Yavaş adımlarla ayağa dikilmeye çalıştım.Hafif başım dönüyordu.
Cam olmadığından etraf karanlıktı,
bir şey göremiyordum.Pantolonumun arka cebine ulaşıp telefonumu aldım.
Feneri açıp önümü aydınlattım.Kapıyı açmaya çalıştım ama kilitliydi.Siktir
ya bir bu eksikti.Kapıya vurdum,belki biri duyar umuduyla... Şimdi de kilitli mi kalmıştım? Bir gün için fazlasıyla olay yaşamıştım.En yakınımdakinin, bana bunu yapması olayı daha da dramatikleştirirken,içimdeki ağlama dürtüsüne engel olmadım.Sezsizce ağlarken kapıya tekmeliyordum.İçeri giren ışık etrafı aydınlatılan kapı açılıyordu. Çarpmaması için geride durup arkasındaki kişiyi bekledim.
Tanımadığım ya da eskiden kalan bir suratı hörmeyi beklerken tek gördüğüm Ashley'nın yüzü olmuştuBelki planı o hazırlamıştı ama burada
olan o değildi.Asıl düşmanım gerçek yüzünü gostermiyor,maske ardında saklanmaya devam ediyordu.Onun yerine başkalarını kullanmak...
İyi işti"Neler oluyor dedi?"bilmez bir tavırla.
Üstüne atıldığım gibi saçına yapıştım.
"Ne yapıyorsun?" Beni engellemeye çalışırken,karnına güçlü bir tekme geçirdim.Geçirdiğim tekmeyle,iki büklüm olurken,arkasına geçtim.
Diz kapağının arka tarafına attığımda dengesini kaybeder gibi oldu."Yapma lütfen."
"Sen beni hiç düşündün mü?"
"Ne olduğunu."diye başladığı cümlesi,
son hamlemle acı dolu bir ses çıkarıp, ardından yere yığıldı."Neden yaptın? Neden?"
Kısa veya uzun farketmez ama bir açıklama bekliyordum Böyle sezsiz olnası sinir bozucuydu.Tekrar tekme geçirecekken bacağımı tuttu.Egılip saçına yapıştım.
"Bırak." dedim tehditleri bir tavırla.
Dediğimi yapmıştı.Saçımı tek elimle arkamda toplayıp bir hamle daha geçirdimEbisesinin üstündeki lekeyi
gördüğümde gözlerimi büyüttüm. Karnından akan kan,elbisesine yayılırken,koşmaya başladım.Bu kadardı.Buradan çıkacaktım ve bir daha onunla görüşmeyecektim.Tüm moralim bozulmuş,çalışacak halim bile kalmamıştı.Birine çarptığımda taşıdığı, sarılı bir top kumaş dağıldı.
Lanet olsun."Yeni tasarımlarım var ve farklı kumaşlar getirttim Sıradışı olmalı değil mi?"
Bunlar oraya doğru gidiyor olmalıydı. Yüzlerine bakmadan koşmaya devam
ettim.Normalde suçu,belli etmeden
hiçbir şey olmamış gibi ilerlerim ama o kişi en yakın arkadaşımsa,o zaman farklı oluyormuşAmansız havada,hayatta kalmaya çalışan kuş misali dik ve emin adımlarla ilerlediğim yolculuğumun pes etme noktasına gelmiş gibi hissediyordum.Yüreğimdeki acı
her olayda,daha da katlanırken,
ne yapacağımı,bilmiyordum.
Ashley'nın hali gözümün önünden gitmiyor,onu tehlikeye sokacak bir şey yaptığımın korkusuyla zaten gergin olan ben daha da geriliyordum.
Benim canım psikolojik acıyorsa o da fiziksel acıyı görmeli diye düşündü o an intikam dolu ruhum.Tek bir kural dışında önemli bir şey yoktu.Tek bir kural vardı:Asla öldürme.Yaptığım şeyin sonucu kuralı yıkmaksa,
vicdanımın tutacak olmasından endişeleniyorum.Daha önce kimseyi öldürmemiş olduğumun getirdiği his,
yeni bir suç ve elimde kalan bir ceset.Pişman mı olurum,rahatlar mıyım, ceseti kaldırmaya korkar mıyım, soğukkanlılıkla bu durumu karşılar mıyım?
Gördüğüm adamlar,beni şikayet ederse kendimi demir parmaklıkların arkasında bulabilirdim.Özgürlüğüme düşkün biriydim ve böyle bir ihtimal bana korkutucu geliyordu.Güçlü bir Jess'den,özgürlük adına savaşan bir Jesse dönüşebilir mıydım?
Duyduğum korna sonrası hızlı adımla arabanın önünden çekildim.Az daha araba çarpcaktı.Nereye yürüdüğümü bilmeden ortalarda dolanıyordum.
"Jess."
Yanlız kalmaya en çok ihtiyacımın olduğu anlardaydım.Bir nefes almaya tüm bu şeyleri sindirmeye bolca zamanım,çözümleyemediğim bir sürü sorum,şimdiden yorgun düşmüş olan ruhum vardı.
Bileğimde bir el hissettiğimde kim olduğuna bakmadan kurtarmaya çalıştım."Neden ağlıyorsun?"Kendime bile cevap veremediğim soruyu ona nasıl cevap verebilirdim?Yüzümdeki saçlarımı itip kollarını bana doladı.
Tereddüt etmeden ona sarıldım..Az önceki güven kırıklığımın aksine ona güvenmiyor değildim.Kendini geri çekip çıkardığı mendili bana uzattı. Silsem ne olacaktı? Eskileri silsem
yenileri başlarken kendimi durdurma mümkün müydü?"Ben onu öldürmek istememiştim." Elerimle yüzümü kapadım bundan rahatsız olmuşcasına.Ortada kesin
bir şey bile yokken bunu yaptığım düşüncesi beni delirtebilirdi.Bana yaklaşıp kimsenin duymamasından emin olup konuştu "Anlamıyorum ne öldürmesi?" dedi.Açıklama bekliyor ama şu an söylemek istemiyordum."Üstüme gelme lütfen." dedim kendimi savunurmışcasına
"Bak arabayı çok yakında parkettim.
Senin evine ya da benim evime gidelim.Orada her şeyi anlatırsın olur mu?""Anlatmaya hazır değilim."
"Tamam ama yine de yanında olmak istiyorum,tabi sende istiyorsan?"
Az önce yanlız kalmak istediğimi söylemişken gitsin istemiyordum.
Konuşacak güç bulamamış,başımı sallamakla yetinmiştim.Dudakları yukarı kıvrılıp,bana bir gülüş attı.
Uzattığı eline tutunarak kalktım."Ne olduğunu bilmiyorum ama her ne yaptıysan bundan memnun değilsin. Anlık bir sinirine denk gelmeseydi pişman olduğunu görmezdim."
"Beni savunman yaptığım yanlışın getireceği sonuçları durdurmuyor."
Beni anlamasını beklemiyordum.
Neyseki susmuştu.Bir an önce eve gitmek isyiyordum ama trafik her zamanki kadar yoğundu.Kırmızıda durduğumuzda telefonuna gelen mesaja bakma fırsatı bulabilmişti. Orada her ne yazıyorsa gerildiğini gördüm.Telefonu sıkıca kavramıştı.
Başımı çevirdi.Göz göze geldiğimizde
"Ashley hastanedeymiş." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indefinable
FanfictionHayat beklenmediktir. Beklenmedik hayatlar ortak noktalarda birleşir. Ama gerçek insanları kimse seçemez.Yaşanılanlar olaylar insanı değiştirir en önemli sonucuysa güveni sarsar.Tekrar güvenmek ise hiç görüldüğü kadar kolay değildir.Ama belki de güç...