Bölüm XIII

2.6K 226 10
                                    

Cansu, adaşım, teşekkür ederim. Bu bölüm sana :)

Bölüm XIII

Rosie elindeki süpürgeyi kapının hemen yanına bırakırken elini ağrıyan beline dayayıp soluklandı. Uzun zamandır herhangi bir arbede yaşanmayan küçük pastanesine gururla baktı ve gülümsedi. Belle ile araları limoni olduğunda zamanının çoğunu burada Darcy'e yardım ederek geçirmeye başlamış, dostlarıyla olan buluşmalarını da buraya kaydırmıştı. Kendisine çay demleyip getiren Darcy'e bakarken gülümsemesi büyüdü.

"Dostlarımız İngiliz tarzında hazırladığın çayı görmedikleri için şanslısın, Darcy." Başını hafifçe yana eğip kaşlarını havalandırdı: "Bu kez kırılan camları sen temizlerdin."

Adam başını iki yana salladı ve "İçerisi boş olmasa asla böyle bir riski almazdım matmazel." dedi ve muzipçe ekledi: "Temizlik yapmak için fazla yaşlıyım."

"Ah!" Rosie kahkahalarla masaya otururken adamın önüne bıraktığı sıcak çaydan küçük bir yudum aldı. "Sonunda yaşlandığını kabul ettin demek!" Gözlerini tatlı tatlı kırpıştırıp arkasına yaslandı. Bugün sahiden yorulmuştu. "Geriye bir tek Hilda kaldı."

Darcy sandalyesine iyice yerleşirken gittikçe büyüyen göbeğine elini dayayarak gürültülü bir kahkaha attı. Süren kahkahasının arasında "Duymasın," diye mırıldanmıştı. "Duyarsa sizin için hiç de hayırlı olmaz."

Rosie sevimlice omuz silkip göz kırptı: "Sanki yirmisinde olan o da, altmışım da olan benmişim gibi davranıyor zaten." Kıkırdayarak devam etti: "Annemin nezaketini almamışım ne yazık ki!" Hilda'nın homurtusunu taklit etmek için sesini birkaç ton kalınlaştırdı : "Utanmadan bir de ona yaşlı diyormuşum." Gözlerini abartıyla büyütüp tıpkı kadın gibi istavroz çıkartarak fısıldadı: "Ulu Tanrım!"

Darcy genç kadının başarılı taklidi karşısında tekrar göbeğine tuta tuta güldü. "Ah yüce Tanrım!" Omuzları sarılırken kahkahasını önlemeye çalıştı. "Sahiden de Hilda var sanki karşımda!"

Rosie de güldü. Tatlı, yalnız ona ait olabilecek kadar nazende, yumuşacık bir gülüştü. Şu geçen birkaç günde ansızın sessizleşen, sessizleştiğinde insanı da sessizleştiren, hüzünlü ve kırgın halinden en sonunda sıyrılmıştı. Kehribar rengi bakışlarında eskisi gibi muzip ışıltılar dolanıyordu. Çayından bir yudum daha aldı. Bakışları pastanenin içinde gezinirken gülümsemesi dudağının sağ yanında kıvrıldı.

"Bu işi başarabileceğime ihtimal vermiş miydin Darcy?"

"Başarabileceğinizden emindim, Matmazel Rosie."

"Bana başaramam gibi gelmişti." Fincanı bırakarak ellerini masanın üzerinde birleştirdi. "Oradaki yaşantımdan sonra... Oldukça zor olduğunu itiraf ediyorum." Küçük bir omuz silkmeyle başını sağ omzuna yatırdı. "Bu hayata bu kadar hızlı uyum sağlayabileceğimi düşünmemiştim."

"Babanızın kızısınız." Adam uzanıp elleriyle genç kadının ellerini sardı. "Aynı cesaret, aynı hırs, aynı güven... Başarınız düşündüğünüz kadar şaşırtıcı değil aslına bakarsanız." Genç kadına gülümseyerek ellerini çekti ve ayaklanıp üstüne başına çekidüzen verdi. "Sandıkları kadar kibirli ve umursamaz değilsiniz."

"Benimle birlikte Toulouse'dan çıkıp buraya gelmeseydiniz yapamazdım." Ayaklanıp fincanları aldı ve yaşlı adamın sevdiği kahvelerine olabildiğince yalın baktı. "Sen, Archie ve Hilda... Size hayatım boyunca minnet duyacağım."

"Biz sadece yapmamız gerekeni yaptık." Başını ağır ağır sallayarak, yaşlandıkça kırışan sesiyle fısıldadı: "Siz bizim ailemizsiniz."

"Siz de benim ailemsiniz, Darcy." Gülümsedi, ağırlaşan ve hüzünle kaplanan havayı dağıtmak için muzipçe göz kırptı: "Ellerim boşaldığında bunun için Tanrı'ya şükredeceğim."

Çıplak AyaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin