11. Bölüm | İmparator II. Tom

58 7 0
                                    

    Bak şimdi bu gördüğün bilgisayarla istediğin kadar bağış atabilirsin. Fakat bağışlar gerçek değil ona göre. Hemen lafa atlayıp:
- Gerçek olmadığını anlarlarsa sonum hapishane olur.
- 45 dakika sonra geri döneceksin zaten.
- Beni öldürürlerse o zaman da geri alırsınız zaten.
- Bak eğer işler yolunda giderse son parçacıkları da kullanacağız ve senin orada daha uzun kalmana yardım edeceğiz.
- Şu geleceğin parasından da verin bari, ihtiyacı oluyor insanın.
- Sahte para yapmıyoruz.
- Einsteinum yapıyorsunuz ama sahte para yapamıyor musunuz yani.
- Ahlaken uygun değil.
- Aa tabi, internette sahte para var ama normal para yapamıyorsunuz çünkü ahlaki değil, sormam hata.
- Siz insanlar neden hiç susmuyorsunuz?
- Benden başka insan mı tanıyorsun?
- 10 yıldır dünyanızla iletişimi ben kuruyorum yani size göre 420 yıl. Siz zaten benimle yaklaşık 100 yıldır iletişim kurduğunuza göre şuana kadar baya insanla iletişim kurmuşum, tatmin oldun mu?
- Kaç yaşındasın sen?
- 88.
- Ortalama yaş ömrü kaç ki sizde?
- 220 sanırım.
- Sen de dünya yaşına göre 25 yaşında falansın.
- Galiba öyleyim.
- Yaşıt sayılırız, ama senin için geçmiş.
    Dediğimi anlamadı sanırım çünkü yanıma gelip ayarladığı bilgisayarı verdi.
- Hadi git artık.
- İki gündür buradayız ve daha hiç uyumadım.
    Getirdiği yeşil bir ilacı uzatıp;
- Al bunu, zararlı değil merak etme.
    Zaman makinesine binip geleceğe tekrar gidiyordum bu sefer elimde bir bilgisayarla.

    Geldiğimde direk bilgisayardan sayfayı açtım büyük bir ekranda başkan altında da ona yazılan yazılar vardı. Bağış yap seçeneğine tıkladım ve 400 rum yatırdım. Çok etkili bir gönderi yazmalıydım ki dikkat çekmeliydim.

    Biraz düşündükten sonra şu yazının etkili olabileceğini düşündüm;
"Έστειλα στο παρελθόν"
   Attığım an özel bir mesaj aldım. Açık bir adres verilmişti. Adresin üstüne tıkladım ve gidiş yolunu öğrendim. Fakat sorun şuydu ki param yoktu.

    Dakikalarım sayılıydı. Tek çarem koşmaktı ama verilen yere koşarak yetişmem neredeyse imkansızdı. Yolda hızlıca giderken birinden bilgisayarla bisikleti değiştirmek istedim fakat kabul etmedi.

    Bunun üstüne ilginç olarak yanıma biri gelip sanki bizi dinlemiş gibi bu scooter ile bilgisayarı değişebiliriz dedi. Acelem vardı kabul etmekten başka bir çarem yoktu.

    Hızlıca gidiyordum ama çok fazla hız yapamıyordum. Hız yaptığım an kaza yapacağımı biliyordum çünkü kontrol etmesi fazla zordu.

    Neredeyse gelmiştim adresin sonunu görebiliyordum Scooter'dan indiğimde scooter havada küçülüp anahtar boyutuna geldi ve onu havada kapıp içeri girdim. Basamağı attığım an bir şeyler olduğunu farkettim çünkü küçük bir tıkırdama sesi geldi.

    Ayağımı çektiğim an bir şeyler olacağının farkındaydım. Pencereden giren güneş sol köşede olan okun görüşünü kapatıyordu açısını incelediğimde karnıma girme olasılığı çok fazlaydı.

    Eğer eğilirsem göğsüme yada kafama gelebilirdi yana çekilmek gibi bir şansım yoktu çünkü kapı dardı. Tek çarem zıplayabildiğim kadar zıplayıp okun bacaklarımın arasından geçmesiydi.

    Ayağımdan kuvvet alıp havaya zıpladım okun geçişi tam düşündüğüm gibiydi fakat ters giden şey yerdeki parkenin açılmasıydı. Parke açıldı ve 2 metre uzunluğunda bir ağa düştüm, o kadar sertti ki kıpırdayamıyordum.

   İçeriden gelen kalın ses evde yankılanıyordu;
"Bir an o oku göremeyip, bize bu saçmalıkları anlatmadan öleceksin sandım." dedi İmparator.

Time Traveller (Zaman Gezgini)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin