BÖLÜM-27

13 2 2
                                    

Bir pazartesiye daha gözlerimi açtım. Ancak bu pazartesi kaç haftadır gitmediğim okuluma gitme vaktimdi. Aylin abla çoktan gelmiş başımda uyanmam için bekliyordu. Dürtüklemeleri sonucu yavaşça gözlerimi araladım. Kıçımı Aylin ablanın olduğu tarafa dönerek kafama yorganı çekip tekrar gözlerimi kapattım.

Hayatımda ilk defa okula gitmek konusunda bu kadar isteksizim. Gerçek anlamda bu yılın başında bayılmam dışında ve başıma gelen şeyler dışında kendi isteğimle hiç devamsızlık yapmamıştım bile.  

Aylin ablanın başımda

"nesi var bunun?" diye sorduğunu duydum ve Barış'ın salondan bağırarak

"sevgilisiyle ayrılmışlar." Dediğini de. Başkasından duyunca kalbime bir karartı düştü ve daha da yatağıma gömülmek istedim.

"Aa! O niye?" bunun daha uzayacağı beliydi. Sinirle yerimde doğruldum ve oflama ses tonuyla

"Çünkü Mete beni öptü." Dedim. Yorganı üzerimden attım ve banyoya doğru ayaklarımı vura vura gittim. Aylin Ablanın

"tüm operasyonu kendisi için düzenlediğimiz Mete mi?" dediğini duydum. Ancak benim cevap vermeme gerek kalmadan Barış bağırarak onayladı. Bu bağrışmaları sinirimi bozuyordu. Neden aynı odadayken konuşamıyorlar ki?

Tuvalet ihtiyacımı giderdikten sonra hızlı bir duş aldım ve bornozumu giyerek odama geri döndüm.

Aylin Abla beklediğimin aksine burada değildi. Bunun verdiği rahatlıkla üzerimden bornozu atıp rahatça iç çamaşırlarımı giydim. Dolaptan kendime siyah bir pantolon, siyah bir tişört seçip giyindim. Başımdaki havluyu çıkarıp tekrar banyoya döndüm ve saçlarımı kuruttum. Odaya döndüğümde Aylin Abla yatağımda oturuyordu.

"bu şekilde okula gidemezsin." Başımı öne eğip 'bu şekil'in ne şekil olduğuna baktım.

"ne varmış şeklimde?"

"yas tutmak istediğini biliyorum ama tam da amacımıza ulaşmış ve asıl çocuğun dikkatini üzerine çekmişken bunu kaybedemeyiz." elleriyle havada tırnak işareti çizerek yas tutmak kelimesini vurguladı. 

Yas tutmuyorum ki ben. Çağlar ölmedi sonuçta. Gerçi ilişkimiz ölmüş olabilir. Ya da belki de ben onun için ölmüşümdür. Evet. Tamam. Her neyse. Yas tutuyor olabilirim biraz. 

"istediğini söyle, Umurumda değil. Bugün olmaz." Aylin Abla tabi ki de beni dinlemedi ve direk kendini dolabıma ışınladığını söylesem yalan olmaz. Dolaba kısa bir süre bakıp içinden koyu yeşil üstünde sarı bir otobüs baskısı olan tatlı bir üst çıkardı.

Bunu giymeye itiraz etmeyebilirim. Bir diğer çıkardığı şey ise krem- sütlü kahve tonlarında bir pantolon oldu. Üstüne de pantolonla hemen hemen aynı renk olan kadife spor bir ceket.

"bunları hemen giyin saçına geçelim." Önce ona kocaman bir göz devirme gösterisi sundum ve kıyafetleri alıp banyoya girdim. Hızlıca üzerimdekileri değiştirip odaya döndüğümde topuksuz bilekten biten bir bot beni bekliyordu.

Bunları giymeden önce Aylin ablanın beni makyaj masasının önündeki sandalyeye oturtmasına izin verdim. Saçlarıma doğal görünen bir kıvırcıklık kattıktan sonra aynı şekilde doğal günlük bir makyaj yaptı. Yüzüme ona şey sürüp nasıl bu kadar doğal göründüğüme anlam veremiyordum.

Bu erkeklerin hiç uğraşılmamış saç görüntüleri için bir saat boyunca uğraşmalarıyla aynı şeye benziyordu. Doğal bir görüntü için yapay olan her şeyi yüzüme boca ediyordum.

Normal şartlarda bugün makyaj yapma düşüncem hiç yoktu ama hala yüzümde kaybolmaya yüz tutmuş morlukların arta kalan sarılıkları vardı. Makyaj yapmak zorundaydım. Daha doğrusu yaptırmak zorundaydım. Ellerimle buklelerimi dağıtırken zil çaldı. Aylin Abla bana engel olamadan kapıya bakmaya gidince ben de yerimden kalkıp çantamı hazırladım. Resmen geceden bile hazırlamamıştım.

KÜÇÜK AJAN BÜYÜK OLAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin