-13-

3.5K 93 6
                                    

~Benim güzel hatalarım var.~

Sallanıyordum.
Gece bütün şehre sokulmuştu
Hayal edemeyeceğim bir korkuyla sallanıyordum
Yükseklik beni rahatsız etmiyor aksine hoşuma gidiyordu.
Aşşağıya bakarken kanatlarım olması gerektiği fikrine kapılıyordum
Unuttuklarım bir bir beliriyordu, eski arkadaşlar yalanlarım ağlattığım canını yaktığım zavallılar..
Midemden ağzıma taşan asit bunaltırken bedenimi, ben evlere bakıyordum.
Kimi eski kimi yeni, düzene girmeye çalışan sokaklar.
Yaşanmışlıklara şahitlik eden küçüklü büyüklü yapılar.
Beton olmasına rağmen bir kimliğe sahip gibi cadde boyunca serpiştirilmiş evler..
Son anlarımda tanımadığım insanların hayatlarını çiziyordum karakalem.
Ölüme bir adım kala yükseklerden başka insanların hayatlarının hayalini kuruyordum.
Orada öylece dikilirken tek yaptığım yutkunmak ve karıncalanan ayaklarımı daha yere daha sıkı basmaktı.
Evlerin içini hayal ederken kendi geçmişimden sahneler gözümün önüne geliyor ve boğazıma düğümler atıyordu, geçsin diye kafamda daha farklı şeyler kurup uzaklara dikiyordum gözlerimi.
Uzaklara bakmak isterken ellerime kilitlenen gözlerime hükmedememek acıtıyordu canımı.
Zarif parmaklarımın ellerimle birleşimine bakarken yaralarım takılıyordu gözlerime.
Soluk bir ten rengi içinde kırmızılar..
"Canımı kim yaktıysa bedelini ellerim ödedi. Hiç tutamadım kendimi bazen denemedim bile, zararlı çıkan ben oldum ve zevk aldım bundan. Ah aptal! Hepsi geçecek saniyeler kaldı. Yüreği tutuşan herkes gözyaşlarını kullanır ben yalnızca acımı dindirmek istiyorum ve tek çözüm bu."

Başımın iki yanındaki ağrıyı unutmaya çalışırken hayatımın sonunun böyle olması gerektiğine inanmıştım.
Bir kaç saniye sonra iç hesaplaşmalarımın büyüsü sarmıştı beni baştan ayağa. Kucağımda bir bebek hayal ettim nedenini hala bilmememe rağmen.
Onu aşağıya atarken içim acıdı.
Gerçekten kolum kanadim kılmıştı.
Bunun kendini kurtarmaktan çok cinayet olduğunu düşündüm.
Evet rezil bir haldeydim ama intiharı seçmek için bile kişilik gerekti. "Hayır. Ben bunu yapacak kadar güçsüz değilim".
Yaşayacak öyle çok şey vardı ki önünde teslim olamadım içimdeki nefrete.
Gitmem gereken yerin yatağım olduğu gerçeğini hatırladım.
Hayalden bir bebeğe göz yaşlarımı akıttım.
Yutkunmak zor elbette ayaklarım geri geri giderken pişmanlık ele geçirdi beynimi.
Düşümemek... Düşünmemek gerek. Ölmeyi unuttum saniyeler kadar kısa bir sürede. Ki bir kaç saniye daha düşünmek işime gelmezdi. Hemen sonra geri çektim kendimi ve beynime direttim, geri adım atmak istedim. Yuttum bütün kelimeleri ve içimden sadece gittiği yere kadar yaşamak gerek dedim.
Koşacak gibi oldum ama ani hareketler canımı almaya yeterdi. İntihardan vazgeçmişken ayağımın kaymasını istemedim. Usulca hareket ediyordum ama bacaklarımın titremesine dayanamadım. Olduğum yerde tekrar düşündüm. Beni buraya kadar iten güç geri çekmeli miydi? Yoksa bunu hiç istememiş miydi? Peki ben buraya nasıl gelmiştim? Bu kez tenime değen rüzgar beni orada öylece dikilmekten kurtarmış birkaç adım gerilememi sağlamıştı. Rüzgarın da etkisiyle temkinli adımlar atmaya devam ettim. Soğuk sadece korktuğum zaman vücudumu etkisi altına alıyordu ve ben korku duymuyordum. Rüzgara aşık bir kadının en doğal hakkı değil miydi üşümemek? Dişlerim birbirine vurduğunda daha rahat adım atmaya başladım. Korkacak bir şey kalmamıştı. Artık bir yerlerden düşemezdim. Emniyetli bir alandaydım ama titriyordum. Bunun için rüzgarı suçlayarak başımı önüme eğdim. Kendi hislerim ve seçimlerimden korkmamalıydım. Zemin ve gökyüzü arasında bir yerde anlamlandıramadığım bir korku vardı ve ciğerlerime zor anlar yaşatıyordu. Bir dakika önce öyle yakındım ki bütün sorunlarımın, hayatımın savrulup gitmesine izin vermeye. Gerçek olmadığını düşündüm. Atlamıştım belki ve garip bir kabus yaşıyor olabilirdim. Nede olsa henüz kimse ölünce neler olduğunu bilmiyorudu. Belkide bir süre böyle bir şey hissediliyordu. Oturup sakinleşmeye çalıştım. Yerdeyken gözüme takılan çanta bana aitti. Bu bir hayal mi değil mi anlamak için elimi çantama götürdüm ve ters çevirdim kulbuna takılan siyah saç tokası haricinde hespsi ürkütücü sesler çıkararak çakıldı mermere. Hepsi bana aitti ve gerçekti. Dokundum teker teker her birine. Mentollü şeker kutusuna ve kulaklığımın ip kablosuna. Ölüme yürümek ve üşümek kadar gerçekti ölmemeyi seçmek. Hayal ile gerçeği karıştıran zihnim baş döndüren bir yere çakılış izletti bana. Duyulan acıya kadar hissettim ve sarsıldım. Nefes alıp vermekte zorlandığımı anladığımda, kendimi sakinleştirmem gerekiyordu. Tek yapabildiğim orada kıvrılıp uyumaktı. İlk defa rüya görmedim. Uyanmak istemedim. Ölüme gidememek zavallı hissettirdi elbet.. Sabah yaşadığımdan emin olduğumda ne kadar çaresiz olduğumu farkettim. Bunun sonrasında ölmeyi diledim elimde olmadan.

-yanıkkokulukadın

"Kül Kokusu"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin