2 ay sonra..
Sıkıntıyla nefesimi verdim. Bu matematik dersi ne zaman bitecekti! Ellerimi sıranın üstünde birleştirip kafamı yan bir şekilde koydum. Akel'de benim gibi kafasını koymuştu. Yüz yüze olunca sırıttım. Sırıtıp göz kırptı. Bende dil çıkardım ve güldüm."Arkadaşlar çok eğleniyor gibi gözüküyorsunuz. Eğlencenize dışarda devam ederseniz sevinirim." dedi hoca gıcık sesiyle. Zaten okuldan eve gidince sadece ders çalışıyordum. Sağolsun Berke benim hiç boş zaman geçirmeme izin vermiyordu. Çok şanslıyım(!) lanet. Hocaya hiç itiraz etmeden sıranın altındaki telefonumu alıp cebime sıkıştırdım ve kapıya doğru yürüdüm. Akel arkamdan geliyordu. Sınıftan çıktım. Arkadan da Akel çıkıp kapıyı kapattı. Kapının yan tarafına çöküp oturdu.
"Ne yapıyorsun?"
"Oturuyorum."
"Dışarı çıkalım."
"O karlı havada dışarı çıkmamı beklemiyorsun değil mi?"
"Hadi! Ölmezsin!" dedim kolundan çekiştirerek. Heryer bembeyaz karla kaplıydı. Huzur verici ve..dondurucu! Bahçenin ortasına gelince kolunu bıraktım.
"Bu soğuk havada tabikide durmayacağım." dedi ve arkasını dönüp ve yürümeye başladı. Arakasından sinsice sırıtıp elime biraz kar aldım ve top yaptım. Attım vee..tam isabet. Olduğu yerde durdu ve yavaşca bana döndü.
"Sen bittin." dedi ölümcül sakinliğiyle ve ardından durmadan atılan kar topları.. Ne kadar oynadık bilmiyorum ama sonunda kazağımla nerdeyse aynı renk olan ellerime baktım.
"Beyaz bayraaak!" dedim bağırarak. Sırıtarak yanıma geldi ve karşıma geçti.
"Sanırım ellerimde buz oluştu." dedim ellerimi yüzünü yaklaştırarak. Sırıttı ve elleriyle ellerimi tutup ceplerine koydu. Şaşkınca görünmeyen ellerime baktım. ( O nasıl oluyor bende bilmiyorum neyse djsjsjj)
"Şu yüzüğün sinirimi bozuyor."
"Neden?"
"Çünkü elime batıyor."
"Nasıl bir insan kendini bu kadar düşünebilir?" yüzümü dikkatle incelemeye başladı.
"Dudakların morarmış." dedi sırıtarak. Gözlerimi devirdim. Ego ve sapıklık bir arada yürümüyor arkadaşlar.
"Hafta sonu Berke'nin doğum günü var. Gelmek ister misin?"
"Hayır."
"Aslında öyle bir seçeneğin yok sadece kibarlık etmek için söylemiştim." dedim şirince sırıtarak.
"Zaten az kişi olacak. Buse, sen, ben, Berke."
"Tamam. Bakarız."
"Partiye gitmek için izin istediğim babamın cevanbını verdin." dedim yüzümü buruşturarak. Sonunda zil çalınca yavaşca ellerimi çektim.
"Kantine gidiyorum. Geliyor musun?"
"Sen git ben sonra gelirim." kafamı sallayıp kantine yöneldim. Bir sandalye çekip oturdum. Telefonumu çıkarıp ekran kilidini açtım. Berke ile kolaj halinde olan duvar kağıdına sırıtarak baktım. Ama şu son bir aydır hiç beni takmıyordu. Dersleri her akşam anlatıyordu ama dersler biter bitmez işim var diyip kapatıyordu. 2 haftadırda gelmiyordu zaten. Karşıma bir kahve koyulunca kafamı kaldırdım. Buse sırıtarak karşıma oturdu. Buse ile çok iyi arkadaş olmuştuk.
"Ee hafta sonu için kıyafetin hazır mı?"
"Tabiki de!" dedim sırıtarak.
•°•°•°•°•°•°•
Son kez kendime baktım ve umarım bir yerlerim donmaz diye duamı okudum. Krem renginde elbise giymiştim. Üstünde siyah dantel vardı ve tam bel oturtmasında siyah fiyonk vardı. Kolyemi ve bilekliğimide taktım. Saçımıda dağınık bir topuz yapmıştım. Siyah küçük bir çanta ve son olarak siyah fiyonklu babetlerim. Hediyemi aldım ve dışarı çıktım. Annemden önceden izin almam ve annemlerin bugün evde olmaması iyi olmuştu. Bekleyen taksiye koşarak bindim. Yoksa cidden bir yerlerim donabilirdi. Sonunda küçük kafeye gelince ücreti ödeyip taksiden indim. Koşarak kafenin önüne geldim. Berke'yi iki haftadır görmemiştim. Heyecandan delirecektim sanırım. Sırıtarak içeri girdim. Sırıtmam solarken gördüğüm şeyle göz yaşlarım hücum etmişti. Buse..arkadaşım demiştim ben ona. Her haltımı anlatmıştım. O ise Berke'yi öpüyordu yada belki Berke onu öpüyordu. Elimden hediye paketi düştüğünde dikkatlerini çekebilmiştim. Geri geri yürüdüm. Sırtım kapıya değince hızlıca kapıyı açtım ve koşmaya başladım. Karlar bana hiç yardımcı olmuyordu. Dizlerimin üstüne düşünce ağlamam dahada şiddetlendi. Lanet olsun! Hep boktan şeyler benim başımamı gelmek zorundaydı?!"Ne yapıyorsun sen?! Hasta olacaksın!" Akel kollarımdan tutup kaldırdı. Yüzümü avuçlarının arasına alıp sıkıca tuttu.
"Ağlama." dedi fısıltıyla ve sarıldı. Elini dizlerimin altından geçirip kucağına aldı. Bir yere doğru yürümeye başladı.
"Dora!" Berke'nin sesini duyunca hızla kulağımı kapattım. Hiçbir dediğini duymak istemiyordum. Ne kadar gerizekalıydım ki anlayamamıştım. Buse'de bazı farklılıklar olmuştu ve Berke'de. Akel arabaya bindirince tekrar ağlamaya başladım. Yolculuk iğrenç burun çekişlerimle sonlanmıştı. Akel kafasını dönderdi.
"Yanında kalmamı ister misin?"
"Gerek yok iyiyim." dedim ve arabadan indim. Eve girip koşarak odama girdim. Aynaya bakınca tekrar göz yaşlarımın muslukları açılmıştı. Berbat görünüyordum. Yan tarafta duran telefonuma baktım ve tekrar aynaya döndüm. Artık kimse için üzülmeyecektim. Bundan sonra sadece kendimi düşünecektim. Telefonumu alıp aslında gerçek ama benim üvey gördüğüm babamı aradım. Telefon açılmıştı.
"Sizinle bir anlaşma yapacağım."
Bölüm çok fazla geç geldiğini farkındayım ve çok özür dilerim. Geç gelmesinin sebebi ablamın düğün hazırlıklarıdır ve tüm suç ablamındır falan dermişim jkisjsjski Neyse umarım beğenir ve votelersiniz. Öpüldünüs :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş Mı Didin?
Roman d'amourBazen katlanabileceğiniz en son kişi, onsuz yaşayamayacağınız tek kişidir. Dora ve Berke'nin aşk macerasına sizde katılmak ister misiniz? arkadaş #1 |25.11.2018|