58. BÖLÜM - DERİNLER

1.4K 66 26
                                    

‘’Oğlum bak.’’ Küçük çocuk heyecanla arkasını dönüp baktı.

‘’Neye anneciğim?’’ oğlanın kıpır kıpır hali kadını gülümsetti. Güzeller güzeli bir oğlu vardı ve o bakmaya doyamıyordu. Elinde ki kekten bir parça uzattı oğluna.

‘’Üzerinde baş harfin var.’’ Sarı bir papatya…..

--------------

Çağrı bahçesinde ki çiçekleri suluyordu. Hepsi kurumuş, başlarını öne eğmiş ve bakımsız duruyordu. Çağrı uzun süre aynı yeri suladı sonra başka bir yere geçti oradan oraya oyalandı, sanki beklediği bir şey varmış da vakit öldürüyordu.

Abisi, elinden alınmıştı ki onu bekleyemezdi.

Ama emindi, biri gelecekti. İstenmiyordu. Dimi?

Kafasını iki yana salladı. Bunu sana kim söyledi? Yok öyle, öyle bir şey. Ama görmedin mi bakışlarını, kıskançlar. Hayır tiksinmiş. Kıpırdarken hortum elinden kaymış üzeri ıslanmıştı.

Gerçekliğe döndü bir anda. Hortuma teşekkür etmek üzere diz çöktü önüne eğildi. Kafasında bir metal. Soğuk.

İç güdüleri kaçması için feryat ediyordu ama o bunları anlayamadı, korktuğu için kalbi delicesine de çarpıyordu fakat Çağrı’nın algısı tamamiyle kapanmıştı. Refleks olarak namlunun ucunu tuttu, silah da eş zamanlı patlamıştı.

Kafasını kaldırdı kim olduğuna bakmak için.

‘Bak seni görmek için biri geldi.’

Düzgün yüz hatlarına sahip bir adamdı. Bembeyaz giyinmişti. Üzerine oğlanın kanı bulaşmıştı ve patlamanın etkisiyle bir, iki adım gerilemişti.

‘Sana ait bir şey var üzerinde. Kim ki o?’ o kadar düşünüyordu ki Çağrı kafasında binlerce senaryo değişmişti.

Birinin ellerine bıraktığı hayatı raydan çıkıyordu, tıpkı kendisi gibi. Onun sahnesi o ateşler içinde kaldığında duraksamıştı ve şimdi cayır cayır yanıyordu.

Ayağa kalktı.

‘’Acıyor.’’ Dedi ve gözünden bir yaş süzüldü. Sora kanayan elini üzerine sürdü, gözünden akan yaşı sileyim derken yüzünün yarısı kan olmuştı.

Kahkaha atmaya başladı. Kafasını öne eğdi, eline baktı ve yarayı öptü. ‘’Geçti.’’ Pozisyonunu bozmadan adamın kendisine baktı. Adam yarım ağız sırıtıyordu.

Çağrı onu vuran bu piçe çok alınmıştı.

‘’Misafir. Sınırını bilmen gerek.’’ Adam tekrar silahı doğrulttu.

‘’Öleceksin.’’ Kafasını salladı iki yana Çağrı.

‘’Hangi prensin,’’ adamın üzerine yürüdü, şansına ki silah tutukluk yapmıştı.
‘’prensesini kurtarmadan öldüğü görülmüş.’’ Kolunu tutup adamın kendisine eğdi ve elinin üzerinden elini geçirerek tetiği çekti. Çağrı geri dönüp hortumu aldı biraz düşündü incinen duyguları için. Bakındı bakındı sonra aklına yatan en mantıklı şeyi yaptı, gidip adamın üzerine çıktı ayakkabılarını ceketine sildi, sonra öbür tarafa yatırıp temiz ayakkabıları tekrar pislenmesin diye üzerinden çiçeklerini suladı.
Hava bugün güzel gibiydi, çiçekleri bir umut tekrardan yeşerirdi. Sulamaktan sıkılınca eve geri girdi. Boş ev fazlasıyla anlamsızdı. Diğerleri de öyleydi. Hırs namına sahiplendiği serveti gözünde manasızlaşmaya başlamıştı.

‘’Paralar paralaaar.’’ Kafasından bir ritim tutturarak tekrar tekrar söyledi. Midesine kramplar giriyordu.

‘’AH! Çok iğrenç.’’ Sonra güldü, midesinin tuttu ve kustu. Evin her yeri zaten tam bir kaosken bu pisliğe midesi dayanamadı ve öğürerek evden çıktı.

DELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin