Adsız bölüm 34

34 1 0
                                    

Ya adsız bölüm yazmaktan canım çıktı beaaa. Bu arada watpad sapıttı. Sayfaları aşağı kaydırtıyo falan. Öyle kafasına göre bi gidip gelmeler. Bilmiyorum ne olucak...

-Sabah-
Alina'nın ağzından...
Uyandım.-ciddi miyim ya?!- Telefonuma baktım. Dün bir sürü mesaj gelmiş.

Jacklin:
Peki...
Grenouille:
Ok.
Linda:
Yanımda birisini getirmeyeceğim.
Luna:
Hmm... Olabilir.
Maksim:
Kaç kişi olucak?!
Bob:
Geliyorum.
Lorna:
Harika!
Matthew:
Yanımda Shavve ve Nervosse'de geliyor.
Martin:
Jenny yanımda gelebilir sanırım.
Sheron:
Sen parti yaparsın da biz gelmez miyiz canım? Ahahah :D...

Gerçekten çok fazla mesaj vardı. Ve yine toplu mesaj gönderdim;
Kankalar geleceğiniz için çok teşekkür ederim!
.

..

Kimin ağzından olsun bilemedim'in ağzından...
(Trinity'nin ağzından)
Ben yanıma geldi ve bir şeyler saçmaladı. Yani onu dinlemediğim için sadece saçmaladığını umuyorum. O sırada Sally ve yırtık elbisesini dikmekle uğraşıyordum. Elbiseyi diktikten sonra Ben'in yanına gittim."Eee demin bir şey demiştin, neydi o?" bu mantıken bir soru olmamalıydı."Dedim ki Alina bu gün için parti yapıcakmış süsleri falan almamız gerekiyor" sesi biraz gergin çıkıyordu. Alt dudağımı yukarı kaldırıp "sorun nedir, gergin gibisin tatlım". Dedim. Bu onu yumuşatabilirdi." Aslında o kadar büyük problemlerim yok. Sadece... Ahh bilmiyorum. Hadi süs almalıyız!" dedi ve kolumdan çekiştirip kardeşini de alıp evden zorla dışarı çıkardı. Nedir bu acele?! Bir saat sonra süsleri ancak alabilmiştik. Daha bunları asıcaz...

Dex'in ağzından...
Sonunda eve gelmiştik. Onu yatağıma yatırdım. Umarım uyandığında onu bayılttığım için kızmazdı eheh... *kızardı ^.^* . Kapının çalma sesini duydum. Bir dakika neden beni kapımı çalsınlar ki? Yoksa... Hayır olamaz. Kapıyı açtım ve karşımda ah! Kahretsin!
-Dex nasıl gidiyor??
-Sana ne be?!
-Evet bende iyiyim. Herhalde içeri girebiliriz.
-Yok ya kim söyledi?!
-Madem çok ısrar ettin bizde girelim içeri eh.
-Neden her cümlen sarkastik?
-Hmm. Sanki birisi evindeymiş gibi.
-Kim??
-Böyle... Sizde taze kan kokusu almıyor musunuz?
Caden:
-Kesinlikle Charlie. Ya sen Gouldie?
-Eveeet. Bende kokuyu alıyorum.
-Yok canım. Siz halisünasyonun burun ile koklanan versiyonunu alıyarsunuzdur.
-Ama ben kesinlikle eminim.
-İ-içecek bir şey ister misiniz??
Aslında onları oyalamak için sormuştum...

İlahi bakış açısı...
Dex mutfağa ilerledikten sonra Charlie, Caden ve Gouldie kokuyu takip ederek yatak odasına ulaştılar.
(Sapıklaşmayın >:( .)
Ve Karl'ı gördüler. Charlie:
-Hmm. Dex'in bizden bir şey sakladığını biliyordum. Ahh saniyeler sonra öleceği bilmemesi onu o kadar masum yapıyor ki. Galiba onun kanını emme onuru bana ait.
Caden:
-Bana!
Ve en sonunda;
Gouldie:
-Hayır bana! Deyince kavga etmeye başladılar. Onlar dövüşürken Karl uyandı.
-Ooo prenses uyanmış demek. Charlie gerçekten sarkastikçe konuşuyordu.
-P-prenses mi?(Aslında bu Jeremike'ı okuduktan sonra oldu yani sürekli kekelemek falan)
-Senin kanın tatlı mıdır?
-Bilmem. Neden ki?
Charlie tırnaklarına bakıyordu. Bu soru üzerine sırıtarak Karl'a baktı ve dişlerinin gözüktüğünden emin olup:
-Sence canım? Dedi.Karl irkildi. Ve Charlie'nin dişlerinin ne kadar büyük olduğunu düşünmeden edemedi. Ardından
- kahramanımız- Dex odaya girdi.

-AA demek buradasınız...

-Evet. Sanırım bize bir açıklama borçlusun. Umarım kanını içiceksindir.

-Um....ben...yani...şey...eh...*kızardı*

- Sana hatırlatmak hiç hoşuma gitmiyor ama bir ölümlüyle dostluk yada...kuramazsın.

-Yada ne kuramam?

-İşte. Boşver. Şimdi onun kanını emicez ve sende onu unutacaksın. Tamam mı?

Charlie Karl'a doğru yürüdü ve Dex aralarına ışık hızında girdi.

-Hayır!

-Neden???

-Çünkü onun kanını ben...emebilirim sadece.

Karl yine irkildi.

-Emsene o zaman.

-Tamam sonra emerim.

Caden:

-Hadi ama! Yoksa biz mi emelim? Beklemek zorlaşıyor!!
Karl yine irkildi.

-Ne?! Ben... Sonraya saklıyorum, daha tatlı olması için...
Ve daha çok irkildi...
Aslında Karl 'emmekle' ile ilgili olan her cümlede irkiliyordu ve her cümle emmekle ilgiliydi, hem de onun kanını... Dex ise ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Kanını tabii ki de ememezdi. Yada onu kaçırsa, o salaklar yine peşlerine düşerdi. Ayrıca zaten şu üzerinde deney yapan manyaklar tarafından takip edilirken yanında Karl'ı da alarak gidemezdi. Kimseyi tehlikeye atmak istemiyordu. Özellikle de Karl'ı.
Karl'ın flashback'i...
Karl ve Dex aynı okula gidiyorlardı. Karl 15 yaşındaydı. Tenefüs olduğu için tüm öğrenciler dışarıdaydı. Erkekler futbol oynuyor kızlar ise gruplara bölünmüş, büyük kızlar gülüşürken küçük kızlarda oyun oynuyorlardı. Karl yeni dışarı çıkmıştı. Dışarı dolaşanlar üzerinde göz gezdirdi. (Dipnot: Karl futbol oynayamıyor)
Sonrada merdivenlerden aşağı inip banka oturmak için kendini yavaşça bıraktı. Fakat erkekler onunla futbol oynayamadığı için dalga geçiyorlardı. Ve yine bir eşek şakası yaptılar. Futbol topunu en iyi şut çekene verdiler ve o da topu Karl'ın kafasına attı. Karl yere düştü. Hemde iki kulağına da darbe yiyerek.
-Ahh!!!!
Acıyla inledi. Dex yanına koştu ve onu kucağına alarak revire götürdükten sonra -Karl'ın duyduğu kadarıyla- topu atanları dövmüştü...
Flasback biter...
Karl Dex' in onu seviyor olabileceğini düşündü. En azından çok, çok azıcık...

Nasıl oldu? Valla ben önizlemede okurken bi garip geldi. Neden bilmiyorum. Ayrıca kitapla ilgili emin olamadığınız şeyler varsa mesajlarda belirtirseniz sevinirim. Sarınıldınızzz.

KillersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin