Berke'nin gözlerine baktım. Bir erkeğin ağlaması saçma geliyordu.
"Neden ağlıyorsun?" dedim göz yaşlarımı silmeye çalışırken.
"Dora! Seni kaybediyorum! Farkında değil misin?! Isabel'in o saçma fala bakmasını neden istemedim sence?! Çünkü o söylediklerini duymak istemiyordum. Seni kaybedeceğimi duymak istemiyordum." dedi. Sonlara doğru sesi bir fısıltıya dönmüştü.
"Ben..özür dilerim ama.." Ah! Ne diyecektim ki? Aslında seni sevmiyorum yada duygularımdan emin değilim? Eteklerimi elim yardımıyla üste çekip eve doğru koştum. Birisine anlatsam rahatlayacakmış gibi hissediyordum. Yoksa yumruk kadar kalbimin içinde şişip patlayacaktı. Elimi kalbime götürdüm. Ne diye bu kadar hızlı atıyordu? Elimi yumruk yapıp hafifçe vurdum. Cansu yanıma geldi.
"Hadi bakalım! Kahve yapma zamanı!" dedi. Yüzümü görmesi ile yüz ifadeside değişmişti tabii.
"Noldu?!" dedi yüzümü ellerinin arasına alarak. Cansu'ya herşeyi anlatmak istiyordum. Güveniyordum ona. Anlattığımda ağzı açık kalmıştı.
"Nişanı iptal etmemiz gerek!" dedi fısıltıyla.
"Nasıl olacak o?!"
"Bayılma numarası yapabilir misin?"
"Canım onun ustası burda. Dersten kaçmak için kaç defa yaptım biliyor musun? Ama hastaneye götürmelerini engellemen gerek."
"O iş bende! Kol bileğini hafif sıkınca yavaş yavaş uyanmaya başla tamam mı? Sonrada Mert ile aranızda bir söz yüzüğü gibi bir şey takarsınız. Duygularından emin oluncada..."
"Tamam." dedim kendimden emin bir şekilde.
"Şimdi bayılmış gibi yerde yat." Yattığımda gözünü kırptı. Gözlerimi kapattım.
"Dora!" Cansu'nun bağırmasıyla oyunun başladığını anladım. Berke'nin "Dora" diye fısıldadığını duyunca kalkmamak için kendimi sıktım. Lanet olsun! Onun yüzünden bayıldığımı sanacaktı. Mert sanırım kucağına almıştı.
"Berke! Arabayı çalıştır!"
"Abartmayın! İlk önce bir koltuğa yatırın kendine gelir belki! Hem açlıktan bayıldı o. Bugün heyecandan bir şey yiyemedi." Cansu'nun bağırmasıyla içimden bir oh çektim. O nasıl oluyorsa artık. Ayrıca tamamen yalandı. Kıtlıktan çıkmış gibi yemiştim. Boynuma, yüzüme sürelen şeyle artık kalkmam gerektiğini düşündüm. Cansu'da bileğimi hafiften sıkmıştı zaten. Yavaşca gözlerimi açtım. Cansu'ya dönünce göz kırptı. Cidden işe yaramıştı.
°•°•°•°•°•
Cansu'nun annesinden izin almıştık ve odamda mal mal takılıyorduk."Yüzüğünde güzelmiş."dedi Cansu kıkırdayarak. Elime baktım. Mert'e fikri söylediğimde güzel fikir olduğunu söylemiş ve sadece tek taş yüzüğü taktırmıştı.
Duygularımdan emin olduğum sıra ya bu yüzüğü çıkaracaktım yada yenileri yanına eklenecekti.2 ay sonra...
Boş odama tekrar baktım. Çocukluğum burda geçmişti. Şu biyolojikler yüzünden bütün hayatımız değişmişti. Camı açıp yandaki telleri kopuk yangın merdivenine baktım. Bu göz yaşları bugün hiç durmadan gelmeye devam ediyordu. Burnumu çekip camı kapatmadan yere oturdum. Burda okşamıştım saçlarını. Burda sevmeye başlamıştı beni. Boğazımdan bir hıçkırık kaçınca bacaklarımı kendime çekip yüzümü gömdüm. Ne diye sessiz ağlayamıyordum ben? 2 aydır yüzünü görmüyordum. O nişan gününden sonra hiç görememiştim yüzünü. Bugün gelirdi belki. Sadece kıyafetlerimin olduğu bavulu çekerek dışarı çıkardım. Mert koşarak yanıma gelip bavulu elimden aldı ve aşağı indirdi. Son kez evin girişinden eve bakıp kapıyı kapattım. Kapı sesi öyle bir şekilde gelmişti ki kulağıma. Ah! Yine mi gözyaşı?Havaalanın da arkama bakıp duruyordum. Gelirdi belki. Bu turnikeden geçtikten sonra bir daha hiç göremeyecektim. Umutsuzlukla ilerlediğimde gelen sesle yerimde dondum.
"Dora!" arkamı döndüğümde bana doğru koşan Berke'yi görünce sevinçten ağlamaya başlamıştım. Ona doğru koştuğumu gören herkes etrafına bakındı. Kamera arıyorlar tabii çünkü tam bir aşk filmi sahnesi! Sımsıkı sarıldı.
"Özür dilerim." diye fısıldadı kulağıma.
"Sorun değil. Geldin ya." dedim gülümseyerek.
"Oraya gittiğinde hergün beni arayıp rapor vermen gerekiyor biliyorsun değil mi?" kafamı salladım. Gelmişti işte! Yanımdaydı! Tekrar sarıldım. Annemler önden gitmişti neyseki. Anonsun duyulmasıyla kafamı kaldırdım.
"Bak şimdi. Her akşam bilgisayardan görüntülü bir şekilde ders çalışağız. İstediğin yeri tutturacağını biliyorum. Hâlâ kararın değişmedi değil mi? Yani mimarlık istiyorsun." kafamı hayır der gibi salladım.
"PDR istiyorum. Isabel gibilerini anlamak istiyorum." gülümseyip kafasını salladı.
"Söz veriyorum orayı kazanacaksın." dedi ve saçlarımı öptü. Saç köklerim sanki çekilmiş gibi hissediyordum. Yanağına hızlıca bir öpücük kondurup koşarak yanından ayrıldım. Yoksa bir daha bırakamaya bilirdim.
"Her haftasonu oraya geleceğim!" o zaman okul hiçte sıkıcı gelmeyebilirdi. Onu beklemenin umuduyla dersleri hevesle dinlerdim. Uçağa sonunda bindiğimde annem yüzüme baktı.
"Sabahtan beri ağlayan kız bu mu?" dedi annem gülerek. Yan tarafımdaki Olcay'a baktım. Koluna girip kafamı omuzuna yasladım.
"Noldu sana gardaşım?"
"Cansu'yu şimdiden özledim."
"Kıyamam ben sana. Canım kardeşim teknoloji ne kadar gelişti biliyor musun? Her zaman görüntülü konuşursunuz."
"Haklısın. Her ayda oraya görmeye giderim." dedi emin bir şekilde.
"Tabi olum. Beraber gideriz."
•°•°•°•°•
Geldiğimiz eve baktım. Villaydı. Biyolojik ana babamazın iyilik yapası tutmuştu. Gecekonduların olduğu ve serserilerin dolu olduğu yerdeki villayı bizim için vermişlerdi. Tabii böyle bir yerde villa olması saçmalık abidesiydi. Yerleştikten sonra dışarı çıktım. Evin biraz ilerisindeki banka oturdum. Kurtarıcım ismini bulup arama tuşuna bastım."Efendim?" dedi neşeli çıkan sesiyle.
"Napıyorsun?" dedim bende.
"Dora ben seni 10 dakika sonra arasam olur mu?"
"Tabiki. Görüşürüz." dedim. Telefonu kapattım. Elim ağzıma gittiğinde gülümsediğimi fark ettim. Durduk yere insanı nasıl gülümsetebilir? Kafamı sallayıp banktan kalktım. Etrafıma baktığımda bana doğru gelen serserileri görünce ne yapacağımı şaşırdım.
"Güzellik! Senin ne işin var bu saatte dışarıda." dedi elini yanağıma götürürken. Elini hızlı bir harakette ters çevirip sırtına dayadım.
"Ooo kızımız sert çıktı." ani bir haraketle elini düzeltip ağzımı kapattı ve kendine çekti. Ne diye tüm şeyler bana denk geliyordu?! Elinin altında debelenmeye başladım. Duyduğum sesle durmuştum tabi.
"Bırak lan kızı!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş Mı Didin?
RomanceBazen katlanabileceğiniz en son kişi, onsuz yaşayamayacağınız tek kişidir. Dora ve Berke'nin aşk macerasına sizde katılmak ister misiniz? arkadaş #1 |25.11.2018|