Yazma vakti gelmişti ve bir yerden başlamalıydı. Kafamdaki dolu soruları paylaşmalı, cevaplar bulmalı ve artık hayatta gerçek adımlarla yürümeliydi. Aşk dediğimiz kelime gerçek aşka karşılık mıydı? Yoksa sevgiyi aşk sanabilir miydik? Bunu hiç birimiz bilmiyorduk. Bildiğimizi düşündüğümüz an yanıldığımızı anlayacağımız bir olay gelir karşımıza dikilirdi. Şimdi birlikte okuyalım hayatı. Çünkü sonunda ne olacak ben dahi bilmiyorum. Bizi nerelere kadar götürecek? Mutluluk mu sunacak yoksa bizi yıldıracak mı?
Hikayeme hoş geldin.
Sulu boya yapılırken kullanılan su gibiydim. İlkin saf, berrak ve temizdim. Kadın olmayı öğrendim. Pembeye ve kırmızıya boyandım. Sonra siyah oldum. Bütün renklerim karıştı ve ben artık siyahtım. Aşık oldum, maviye boyandım. Maviydim. Mutluydum.
Mavi giderken karıştım siyah oldum. Boyalarım dibe çöktü berraklaştım. Saf ve masumdum.
Ve sonra o geldi Haki oldum. Hayatımı huzurla boyadı. Haki'yi öğrendim. Ve ben artık Haki'yim. Ben yeşilin en güzel tonuyum. Ben huzur verenim. Huzurun rengiyim. Ben aşkın kendisiyim. Ben Haki'yim.
Onu çok seviyorum çok güzel bir gün geçirdik diye anlatarak kapıdan içeri girdim. Bugün onun doğum günüydü. İkimize aynı gömlekten aldım ve aynı renk pantolonda giymiştik. Aman tanrım çok tatlı olduk! Onu çok seviyorum. Bunlar dışımdan söylediklerimdi. İçimdekiler nasıldı? İki gün önce eski sevgilimi hatırladım diye ağladığımı bilmiyor muydu içim? Onu kandırabilir miydim? Onu ne kadar sevdiğimi ne masumca bir aşk yaşadığımızı hatırlamamış mıydım? Hatırlamıştım tabi ki. Ama içimi acıtan neydi ki? Bunu düşünüyordum. Ve daha bir sürü şey vardı aklımda. Hikaye karışıktı biraz. Hatta bayağı bir karışıktı.
***
Bugün sabah onun için hazırlandım. Sevdiğim adam olan Emre için. Onu aradım ve:
''Aşkım neredesin?''
''Evdeyim cemre. Sana geleceğim hazırlanıyorum hayatım.''
''Sevgili sevgilim lütfen siyah pantolonunu giyer misin?''
''Yine bir planın var senin. Tamam aşkım tabi ki giyerim.''
''Tamam, öptüm hoşça kal aşk.''
Ve telefonu kapattık. Öğle vakti deniz kenarında buluştuk. Denizi çok severim. Bence aşk çok sevmek ise ben denize aşığım. Ve gerçek aşksa pek yok. Çünkü biz biraz fazla sevsek bile aşk diyoruz. Bu adamı seviyorum ama aşkım değil ki aslında. Çünkü artık kimse benim aşkım olamaz. Çünkü artık kimse -ne ben nede karşımdaki- eskisi kadar masum değil. Aşk dediğin masumdur arkadaş. Sevince her şeyi unutturmalı! Kendini bile unutmalısın. Var mıdır ki demeyin yaşadım. Ben ne yürek deşen aşklar gördüm. Ve bir tanecikte yaşadım. Zaten daha fazlası olmuyor. O bir tanecik aşk bitince güven son damlasına kadar kırılıyor. Şimdi bu adamı SEVİYORUM ben. Bu devirde bu da güzel meziyet. Sevmek...
''Sevgilim hoş geldin.''
Bir öpücük geldi kondu yanağıma. Usulca ve güzelce kondu hemde.
''Hoş buldum biricik! Çok güzel olmuşsun hayırdır kiminle buluşacaksın J''
''Sevgilimle buluşacağım ya. Geldi zaten yanımda. Baksana elimi nasıl tutmuş sıkı sıkı. ''
Kıkırdadık biraz ve sonra kahvaltı yapmaya karar verdik. Bildiğim güzel bir yer vardı. Denizi görebileceğimiz, açık havada kahvaltı yapabileceğimiz...
''Hava çok güzel çok şanslıyım ben ya!''deyince birbirimize bakıp gülümsedik. Kahvaltımız gelmişti ve çoktan yemeye başlamıştık. Bu adam benimdi! Bildiğin benimdi. Yeşil gözleri bana aitti. Sarı saçları bana aitti. Ama bedeninden ötesi kalbi bana aitti. Güvenim vardı. Biliyordum çünkü sadıktı. Arkadaşımdı. Fikirlerini bilirdim, geçmişini bilirdim, nasıl seveceğini bilirdim. Ve biraz bile olsa sevildiğimi biliyordum. Hissettiğim ne kadardı peki? Bildiğimden daha çok hissediyordum sevdiğini. Sevgisi saygısı gözlerinden okunurdu. Aklımda bunlar varken kahvaltımız bitti. Tişörtünün üzerine ince bir hırka giymişti. Hırkayı çıkartmasını sağlayıp gömleği giydirmeliydim. Aklımda planlar dönüyordu ama bunların çoğu bir işe yaramazdı. Söylemeye karar verdim. Masum masum bakıp:

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAKİ
ChickLitCemre Pollyanna'nın vücut bulmuş hali. Sevmek için bahane arayan, tek tebessümde aşık olan biri. Onun dünyası hayali resmen. Sonunu tahmin etse bile sevmekten alıkoymadı kendini. Emre'ye aşık oldu. Emre ise gerçekçi ve hayallerden yoksun ve hatta ha...