19. Bölüm | Melez Kral

38 4 0
                                    

Ordu kurma çalışmaları başlamıştı. Zaten dört kişiden biri tarafsız olduğu için onları kendi tarafımıza çekmek çok zor olmadı. Çoğu buna gönülden destek verdi, çünkü herkes artık bu barbarlıktan sıkılmıştı.

Toplamda tam yirmi dört kişiydik. Aslında azdık ama gücümüzü savaşla göstermeyecektik, fikirlerimizle gösterecektik.

Uzun bir çalışma gerekiyordu. İlk önce hazır barınakları kurduk, sonra çevresini güvenliği için tel örgülerle çevreledik. Fakat bunun kötü gözükmemesi için üstüne yeşil sarmaşıklar attık. Dışarıdan bakıldığında adeta bir cennet gibiydi.

Bütün aşamalar bittikten sonra küçük detayları yapmak isterken Hybrids'lerden iki adam yanıma geldi;
- Sayın Melez Kral bu alana sessizler saldırı yapacaklardır. Hiç güvenli değil, lütfen bizimle gelin.
- Kralın falan değilim ben senin. Kaç kere söyleyeceğim kardeşim?
- Asıl konu sessizler. Onlardan bahsedersek, Tanrı tanımazlar. Önlerine gelen herkese zarar verirler. Sizin zarar görmenizi istemeyiz.
- Ben buraya aitim. Sessizler dediğiniz kimse gelsinler. Gelecekleri varsa görecekleri de vardır.

Daha fazla beni gayret ettirmeye çalışmamışlardı. Onları anlıyordum, medeniyet daha yeniyken bir din ile insanları kandırmaya çalışıyorlardı. Fakat şansta bu ki tam o gün üstüne gelmem onların bu dine inanmalarını daha da etkilemişti.

Akşam çöküyordu, vadinin tepesinden batan ışık etraftaki çimlerin rengini kırmızıya dönüştürüyordu. Kendimi şuan ki oyuna o kadar kaptırmıştım ki; uzaylıları, 51. Bölgeyi, Tanrı parçacığını, Kral Tom'u ve yapmam gerekenleri, yapacaklarımı hepsini unutmuştum.

O kadar dalmışım ki yanıma Jane'in geldiğini farketmemişim bile;
- Teşekkürler Louis.
- Ne için?
- Geri dönme şansın var iken bizim için bir şeyler yapmaya çalışıyorsun.

Geri dönmek istemediğimi söylemedim. Eğer söyleseydim onlar için kalmadığımı anlarlardı. Jane'in de böyle tepki vermesi hoşuma gitmişti. Böyle bilmesi daha iyiydi. Pot kırmamak için konuşmama devam ettim;
- Siz bunu hak ediyorsunuz Jane. Elbette size yardım edeceğim.
- Teşekkürler Louise.
- Ne demek, iyi geceler Jane.

Ayağa kalktı ve giderken arkasına baktı. İçinde ki duyguları dışarıya vurmamakta fazla ısrarcıydı.

Vadiyi karanlık adeta kaplıyordu. Bir kaç küçük ışıktan başka hiç bir şey yoktu. Karanlık ve korkutucuydu. Kafamı arkaya yasladım ve yıldızlara baktım.

İlk defa böylesini görüyordum. Rezidanslar, gökdelenler, katmansonlardan yıldızlar gözükmüyordu. O kadar keyifliydi ki bakarken uyuya kalmıştım.

Sabah bir çığlığın vadide yankılanması ile uyandım. Ses yakından geliyordu, kafamı çevirip sesin hangi yönden geldiğini tespit etmeye çalışıyordum. Ses yakındandı, bizim kulübelerin bir tanesinden geliyordu.

Çabucak gidip Andrey ve Jonathan'ın kulübesine girdim. Herkes sandalyede yatan Jonahtan'ın cansız bedenine bakıyordu.

Birinden cevap bekliyor gibi kafamı yana salladım. Aramızda bir ihanet mi yaşanmıştı yoksa bu diğer grupların işi miydi?

Sorunun cevabını düşünürken yerde katlanmış küçük bir not gördüm. Katil arkasında büyük bir koz bırakmış olmalıydı.

Time Traveller (Zaman Gezgini)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin