AMERİKA

66 3 0
                                    


KAYRA'DAN;

Selin'le olan uykumu bölüp, Mustafa denen o adamın gönderdiği adrese gelmiştim. Kafeden içeri girdiğimde Mustafa bir masada yayılmış kahvesini içiyordu.

Masaya ilerleyip karşısına oturdum.

"Sabahın 6sında bu kadar acil ne vardı acaba?"

Kahvesinden bir yudum daha alıp gazetesini katladı ve bana döndü.

"Kızım, Selin'i Amerika'ya götürüceğim."

Alayla sırıttım. Bu adam kendini haddiden fazla abartıyordu.

"Öyle mi? Selin sizinle görüşmek bile istemezken bu nasıl olucak?"

Selin onu istemiyordu. Ama o bunu kabullenemiyordu.

"Sen onu ikna ediceksin. İş için gitmek zorunda olduğunu söyliceksin. Ama gitmiceksin. 1 hafta sonra arayıp gelmesini isticeksin. Uçak ayarlı. Selin seni uçağa bindi diye bilicek. Ama uçak belli bir yerde durucak her-"

"Böyle bir şey olmayacak!"

Tabiki olmayacak. Selin'i asla bu adamla Amerika'ya gitmesi için ikna edemezdim üstelik ona asla yalan söylemezdim o benim her şeyimdi.

"Kayra, anlaşmayı unuttun heralde. Sen şirketi aldın. Bende kızımı alıcağım bunun için geç bile kaldım."

Anlaşmaya göre Selin'e asla aşık olmayacaktım. Çoktan olmuştum. Ama Mustafa'nın bundan haberi yoktu.

"Bak Mustafa-"

"Selin'e karşı bişeyler hissetmiyorsun dimi?"

Hissediyordum. Bir şeyden çok daha fazlasını.

"Bunun o konuyla bir alakası yok. Selin sizinle gelmek istemiyor. Ben sadece kimsenin daha fazla üzülmesini istemiyorum."

O benden ayrılırsa ona yalan söylersem çok üzülürdü. O bana aşıktı, bende ona.

"Selin daha genç. Senin için en fazla 1 ay üzülür. Sonra elbet ki başka birine aşık olur."

Sinirden ellerimi sıkıyordum.

"Selin'i hiç tanımıyorsunuz. O sizi istemiyor, istemicek. Siz şimdi 20 yıl sonra gelip onun hayatı hakkında saçma sapan yorumlar yapamazsınız."

Dedikten sonra hızla ayağa kalkıp kafeden çıktım. Şu piç yüzünden yeterince hayatımız mahfolmuştu. Fazlasına izin vermicektim.

#

Otele gidip duş aldım. 15 dakika sonra duştan çıkıp beyaz siyah baskılı bir tişört siyah deri ceket ve siyah dar paça pantolonumu giydim. Herkes şirkete takım elbiseyle geliyordu. Ama ben hayatımda hiç bir kez giymemiştim. Bundan sonrada giymezdim. Son olarak siyah botlarımı giyip saçlarımı dağıttım.

Arabama binip 15 dakika sonra şirkete geldim. Kapıdan girdiğimde kapıdaki görevli önümü kesti.

"Kayra bey, Mustafa bey sizin artık bu şirkete girmenizi istemiyor."

Lanet olsun ki şirket senin dese bile tamamen benim değildi anlaşma bitince %70de benim olacaktı. Ama şuan sadece %30luk bir hisse vardı. Ki bu şirkete göre çok az bir sayıydı.

"Tamam Serkan çekil."

Dediğimde hala önümde olan Serkan'a baktım. 1 dakika göz göze geldikten sonra çekilmeyeceğini anlayıp onu ittim ve içeri girmeye çalıştım. Ama 30 koruma da üstüme gelince hepsiyle baş edemeyeceğini anladım. Ben birine dalarken 2 kişi beni tutup kapıdan zorla çıkartmıştı.

Dışarı çıkınca ayağa kalkıp yürümeye başlarken telefonum titredi Selin arıyordu.

"Alo Kayra nerdesin?"

"Şirketteydim Bitanem şimdi gelicem yanına."

"Yok hayır işin varsa eğer-"

"Yok Selin geliyorum."

Dedim ve kapattım. Biraz ters davranmış olabilirdim ama şuan gerçekten sinirliydim.

#

Egemen'in evinin önüne gelince arabamı durdurup indim. Kapıyı üzerinde sadece Egemen'in tişörtü olan bir kız açınca şaşırmamıştım doğrusu. Selin'i seviyorum dese de ne zaman görsem bir kızla birlikteydi.

"Egemen yok mu?"

"Uyuyo neden ki?"

Kızla kısa bir süre geldikten sonra içeri hızla girip merdivenlerden çıktım. Çıkmadan önce kıza orda kalmasını da söylemiştim. Odasına girdiğimde üzerinde sadece gri bir eşofman olan Egemen'i gördüm. O gün yapmam gereken şeyi şimdi yapacaktım. Yakasından tutup kaldırdım. Yavaşca gözlerini açtı.

"Ne olurdu lan söylemeseydin? "

Dedikten sonra bir yumruk attım.

"Bu kadar mıydı lan aşkın her gün bir başkasıyla birlikte olacak kadar mı bunun için mi hayatımıza girdin lan?"

Dedikten sonra kafa attım ve yere düştü. Zor bela toparlanıp bana yumruk attı.

"Öldürürüm oğlum seni!"

Dedikten sonra duvara yapıştırıp boğazını sıktım. Son anda odaya giren sarışın kız bizi ayırmıştı. Bende toparlanıp evden çıktım. Kanayan dudağıma aldırmadan arabama bindim. Uzun bir süre sakinleşmeyi bekledikten sonra telefondan Ertan'ın numarasını bulup tuşladım.

"Bro evde misin?"

"Evdeyim ama, Ece var yanımda."

"Gönder geliyorum."

Dedikten sonra kapattım.

#

Arabayı durdurup indim. Kapıyı Ertan açınca direk içeri girdim. Ve kendimi kanepeye attım.

"Noldu lan sana?"

Dedi Ertan salona girerken.

"Egemen'e daldım. Onun da elinden anca bu kadar geldi."

Soru soran gözlerle bakarken,

"Kendimden nefret ediyorum lan."

Karşıma oturdu.

"Çoktan haketmişti, dert etme."

Onu mu diyorum. Banane Egemen'den.

"Egemen değil. Selin, onun hayatına ben girmeden önce Mustafa'nın izlemlerine göre mutluydu. Ama şuan ben varım ve sayemde çok b*ktan bir hayatı var. İçine sıçtım yani. Babasını başına bela ettim. Peşini bırakmayacak o adamda Mustafa'ysa bizi ayıracak. Ama ben buna izin vermicem. O piç hayatıma girdiği gibi çıkmalı."

"Bir sakin ol."

Kolaysa tabi.

"Selin şimdi beni bir güzel dövse, hastanelik etse. Kızsa bağırsa çağırsa. Yine haklı."

"Oğlum madem hayatını mahvettin kızın, hala ne duruyosun yanında."

Bu Ertan tam bir Gerizakalı.

"Seviyorum çünkü , çok seviyorum."

~EVİMDEKİ YABANCI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin