İlahi bakış açısı...
Yine Grey ile aynı yerde buluşmuşlardı fakat Grey bu ilişkinin yürümeyeceğini düşünüyordu. Ve açıkçası bunu açıklamak istiyordu. Yine de bu onun isteği değildi. Trinity ve Ben karşı çıkmasalar bile diğerleri öğrenince karşı çıkarlardı. Göz göze geldikleri anda Grey, gözlerindeki parıltıyı gördü. Sanki... masum gibiydi? Aklına belki saliseler içinde o iki kelimeyi söylediğinde bu parıltının nasıl odadaki son mumu söndürmek gibi olacağı geldi. İşte kendisini suçlu hissetmesine yetmişti. Ve doğrusunu söylemek gerekirse Grey daha önce kendini ilk ve gerçekten sevdiği birisi olan Layla onu slenderman formunda insan öldürürken gördüğünde ardından Grey o korkmasın diye insan formuna dönüp ona "sakin ol bu benim" dedikten sonra kız onu terk edince hissetmişti. Aslına bakılırsa bir kalbi kırmak bazen mutlu etmekten kolay , bazen ise mutlu etmekten zor oluyordu. Bu durumda büyük ihtimalle mutlu etmekten zor olmalıydı.. yada kolay mı...? Kafası ilk kez bu kadar karışıyordu ve şimdi ilk hissettiğiden daha suçlu hissediyordu.
-Grey??? Nasılsın?
-*boğazını temizler* iyiyim.... sen...?
-Bende iyiyim. Hehe... *kızarır ve yere bakar*
Evet Grey artık gerçekten çok suçlu hissediyordu.
-Sana önemli bir şey söylemeliyim... Bizle ilgili.
-Biz mi? Devam et...!
-Şey... bence.... böyle devam edemeyiz... yani etmemeliyiz... etmeyelim.
-Ama... Neyi kastettin? (what do you mean yani ahahahah nys)
-Yani başlamadan bitirelim diyorum.
-Hm.... Peki.
Grey bu hızlı kabullenmeye şaşırsa da ellerini cebine koyup eve doğru yürümeye başladı. Grey -slenderman formunda- onun kadar çabuk kabullendiğini düşünse bile gerçek çok açıktı. Grey odadaki , titrek ışığıyla bile biraz aydınlatabilen mumu söndürmüştü. Bunu yaparken kimseye acımamıştı. İşti şimdi Grey giderken o, dizlerinin üstüne düşmüş , yıkılmış ve kendi karamsar düşüncelerinde ister istemez boğuluyordu. Bu deniz gibi değil bir bataklık gibiydi. Çabaladıkça daha çok ağlıyor , daha çok boğuluyor , kalbi daha çok acıyor ve atomlarına bölünüyordu. En kötüsü ise böyle bir şey olacağını tahmin edebiliyordu. Yüzünü ellerinin arasına aldı , daha çok ağladı. Buraya kadardı! Kendini ancak bu kadar tutabilirdi. Bu acıya dayanamıyordu. Uçuruma arkasını dönüp:
-YETER!!!
Diye bağırıp kendini boşluğa bıraktı. Gözlerinden hala yaşlar geliyordu. Grey hala eve yürüdüğü için sesi duyduğunda arkasını döndü ve hemen oraya ışınlanıp uzuvlarıyla onun tutup yukarı çekti:
-Sen ne yaptığını sanıyorsun?!
-Ben... Şey... Um...
-Peki dedikten sonra senden bunu beklemiyordum.
-Özür dilerim.
Grey onu yavaşça yere indirdi ve üzerindeki magnum 'u kemerinden aldı:
-Sanırım buna artık ihtiyacın yok *sırıtır*
-Peki Grey....
-Hala ağladığının farkındasın ,değil mi?
-A-ağlamak mı?
Hemen elleriyle yüzünü yokladı ve gerçekten yanaklarının ıslaklığın taze olduğunu fark edince yüzünü sakladı. Grey ona biraz daha yaklaştı ve ellerinin bileklerinden tutup yüzünü açtı: