"Olivia Hudson ile derdin ne?"
Bunları nasıl masanın üzerinde bırakabilmiştim.Hiç olmadığım kadar sorumsuz davranmıştım.Televizyon izlemeden önce son bir kez daha
bu dosyalara bakıyordum.1 haftadır kızı araştırıyordum.Hakkındaki temel bilgileri öğrenmiştim.Evini bukamıyordum.Herhangi bir telefon numarası,adres ve tanıdığı birilerinin bilgileri yoktu.Bunu kaybedersem boşuna dedektife para ödüyor olacaktım.Sinirle dosyaları Harry'nin elinden kaptım.Ne yapacağım onu alakadar etmezdi"Dosyaları bana verir misin?"deyip elini uzattı.Ona vermeli miyim?Ona güvenemiyordum. Dosyaları gördüğündeki tepkisi aklıma geldiğinde dosyaları yırtma ihtimali vardı.Elini uzatıyordu.Kesin bir sesle "Hayır vermiyorum." dedim. Yemeyeceğim bakacağım." dediğinde kıkırdadım.O oldukça ciddiydi.Yer değiştirmiştik. Genelde ben ciddi olurum Harry ise herşeyi dalgaya alırdı.Bir anda bana soğuduğunu hissediyordum.Zaten meraklı biriydim bu davranışları beni daha da meraklandırıyordu.
-Onu nereden tanıyorsun?
-Seni neden bu kadar ilgilendiriyor?
-Onu araştırmam seni neden ilgilendiriyorsa ondan ilgilendiriyor.
-Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?
-Onu araştırıyorum ve bu seni ilgilendirmez.Onu korumaya çalışma.Ona zarar verecek değilim.
-Zarar vereceksin dediğimi nereden çıkardın?
-Kelime oyunu mu oynuyorsun.Ne o? O kızla sevgili miydin?
-Hayır değildim kızı tanımıyorum bile ama ismini çok duydum.
-Nereden duydun?
-Boşversene neyse ben gidiyorum.
-Daha yeni geldin. Bir sorun mu var?
-Hayır bir sorun yok bilmiyorum biraz yanlız kalmak iyi gelebilir diye düşündüm.
-Tamam o zaman görüşürüz.
Giderken bana sarıldı.Yanağımı öpüp"İyi akşamlar dedi ve bir sürü soruyla beni bırakıp gitti.
Ertesi akşam
Kolumun dürtülmesiyle kendime geldim.Tiffany'e ne bakışları atarken keyifle gülümsedi."Farklı mekanın avantajlarından bir tanesi daha."
Tiffany'nin ısrarlarıyla daha önce gelmediğimiz bir bara gelmiştik.Hep aynı mekan sıkıyormuş da bilmem neymiş.Kimsenin bizi umursadığı söylenemezdi. Kendi halimizde grupça takılıyorduk.Şimdi de bana yakışıklı erkeğin yanına gitmemizi söylüyordu.Çoçuk yakışıklıydı ama ben hala Zayn'in sabahki davranışlarını düşünüyordum.Bana çok kaba davranmıştı.Onu düşünmemek için buraya gelmiştim ama sarmıyordu.
Paul Tiffany'nin ısrarlarından bıkmış olacak ki ortaya fikir attı.
-Madem bu kadar beğeniyorsun git ve öp onu."
"Yapamayacağımı mı sanıyorsun?"
"Evet Tiffany biliyoruz yaparsın şimdi git ve öp onu."
İkisi de karışmamı beklemiyordu ki gözler bana çevrildi.Yapmadığı şey değildi.Paul'un fikri saçmaydı.Paul sırıtırken Tiffany'i bakışlarımı üzerine dikti"Hayır ben değil sen yapmalısın.Herkesden bir anda ov sesi yükseldi.Paul"Meydan okuma."diye ortalığı kızıştırırken Danielda
boş durmuyordu"Yapacak mı yoksa kaçacak mı?"Söylediklerine kulak asmıyordum.Omuz silkip içkimden içtim.Şu an havamda değildim. "Jessica bir çocuğu öpmekten korkuyor."Josh'ın bu sözü üzerine kafasına bir tane geçirdim.Yanağımdan makas alıp alayla"Çok acıdı."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indefinable
FanfictionHayat beklenmediktir. Beklenmedik hayatlar ortak noktalarda birleşir. Ama gerçek insanları kimse seçemez.Yaşanılanlar olaylar insanı değiştirir en önemli sonucuysa güveni sarsar.Tekrar güvenmek ise hiç görüldüğü kadar kolay değildir.Ama belki de güç...