmiş ve "Sana bir hikaye anlatmamı ister misin?" demiş. O kız sen o çocukta benim Dora. Bizim masalımız." Lanet olsun bu gözyaşlarıda neydi böyle? Makyajım bozuyordu. Ayağa kalktım. Oda ayağa kalktı ve tam karşıma geçti.
"Biz diye bir şey olamaz Berke! Nişanlanıyorum! Farkında değil misin?!"
"Çok gerizekalısın!"
"Sensin o gerizekalı!"
"Çok ukalasın!"
"Sensin o ukala!"
"Çok aptalsın!"
"Sensin o aptal!"
"Çok salaksın!"
"Sensin o salak!"
"Seni seviyorum!"
"Sensin o seni sev-NE?!"
"Masalın devamını merak ediyor musun? Üç kelime bir cümle." dedi ve dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. İkimizin göz yaşlarıda dudaklarımıza bulaşmıştı. Aşk filmi falan çekiyordukta benim mi haberim yoktu. Dudaklarımdan ayrılıp gözlerime baktı.
"Erkek kızı öptü."
Abv! Yeni bölüm! Yorum ve votelerinizi eksik etmeyin! Bu arada Amerika'da Sıradan Bir Gün adlı kitabı okumanızı tavsiye ederim. Güzel kitap. Öpüldünüz :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş Mı Didin?
RomanceBazen katlanabileceğiniz en son kişi, onsuz yaşayamayacağınız tek kişidir. Dora ve Berke'nin aşk macerasına sizde katılmak ister misiniz? arkadaş #1 |25.11.2018|