48. BÖLÜM - BENİM ADIM NE?

2.6K 139 23
                                    

Şara, Çağrı’nın uzatmış olduğu elini tuttu.

Devam.

Oğlanı takip ederken elini çekti kız.

Tamam.

Çağrı’nın gözleri bir anlığına ellerine kaydı fakat bir şey söylemedi.

‘’Bin arabaya markete gidelim. Dondurma yiyeceğim.’’

Kız garaja yönelirken Çağrı’da hemen birkaç adım ötelerinde ki vestiyerden arabanın anahtarını alarak kilidini açtı. Çağrı arabaya binene kadar Şara çoktan emniyet kemerini bağlamıştı.

4 saat uzaklıkta ki markete varana kadar Şara çoktan uyumuştu. Oğlan arabadan inerek markete gitti. En fazla, beş dakika sürmüştü fakat geri döndüğün de Şara yoktu.

******

‘’Kızı zincirleyin.’’

Ahu kızın zincirlenmesini aynadan izlerken bir yandan da arabayı sürüyordu.

Kulaklığından gelen cızırtıdan sonra ses duyuldu.

‘’Kızı kuzeye değil, batı deposuna götürüyoruz.’’

‘’Tekrar ediyorum koordinatlar değişti Batı deposuna gidiyoruz.’’ Derin bir nefes alarak şerit değişti Ahu. Dağın başında bir yere mi götüreceklerdi Şara’cığını.  Güldü.

Şara’nın kıpırdanmasını fark eden Ahu yüzünü astı.

‘’Uyuşturucu verin kıza. Dozu 2 katına çıkarın.’’

‘’Emredersiniz Efendim.’’

18 saat boyunca saat başı Şara’ya sentetik uyuşturucu vermek zorunda kalmıştılar. Vahşi.

Arabadan indiklerinde Ahu kızın baygın bedenini kucağına aldı.

Şara 1.75 boyunda olsa da Ahu’nun 1,80 boyu aralarında mesafe yaratıyordu. Fakat ne vardı ki ikisi de zayıf ve saldırgandı. Şara daha vahşiydi gerçi.

İki saatlik patikanın sonunda yer altı sığınağının kapısı açılmış, yarım saatte yer altında kızı taşımak zorunda kalıştı Ahu.

Kliniğin gözdesi, savunmasızca kollarında yatıyordu.

Kızın bileklerine zincir geçirdi. Sonra belinden, boynunda ve ayak bileklerini de kelepçeledi, zincirledi. Şara bir şekilde bunlardan kurtulabilirdi, amacı farklıydı.

Ahu, Şara’nın yanına eğildi ve açık saçlarını kolunda ki tokası ile düzgünce bağladı.

‘’Güzelce eğlenelim.’’ Ayağa kalktı ve kulaklığını kulağına tekrar taktı.

O yürürken arkasından kafesin kapaklarının kapandığını duyuyordu.

‘Depoyu boşaltıyoruz.’ Diye bir ses duyuldu cızırtılı bir şekilde. Çıkış yerine sağ tarafındaki dar koridora girdi.

Yarım saat içerisinde ışıklar kapatılmış, binlerce zincirin şıngırtısı ile günün sonunu getirmişlerdi.

Olduğu yere çöktü Ahu. Kulaklığını çıkarttı. Sonra da üzerinde ki kıyafetleri. Klinik elbisesinden sonra bir türlü alışamamıştı.

3 saat içersinde bir çığlık sesi duyabildi sonunda genç kadın. 3 saati içinden saniye saniye tutmuştu. Ayakkabıları da ayağından çıkarttı. Toprak soğuktu.

Demir parmaklıklar ardındaki karanlık yere geçti Ahu. Şara onu göremeyecek ve hissedemeyecek kadar uyuşmuştu hisleri.

Bir kere daha çığlık attı. Üstten birleştirilmiş elleri ve çığlık atarken öne verdiği bedeni lambalardan süzülen cılız ışık kadar kırılgandı. Bir kere daha zorladı ellerini. Boynunda ki tasma gibi olan boyunluk kalın zincirler ile arkada ki duvara sabitlenmişti.

DELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin