Bölümümüz sevgili ve biricik @mrlsemrlse 'e :)
Bölüm XIV
"Matmazel de Bellefleur?"
Rosie yorgunca başını kaldırarak yanıbaşında duran adama baktı. Ansızın bastırıp göğü simsiyah bir kütle haline dönüştüren yağmurun altında sırılsıklam olmuştu. Küçük bir kedi yavrusu gibi omuzlarını gövdesinden içeri çekmiş, cılız kollarını omuzlarına sarmıştı. Nerede olduğundan, buraya nasıl geldiğinden emin değildi. Henri ile konuştuktan sonra uyuyamamış, sabahın erken saatlerinde kendini Paris'in taze bir yağmurla ıslanmış sokaklarına atmıştı. Üşüyor muydu? Sanmıyordu, Rosie. İçindeki bu titreme, aniden bastıran bu sızı, kafasında duran, durdukça biriken ve büyüyen bu ağrı üşümeden kaynaklı değildi. Adamın kat kat açılan, açıldıkça daha da derinleşen bakışlarına dönerken dudaklarına ufacık bir tebessüm dağıldı. Öyle ki gülümsemenin bulunduğu yer onu taşıyamıyordu sanki. Farkında olmadan, belki de içini ısıtabilmek için, kollarını ovuşturdu. Léandre genç kadının perişan görünüşüne bakarken kalbinin sızladığını hissetti. Omuzlarındaki deri ceketi çıkarıp kadının omuzlarına sardı.
"Islanmışsınız."
Kadının sessizliğine susarken yanındaki boşluğa oturup bir süre ona yakışmayan bir dalgınlıkla sokağı izleyen kadına baktı. Solgun görünüyordu. Balo gecesindeki gibi bir solgunluk değildi bu; daha çok nefes alan yanları acıyor gibiydi. Sanki ıslanmak onu daha kırgın, daha zayıf birine dönüştürmüştü. Uzanıp kadının yüzüne dökülen saçlarını yüzünden çekti. Bembeyaz yanağını hafifçe okşadı.
"Kötü bir şey mi oldu?"
Adamın avucuna yanağını dayayıp gözlerini kapattı. Léandre kadının teslim olmuşluğuna bakarken hafifçe kaşlarını çattı. Sanki kadın avuç içlerine cam kırıkları doldurmuştu. Sanki kadının canından akan sıcak kan avucunda birikmiş de, teninin rengini daha da soldurmuştu.
"Birinden ne kadar uzun süre nefret edebilirsiniz, Léandre?"
"Rosie..."
Genç kadın titreyen göz kapaklarını aralayıp adamın ömrünce eprimiş gözbebeklerindeki yansımasına baktı. Onda biriken bu ağrı, yıllar öncekini andırmıyordu. Daha taze ve daha derindendi. Onu, neşesine yakışmayacak kadar kederlendirmişti. "Gitmem gerekiyor," diye mırıldandı. "Bu son şansımız olabilirmiş."
"Nereye gideceksiniz?"
"Toulouse'a." Rosie, adamın yüzündeki elini avuçları arasına alarak kucağına indirdi. Onda biriken bu uzaklığı tanıyordu. Birkaç gün evvel birlikte sustukları günkü gibi bakmıyordu ona, öyle dokunmuyordu. Her ne olduysa, her ne geçtiyse, her ne yaşandıysa adam yeniden onun yabancısı olmuştu."Gidersem..." Derin bir soluk çekerken bakışlarını adamın insanı dibe çeken gözlerinden çekip kucağında birleşmiş ellerine indirdi. "Dönemeyebilirim."
"Yine de gideceksiniz."
"Gitmem gerek."
"Zorunda kaldığınız için bir şeyleri yapacak biri olduğunuzu düşünmüyorum, Rosie."
"Değilim." Kalbinde biriken küçük serçelerin gittikçe zayıflayan kanat çırpışlarını hissetti. "Ama Constance ölüyor." Adamın anlamayan bakışlarına bakarken içinin genişlediğini, onunla susmanın da, onunla konuşmanın da kendisini iyileştirdiğini hissetti. Rosie açıklama gereği duyarak bir an yutkundu, derin bir nefes ihtiyacıyla sızlayan ciğerlerine Paris'in yağmurla kaplı havasını doldurdu. Sesinde yaralar, sesinde acılar, sesinde kışlar genişledi: "Büyük annem."
Léandre'nin kaşları daha da çatılırken bunca zaman sonra ilk kez kadının 'büyük annem' derken sesinde titreyen yalnızlığını gördü. Onu ailesinden birinden bahsederken duymamıştı hiç. Evet, elbette ki Yüzbaşı Simon'un öldüğü gerçeğini biliyordu ama diğerlerinden -var olması gereken bütün o akrabalardan- hiç bahsetmiyordu; kadın onu tanıdığı günden beridir saksıda büyüyen çiçekler gibi hep tek başınaydı. Kimsesiz ve yalnızdı. Kadının ellerini canını acıtmaktan -daha fazla acıtmaktan en azından- çekinerek zayıfça sıktı. Ondaki yarayı, kat kat derisinin soyulup içindeki kırık dökük küçük kızı açığa çıkarışını izlemek içini sızlattı. "Size ne yaptı?" diye sordu. Sesi boğuklaştı. Rosie'nin gözlerinde genişleyen o bir anlık hayreti gördüğünde dudaklarına teselli eden bir tebessüm yayıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıplak Ayaklar
Fiksi SejarahGeçmişinden kaçıp kendine Paris'te yeni bir hayat kuran cesur bir kadın ve geçmiş yaraları yüzünden hiç kimseye güvenemeyen bir silahşor... Hayat bu ikisini bir araya getirmeye kararlı. Ama onlar aşk için ne kadarını feda edebilirler? Hikaye tamamla...