Bir saatten beri Barış'a olayı nasıl açıklayacağımı düşünüyordum. Barış bana bakıyordu ben Barış dışındaki her şeye.
İkimizde benim odamda yatağın üstünde bağdaş kurmuş bir biçimde oturuyorduk. Barış anlatmamı bekliyordu. Ben ise inadına sessiz kalıyordum sanki. Konuya nasıl gireceğimi hiç bilmiyordum. Bir hafta önce böyle bir şey olmuş olsa seve seve beni yollardı ama şuan fazlaca zayıf olduğu bir dönemdi ve onu bu halde bırakmak hiç ama hiç istemiyordum. Kardeşlik kurallarına aykırı bir kere. Barış en son dayanamayıp
"konuşsana kızım! Tavuk gibi tıktın bizi odaya. Yem bekler gibi konuşmanı bekliyorum." Saniyelik dediği şeye gülüp kendimi toparladım.
"konuya nereden gireceğimi bilmiyorum."
"bugün neden geldikleri konusundan başlayabilirsin mesela."
"bak şimdi. Hani bir anlaşma yapmıştım ya?"
"evet."
"anlaşmayı özetlersek benim onlara bir dava da yardımcı olmamdı ve ben aslında üstüme düşeni yapmıştım ama başka bir planla geldiler." Kaşlarını çatmış dediklerimi anlamaya çalışıyordu. Devam ettim.
"ve bu plan bir nevi benim gizli göreve girmem."
"neee?!"
"ve dediğim gibi bunun gizli kalması gerekiyor. Yani annemlere söyleyemezsin ve bir şey daha var."
"söyle."
"bu plan... şey... benim gitmemi gerektiriyor."
"nee!" şuan gözlerinin içine bakıyordum. Çünkü eğer doğru yaparsanız bir insanın aklından geçenleri gözlerinden okuyabilirsiniz ve benim Barış'ın gözlerinden okuduğum şey ise korku, endişe, karmaşa, üzüntü, kırgınlık ve daha bir sürü şey.
"ne demek gitmemi gerektiriyor? Annemler fark etmeyecek mi sanıyorsun? Okulda görünmez olabilirsin ama evde kesinlikle değilsin." Göz devirdim.
"biliyoruz. Onun içinde bir planımız var. Sorun o değil."
"hah! Bu sorun değilse sorun ne o zaman çok merak ediyorum."
"sorun sensin."
"ne? Benimle ne alakası var?"
"birkaç hafta önce olsa umursamayacağını biliyorum ama şimdi durumlar değişti ve eğer gidersem neler olabilir bilmiyorum. Yani Mine falan."
"hah! Beni koruduğunu falan mı düşünüyorsun? Benim üzerimde zerre kadar etkin yok Defne! Sana ihtiyacım yok. Nereye gidersen git! Umrumda değilsin!" ben daha bir şey diyemeden odadan kapıyı çarparak gitti. Şuan hissettiğim şeyler sanki biraz kırgınlıktı. Birazda şok ve bir tutamda hayal kırıklığı. Hayalimde böyle canlandırmamıştım.
Kollarını açıp gitme diyecekti.
Defne salak mısın biraz? Barış'tan bahsediyoruz. Okulun popüler playboyu. Ne olmuş yani bir kız onu aldattıysa? Birkaç kızla daha yatar ve düzelir. Küçük sakar kız kardeşine neden ihtiyaç duysun ki? O sadece sana işi düştüğünde gelir. Sizin çıkar ilişkisine dayalı bir kardeşliğiniz var. Bunu hep unutuyorsun. Salak gibi gözlerim dolmuştu. Hızlı hızlı burnumun üzerinden üfleyerek gözlerimi kuruttum. Kapının kapanma sesini duyunca yataktan fırladım ve tabi ki yeri boyladım. Halbuki ne kadar da iyi gidiyordum bugün. Acele etmek benim en büyük düşmanımdı. Yerden sakince kalkıp salona girdim. Sanırım gidecektim ve bu günleri onlarla geçirmek istiyordum. İçeri girince önce anneme sonra babama sarıldım. Şaşırdılar. Babam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK AJAN BÜYÜK OLAY
Teen FictionÖlümüne sakar bir ergen. Hayır gerçekten öyle. Neden mi? Çünkü onun yaptığı ufak bir sakarlık ölümcül bir anlaşmaya yol açıyor. Sadece sakar, zeki, sessiz ve bilgisayarlar dışında kimseyle iletişimi olmayan kızımız daha fazlası olmaya zorlanacak. ...