13. BÖLÜM - GİTME

13.1K 570 117
                                    

Orman yolunda yürüyordu iki genç. Oğlan kıza her ne kadar ısrar etse de kabul ettirememiş ve o büyük alana bir türlü girememişti sonra ise kızın peşine takılarak yürümeye başlamıştı.

Açıkçası oğlan kızın nereye gideceğini çok merak etmişti ve şuan da inin cinin top oynadığı bir ormanlıkta yürüyüş yapıyorlardı.

Çağrı'nın bura da yaşamasına rağmen sanki kız her yeri avcunun içi gibi biliyormuş gibi özgüvenle yürüyordu. Bu da oğlanı şaşırtmak için çok hoş bir sebepti, kızı gerçekten anlamıyordu ve bu garip hallerine uyum sağlayamıyordu.

Aslında bu hikaye de böyle davranması gereken Çağrı'ydı fakat kız buna müsaade bile etmiyordu.

Tamam belki oğlan kızın hayatını tam bilmese de görünürde olan şeyler kadar çok şey yaşamamıştı fakat kızın böyle dengesiz ve tuhaf olması gerçekten katlanılır bir şey değildi.

Hele de oğlanı yok sayması yok muydu, buna çıldırmamak için ayrı bir çaba vermek zorunda kalıyordu.

Oğlan arkasında duyduğu bir hışırtıyla oraya doğru dönerken hiçbir şey görememesi paranoyak olan tarafını az çok sakinleştirse de, yanın da olan kız bunu engelliyordu.
Kızın oğlanın eski planından haberi yoktu fakat eğer işler kızışırsa oğlan gerçeği anlatmak zorunda kalacaktı ve yeni yeni temel attığı güven kırıntılarını da yıkıp üzerini de kumla kapatacaktı.

Sonradan ise güveni kırılmış bir kızın güvenini tekrar kurabileceğini sanmıyordu.

Otların ardasından gelen yeni bir hışırtıyla Çağrı birilerinin olduğunu garantiledi ve kızı kolundan tutarak bir kaç metre ötede ki kalın gövdeli ağaç kütüklerinin arkasına doğru çekiştirdi.
Kızın ağzını açıp bir şey diyeceğini fark etiğinde bir elini kızın ağzına kapadı ve diğer elini kendi dudaklarına götürerek sessizce

''Şşş'' diye mırıldandı. Kızın konuşmayacağına emin olduktan sonra elini kızın ağzından çekti ve olduğu yerden yavaşça çıktı.

Kızı tehlikeye atacak kadar kafayı yememişti Çağrı. Yanın da silah olmamasına rağmen ses gelen çalılıklara doğru yürürken stresten avuç içleri terlemişti oğlanın.

''Tanrım! Şansa bak, burada kimlerde varmış'' arkasından gelen sesle oraya dönerken Çağrı içinden için den lanet ediyordu. Babasının en büyük düşmanlarından biriydi ve bu garip adam sebepsizce Çağrı'ya kafayı takmış durumdaydı.

Kendi dertleri yetmiyormuş gibi birde bunlarla uğraşıyordu Çağrı.

Babasını ona bırakması gereken tek şey şirketin payına düşen kısmıyken, hiçbir zaman normal olamayan ailesinde babasının ona bıraktığı şey işkence aletleri ve bir avuç silahtı. Abisine de değil ta kendisine Çağrı'ya bırakılmıştı bu saçma şeyler.

Dikkatini tekrar karşısın da ki adama verirken alaylı çıkan sesiyle

'' Ah! Uzun zaman oldu. Bende bir şeyin var diye endişelenmeye başlamıştım Vardar'' dedi.

Karşısın da ki adamın yüzünde ki yapmacık gülümseme daha fazla büyürken çaktırmadan da elini belinde ki silaha atmaya çalışıyordu.

''Öyle mi Yağız? Bende seni özledim demek isterdim fakat üzülerek diyemiyorum'' adamın ne yaptığını anlamaya çalışan Çağrı dikkatlice adamı süzüyordu. Elinin beline gittiğini fark etmişti fakat oğlanı öldürmesi babasının o adamı da saniyesin de yeryüzünden silmesi demekti.

Buna cesaret edebileceğini sanmıyordu açıkçası fakat ona doğrultulan silah cesaret edebileceğinin somut bir kanıtıydı. Oğlanı yüzünde ki alaylı ifade daha da büyürken gözlerini karşısın da ki adamın gözlerine sabitledi.

DELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin