BÖLÜM-9

251 23 11
                                    

Gözlerim otomatik olarak açıldı. Alarm çalmadı. Yerimden kıpırdamadım. Üşeniyor olabilirim tabi. Tavan çok çekici görünüyordu. Onu izlemekten büyük bir zevk alıyordum. Bence o da beni izlemekten zevk alıyor. Bazen beni izlediğini düşünüyorum. Hatta şuan bakıştığımızı düşünüyorum. Tavana odaklanmış bir şekilde bakıyordum. Nefesimi bile tuttum. Sanki bana bir şey anlatmaya çalışıyordu. Odanın içinde ötmeye başlayan horoz ödümü bir yerlerime karıştırdı. Bende nerede kaldı diyordum. Alarmı kapattım. Tam da tavanı konuşturmak üzereydim. Belki de bana aşkını ilan edecekti.

Ne saçmalıyorum ben?

Yorganı üzerimden atıp sakin bir şekilde kalktım. Sakin olmak benim için önemliydi. Hayatta kalmama yardımcı oluyordu. Her zaman ki gibi odamdan çıkıp ortak banyoya girdim. İşimi hallettikten sonra odama geri döndüm. Formalarımı giydim ve çantamı hazırladım. Odama tabi ki de dokunmayıp çantamla beraber aşağıya indim. Annem tabi ki de kahvaltıyı hazırlamıştı.

Üzerimde bir enerjiklik vardı. Böyle zıplama dürtüsü falan. Masadaki yerimi aldım ve kendi tabağımı doldurmaya başladım. Hareketsiz durmakta zorlanıyordum sanki. Babamın bana tuhaf bakışları üzerimdeydi. Babam annemden bir tabak daha istedi ve annem de bana yönlendirdi.

"Toprak sen daha yakınsın babana şu dolaptan tabak verir misin?" zaten yerimde duramadığım için hemen kabullenip kalktım. Gerçekten yerimde duramıyordum ve dans etmeye başladım. Evet. BEN DANS ETMEYE BAŞLADIM. Gerçi dans dediğime de bakmayın bir oyana bir bu yana işte. Dolaptan tabağı alıp babama uzattım ve tüm o "bu kim ve kızıma ne yaptın bakışları" benim üzerimdeydi. İkisi de yaptıkları işleri bırakıp beni izlemeye koyulmuşlardı ve biraz utanarak durdum ve yerime oturdum. Babam

"yavrum ateşin mi var? Ne oldu?" diye sordu ve annem elinin tersiyle alnımı kontrol etti.

"hayır, ateşi de yok ama?"

"ya Allah Allah! Enerjik olmakta mı suç?"

"enerjik olmak suç değil de senin enerjik olman daha önce tecrübe edilmemiş bir olay." Babama göz devirdim.

"o zaman tecrübe ettiğiniz için mutlu olmalısınız."

"ilaç falan almıyorsun değil mi?"

"oha! Anne ya!"

"ya da alkol, uyuşturucu da olabilir?"

"yok artık!"

"gerçekten bu enerji nereden geliyor?"

"ya enerjik olmam bu kadar mı alışılmamış?

"geçen gün seni yerden kazıdığımı göz önüne alırsak evet."

"ay öf iyi." Deyip tribimi attım ve ikisininde sözlerine aldırmadan kahvaltıma başladım. Sonra Barış'ta geldi. Benim aksime o biraz bitkin duruyordu. Babam

"enerji değişikliği mi yaptınız yoksa?" diye saçma bir soru sordu.

"evet baba. Dün gece yatmadan önce anlaştık. Barış enerjisini bana vermeyi kabul etti."

"senin dilin fazla uzamış ha." Barış hiçbir şeyden habersiz bizi izliyordu. Barış yanımda oturuyordu. Dirseğimle dürttüm. Bakışlarla bile anlaşabiliyorduk. Ona bakarak "neyin var?" dedim o da kaşını arkaya doğru şettirerek "eski mevzular" dedi. Yani ben öyle anladım. Fazla kurcalamadım. Kahvaltıdan sonra biz evden çıktık. Barış yol boyunca çok sessizdi.

"sussana ya çok konuşuyorsun." Dediğimde bana baktı. Ona mı diyorum başka birine mi anlamaya çalışıyordu.

"sana diyorum. Kafamı ağrıttın konuşmaktan."

KÜÇÜK AJAN BÜYÜK OLAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin