17. Bölüm | Kharma Vadisi

48 7 0
                                    

    Durumu unutmaya çalışırken bir yandan da Kharma'yı anlamaya çalışıyordum. Aslında burası Almanya'ymış fakat savaştan sonra buranın yerlileri Kharma ismini vermişler.

    Shoodly beni takip et işaretini verdikten sonra onu takip ettim. Vadiye savaş uğramamış olmalıydı. Yemyeşil, tertemizdi. İleride ki küçük kulübe Shoodly'e ait olmalıydı. Vadiye çıkmak yorucuydu fakat etrafın yemyeşil olması insana huzur ve enerji veriyordu.
   
    İçeriye girdik böylesine küçük bir kulübe hayatım boyunca görmemiştim. Shoodly'in kendisi de görmemiş, savaştan sonra böyle bir yer yapmaya karar vermiş.
   
    Shoodly bana çay getirirken merakıma yenik düşüp sordum;
- Sen hangi taraftasın?
- Nasıl yani?
- Turan'lar, Beyaz Zıpkınlar gibi senin ait olduğun bir topluluk yok mu?
- Hayır yok, aslında var. Biz savaşa karşı çıkan zihniyetler olarak bir topluluk sayılırız. Ne kadar bir grup halinde olmasakta.
   
    Konuşmamızın üstüne kapıya vuruldu. Shoodly kapıyı açıp misafiri içeri davet etti. Biraz soluklandıktan sonra;
- Merhaba, ben Jane.
   
    Jane 25 yaşlarında orta boylarda bir kızdı. Sapsarı saçları güneşin vurmasıyla parlıyordu. Gözleri okyanus mavisindeydi. Dikkatli incelerken dalıp kalmış olmalıyım ki Jane tekrar söze girdi;
- Ben Jane, senin adın nedir?
- Louis.
- Tanıştığıma memnun oldum Louis. Shoodly olanları anlattı, merak etme son derece güvenilir biriyimdir. Hangi yıldan gelmiştin?
- 2091, yani en son öyleydi.
- Vay canına, ne zaman döneceksin?
- Aslına bakarsan pek düşünmüyorum. Bir takım uzaylı ayak işleri için beni kullanıyor.
- İlginç bir durummuş.
- Evet, bi...
   
    Konuşmamızı bölen yine yeni bir misafir olmalıydı ki tekrar kapı çaldı. Gelen kişiler siyah giyimliydi ve hiç tekin birilerine benzemiyorlardı. Shoodly biraz sinirli gibi gözüküyordu, anlaşılan konuşulan konu hiç iyi yerlere gitmiyordu.
   
    Konu biraz daha ilerleyince Jane'de aralarına girdi. Konuşmak bir yere kadar sürdü ve birbirlerine bağırmaya başladılar. En son şişman gözlüklü olan Jane'e elini kaldırdı. Ayağa kalkıp yanlarına gidene kadar Jane'in yüzü morarmıştı bile. En son şişman adamı kaldırmaya çalışıyordum. Sonra.. Sonra gözlerim kapandı.
   
    Açtığımda yerde yatıyordum ve başımda Jane vardı. Şişen yüzüne buz tutuyor bir yandan da bana bakıyordu. Göz ucuyla diğerlerine bakıyordum. Tam ne olduğunu soracaktım ki Jane sözümü kesip;
- Bir daha beni korumazsan sevinirim aptal.
- Ben... ben sadece yardım et...
- Senden yardım isteyen oldu mu? Tebrikler, tek kişi dört kişiyi dövdün. Hayatımı kurtardın, bu kadar pohpohlanmak hoşuna gittiyse yeter, çünkü ben sıkıldım.
   
    Yüzüme attığı buz torbasıyla ayağa kalkmam bir oldu. Tek başıma dört adamı nasıl devirdiğime inanamıyorken Shoodly omzuma dokundu ve;
- Sanırım vakit, intikam vakti.
- Burada böyle bekliyor olmamız hata..

Time Traveller (Zaman Gezgini)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin