-Yeter durun dedim adamlarıma.
Ne hale getirdiğim adama bir kere daha baktım.Yazık az önce bana tehdit mesajları ederken şimdi hayatı benim ağzımdan çıkacak tek bir söze bağlıydı.Sadece tek bir emrimle onun yaşamına son verirdim.Evet bunu hiç acımadan yapardım ama şimdilik onu öldürmeyecektim. Süresini biraz uzatmaktan zarar gelmezdi.Onun haline bakıp sinsi bir gülüş attım.
Kaşı patlamış,sızı şeklinde kan akıyordu.Bu hali bir yandan midemi bulandırıyor bir yandan da kendimi güçlü hissetmemi sağlıyordu. Durumu o kadar da kötü sayılmazdı. Bundan daha kötülerini de yaptığım olmuştu ama bu onu öldürmenin eşiğine getirirdi.Yüzü kan içinde kalmıştı ve adım atacak hali yoktu ki bu benim için yeterdi.Hala sahibinin adını öğrenememiştim.Kod adı kullandığından gerçek ismini kimse bilmiyordu.Kod adını da bu pislik söylemiyordu.Eninde sonunda bunu öğrenecek daha sonrada gerçek adını öğrenip onu mahfedecektim. Sadece biraz daha sabır gerekiyordu.Sabredeceğim ve geçecekti.Sonra da bu adamı yok edecektim ve bitecekti. Kolaydı(!)Zor olsa da bunu yapacaktım.Eğer bedenimi parçalara ayrılmış bir şekilde çöp kutusuna götürmek istemiyorsam yapmak zorundaydım.Yüzüme sinsi bir gülüş yerleştirip karşımdaki zavallı adama baktım.
"Seninle bir süre daha eğleneceğiz Drew.Çok eğlenceli olacak." dedim yüzüme yerleştirdiğim sırıtışla
"Beni burada daha ne kadar tutacaksın lanet herif?"
Lanet herif daha akıllanmamıştı.Ellerimin kana bulaşmasını önemsemeden bir yumruk daha attım.Cesaretliydi doğrusu. Bende onun bu cesaretini tebrik etmiş oldum.Elim kana bulanmıştı.Temiz elim ceketin küçük eline ulaştı.Lanet olsun siktiğimin cebi neden bu kadar dardı ki? Sonunda çıkardığımda yere düştü.O da kanlandı.İğrenerek elimle mendili alıp gelişi güzel 2 mendil çıkarıp elimi sildim.Kuru mendile ne kadar olursa temizlenebildiği kadar temizlenecekti.Elimi cebime sokup depodan ayrıldım adamlarıma burayı temizlemelerini söylemeden hemen önce.
Gitmem gerekiyordu ama bu haldeyken gidemezdim.Kan hafif tişörtüme sıçramış,ceketimle onu kapatmaya çalışıyordum.Şimdi o orospu çocuğunun kanı sıçramasaydı emir verip takım elbise getirttirirdim .Hepsi o pislik herif yüzünden.Telefonumu çıkarıp Harry'i aradım.
O mutlaka bir yol bulurdu nasıl olsa
"Neredesin sen kaç saatten beri sana ulaşmaya çalışıyorum."
"Telefonum sezsizde kalmış."
Lanet tamamen aklımdan çıkmış.
"Kıyafetlerim kanlı bu halde nasıl geleyim?"
"Neredesin sen şimdi?"
"Depodaydım şehire iniyorum."
Durağın oradaki kafeye gel.Orada değişirsin.
-İyi o zaman orada buluşuruz.
-Çabuk ol baskın yapacaksak birlikte yapacağız.
Hızla dediği yere sürüp üstümü degiştirdim.Dikkat çekmeyip tüymek konusunda iyiyim.Harry benim eve uğramayacağımı tahmin etmiş olacak ki hazırlıklı gelmişti. Beni dolandıran herife vereceğim cezanın sırası gelmişti de geçiyordu bile.Eldivenlerimi almamıştım ama ne sırası ne zamanıydı.Keşke depoya daha hazırlıklı gitseydim diye kendime söylenirken sinirim kudurmuştu.herifi dağıtmak için çoktan plan kurmuştum bile.Sinirle direksiyondaki Louis'e bağırdım.
"Daha hızlı sür şunu."
"Zaten 160 basıyorum.Daha hızlı gidemem."
"Şunun şurasında az bir yol kaldı sabret azcık(Liam)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indefinable
FanfictionHayat beklenmediktir. Beklenmedik hayatlar ortak noktalarda birleşir. Ama gerçek insanları kimse seçemez.Yaşanılanlar olaylar insanı değiştirir en önemli sonucuysa güveni sarsar.Tekrar güvenmek ise hiç görüldüğü kadar kolay değildir.Ama belki de güç...