Bölüm 13

67 3 0
                                        

Sabah neşeli uyandım. Dün ağladığım için bayağı rahatlamıştım. Tuvalete doğru giderken aynaya baktım. Gözlerim kapandı.

Çocuğum- Annem saçlarımı örerken aynaya bakıyorum.

Lisede- Ağlıyorum ve kendime kızıyorum.

Lisede- Gülerken aynaya bakıyorum, hayal kuruyorum.

Üniversitede- Her sabah aynayla konuşuyorum.

Bir çok anı geçti gözlerimin önünden ve yine aynı şeyi yaptım. Aynaya döndüm ve:''Günaydın!'' deyip onu öptüm. Eskiler geliyor aklıma. Hatırlıyorum yavaş yavaş. Sıra kahvaltı hazırlamaya gelmişti. Mutfağa doğru adımladım ve çay suyu koydum. Radyoyu açtım ve dinlemeye başladım.

Aaa bu o şarkı. Totem tuttuğum şarkı. Emre'yle benim olan şarkı. Sahi ya ben Emre'ye nasıl ulaşacağım telefonum yok, internetim yok. Dumanla İstanbul'a haber gönderemem. Bunu Hakan'la konuşayım. Bana bir o yardımcı olur. Annemin telefonundan Hakan'ı aradım.

''Alo Hakan.''

''Efendim Cemre?''

''Ben Emre'ye ulaşmak istiyorum nasıl ulaşabilirim?''

''Ben birazdan gelir seni alırım birlikte gider telefon alırız. Rehberin kesin yedeklenmiştir, numarayı bulmuş oluruz. Böylece Emre'ye ulaşırsın. Cemre?''

''Bu çok güzel fikir. Efendim?''

''Seni iki aydır aramayan sormayan bir adama neden döner ki bir insan?''

''Hafızam yarım olduğu halde dahi onu düşününce içimde mavi kuşlar havalanıyor. O bitti demeden ben asla bitirmeyeceğim. Seviyorum ve her şeye razıyım.''

''Tamam. Hoşça kal.'' dedi ve telefonu suratıma kapattı. Bunda kızacak ne var ki. İnsan seviyor işte. Sevmeden yaşamak elde mi? Size soruyorum ey okurlar sevmeden yaşamanın imkanı var mı?

Kahvaltıyı hazırladım ve ailecek kahvaltı yaptık. Sonra hazırlandım ve Hakan'a mesaj attım.

''Ben hazırımmm :)''

Hakan:''Geliyorum.''

Sadece geliyorum. Ne oluyor Hakan'a? Neden böyle davranıyor anlamadım. Hayırlısı. Hakan smile kullanmadan mesaj atan biri değildi.

''Aşağı in.''

Evden çıktım ve aşağı indim. Birlikte telefon aldık. Sonra gidip rehberimi hallettik. Sıra Emre'yi aramaya geldi.

''Gölbaşı'na gidebilir miyiz?''

''Tamam gidelim.'' dedi ve Gölbaşı'na doğru sürmeye başladı. Hakan bugün çok tuhaftı. Ne oluyor anlamıyorum. Yakında düzelir. Hakan ne zaman böyle olsa kısa sürer ve söyler hemen. Bakalım ne zaman çözülecek dili.

Gölbaşı'na geldik ve ben arabadan inip yürümeye başladım. Hakan beni çay bahçesinde bekleyecek. Kimsenin olmadığı bir kıyıya oturdum ve Emre'yi aradım.

Telefon çalmaya başladı ve ben heyecandan titriyorum. Ve açtı.

''Alo.''

''Alo Emre. Benim Cemre.''

''Merhaba nasılsın Cemre?''

''İyiyim sanırım. İki aydır benden haberin yok biliyorum. Ve bu konuşma tarzın sinirinden ötürü. Ama benim bir suçum yok. Ben düştüm ve beyin kanaması geçirdim. İki aydır hastanedeydim. Yeni çıktım iki gün oldu. Telefonumu olay yerinde kaybettim. Gelince konuşuruz. Seni çok özledim. Yarın geleceğim.''

HAKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin