İki Hafta Sonra
Bugün günlerden perşembe. Ankara'ya gitmek için bavulumu hazırlamaya başladım ve Emre'ye bir mesaj attım. Muhtemelen yarın gece gidecektim. Gece yolculuğunun güzelliğini bilen çok insan olduğunu düşünmüyorum. Uykusuzluk ve bitiş, ama aynı zamanda yeni bir başlangıç. Yol boyunca içilen sigaralar, kafada gezinen düşünceler ve daha güzeli molalarda kendinle baş başa yıldızları izleyebilmek. Siz bu keyfi bilir misiniz? Uçak mı yoksa otobüs yolculuğu mu deseler, gündüzse uçak geceyse otobüs derdim. Farklı bir şekilde seviyorum ben bunu.
Emre ile uzun zamandır konuşmadığımı fark ettim ve telefonu elime alıp aradım.
''Emre bütün sınavlarım bitti ve birazdan bilet alacağım. Ankara'ya gidiyorum. İki hafta kalacağım. Haberin olsun.''
5 dakika geçmeden cevap geldi.
''Bunu konuşacağız Cemre. Bilet alma şu an. Konuştuktan sonra bakarız.''
''Tamam. Ama biran önce halledelim.''
Emre öyle dedikten sonra bavulu bıraktım ve yine temizlik yapmaya başladım. Aklım karışıktı yine. Bugün kendimi bir şeye adamak ve bir şeye sahip olmak istedim ve aynı zamanda ait olmak istedim. Fakülteden çıkarken üstünde yürüdüğüm çimenler düşündürmüştü bunları bana. Selçuk Yöntem'in seslendiği bir şiir var ''İyi Düşünün'' o çalıyordu kulaklarımda ve çimenlerin ayaklarım ile konuşmasını izlemiştim. Bunlar yeterdi aklımda sorular oluşturmaya. Bir köpeğim olsun istedim çünkü Emre'ye tam manasıyla ait değildim. Bunu ölçülebilir bir şey olarak görürsek %80 aittim. Ama bir kedim yada köpeğim olsa onlara daha çok ait olabilirdim. Belki saçma geldi ama anlatayım. Birine %100 ait olursan (ruhsal anlamda bahsediyorum) o gittiğinde boşluğu asla doldurulamaz. Ayrıca senden gitmeyeceğine emin olursun. Giderse eğer piç gibi hissedersin. Kendine kızarsın, ona kızarsın, hayata kızarsın her şeye kızar ve en sonunda küsersin. Sevmekten yorulursun. İşte bu yüzden artık kimseye ait değilim. Tam olarak kalbimi bırakamıyorum. Çünkü giderse acı var.
Kendime o kadar üzüldüm ki sonra. Bir köpek bile sahiplenemiyorum çünkü onun sorumluluğu ağır geldi gözüme.Şehir dışına çıkarken sorun olacaktı. Belki ailemin yanına gidince bir kedi alabilirim diye düşündüm. Emre'yi nasıl sahipleneyim ki o zaman. Sorumluluklarım büyümüş olacak ve ben şimdiden çok yorgunum.
Kafamda 42 tilki dolaşırken telefonum çaldı.
''Evde misin?''
''Evet.''
''Beş dakikaya oradayım evden çıkma.''
Emre öyle bir konuştu ki sanırım beni öldürecek. Kızacağı bir şey yapmadım ama ben. Kızamaz. Kapı çaldı ve benimki geldi.
Sarılmak istedi ama ben istemedim ittim biraz zaten anladı. Sonra koltuğa oturduk birlikte.
''Cemre sorun ne? Neler oluyor? Bu davranışlar ben gidiyorumlar falan. Ayrılmak mı istiyorsun? İstiyorsan açık açık söyle bak. ''
''Ayrılığa dünden razısın demek. Ayrılalım falan demedim ben.''
''Ne istiyorsun o zaman Cemre.Derdin ne? Kızıyorum bak artık.''
''Sadece biraz duygusalım. Regl dönemim yaklaştı ve seni çok özledim. Ankara'ya gideceğim ve uzun süre görüşemeyeceğiz. Ama daha gitmeden çok özledim ben.''
''Derdin bu mu? Komik olma Cemre. Çocuk musun sen bu tavırlar ne? Seni sevdiğimi biliyorsun. Hissettirdiğimi düşünüyorum.''
''Belki yetmiyordur. Bunu hiç düşündün mü?''
''Cemre bak ben sana önceden de söyledim. Ben evlilik düşünmüyorum, sana aşık falan değilim sadece seni seviyorum. Ve sende bana aşık değilsin. Biz arkadaştık ve iyi geçindiğimiz için denemek istedik. Bu yüzden sevgili olduk. Hatırlıyorsun değil mi?''
''Hatırlıyorum. Arkadaşken sevgili olduk diye aşık olamam mı? Sen aşık olamaz mısın? Ya sevgi aşka dönüşebiliyorsa? Saygıyı kaybedince biten aşk yok mu? Bizimkisi saygıyla başladı ama ya aşkla devam ederse? Hiç mi düşünmedin Emre? Ben senin için ne ifade ediyorum? Otur bir düşün bence.''
''Sen benim sevgilimsin sadece. Devamını düşünmek istemiyorum. Aşık olmak falan istemiyorum ve bence sende aşık olmasan iyi edersin. Ben evlilik düşünmüyorum çünkü.''
''Tamam Emre. Ben Ankara'ya gidiyorum yarın gece. İki hafta yokum. Sende kafanı dinlersin bensiz. Ayrıca ben gelene kadar iyice düşün. Eğer sevmiyorsan bu iş bitecek Emre. İstemiyorum devam etmeyi. Sana iki hafta veriyorum. Otur düşün. Kararını bana bildirirsin.''
''Cemre'm yapma böyle aşkım. Bak ben seni çok seviyorum.''
''Hissettir o zaman. Benim söyleyeceklerim bitti. Senin söyleyeceklerinde bittiyse gider misin lütfen işim var benim.''
''Tamam.'' dedi sinirli bir bakış attı ve evden çıktı.
Benim güven problemim var. Konuşuyorum görüşüyorum ama kimseye güvenmiyorum. Güvenimi kazanmaları gerekiyor. Ve Emre bunu yapamıyor. Sürekli gidecekmiş gibi hissediyorum. Gidecek biriyle nasıl sevgili olabilirsiniz ki? Onu gerçekten nasıl sevebilirsiniz? Ben sevemem. Giderse acır kalbim. Kalbimden ötesi acır. Kırılır, tamir olmaz, dönüşü olmaz tekrar. Ağlarım, sigara üstüne sigara içerim... Yaptım çünkü. O gitti ve ben mahvoldum. Benim mavimdi. Gökyüzümdü. Benimdi her şeyi ile ve gitti. Anlıyor musunuz? Ölümü göze alacak kadar sevdim ve o gitti. Ağladım, zırladım, hayvanlar gibi bağırdım ve bilinçsizce yaşamaya çalıştım. Uzun süre yas tuttum ve ondan sonra kimseyi sevmedim. Öyle kırıldım ki kalbim kalmamıştı. Ama ben maviyi unutup haki olmak istiyordum. Buna izin vermiyordu çünkü o da beni kıracaktı. Sarılacağım en son kişi ben kalacaktım. En son kendime sarılıp ağlayacaktım yine. Bilir misiniz bu sevgiyi? Hiç böyle sevdiniz mi? Karşılık beklemeden kalbini ellerine bırakıp tamamen teslim olarak sevdiniz mi hiç? Ben sevdim. Ben öldüm. Dirilmek istiyorum. Aşkla vücut bulmak ve yaşamaya başlamak istiyorum çünkü ben bu halimle nefes almadan yaşıyorum.
Onun gittiğini hayal ediyorum. Haki'yi kaybettiğimi düşünüyorum. İçim acıyor ama az. Sevmekten o kadar korkmuşum ki içime alayım sarıp sarmalayayım derken ve bunu kalpten isterken bile tamamen sevememişim. Ruhumu ellerine bırakamamışım. Halbuki ne çok istedim kalbimin sahibi olsun.Demek ki neymiş kırık bardağı yapıştırsak bile olmuyormuş. Bardak istemeden dudaklarımızı kesiyormuş ve kendi bile farkında olmuyormuş.
O dönerse, benim olursa eğer ve bana aşıksa bu bardağı eritip yeniden şekillendirmeyi teklif edeceğim. Böylece hiç kırılmamış gibi olacak. Çok seveceğim sarıp sarmalayacağım. Aşık olacağım ona. Aşık.
Şu an ne ayrılık nede beraberlik hiç bir şey düşünmüyorum. Biletimi halledip gideceğim. İnternetten alacağım. Açtım bilgisayarımı ve oturdum başına. Yarın gece 01.00'da bir otobüs varmış. Sabah 07.00 gibi Ankara'ya ulaşmış olurum. Bileti hemen aldım. Kaçıramam bir an önce gitmek istiyorum çünkü. Biletimi halledince içime huzur doldu. Mutfağa geçip kendime papatya ve melisa çayı yaptım. Bunlar öyle güzel uyutuyor ki içtikten yarım saat sonra yatağımı arzulamaya başladım. Yatağa geldim ve yavaşça bıraktım kendimi. Yatağım bile beni daha çok sarıp sarmalıyordu. Onun bile beni sevdiğini hissediyordum. Bu gece beynim bitki çaylarından ötürü durmuştu. Sadece uyumayı düşünerek uyudum. Yarın kızlarla buluşacağım ve sonra gideceğim. Çok az kaldı. Çok az.
�$5����

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAKİ
Chick-LitCemre Pollyanna'nın vücut bulmuş hali. Sevmek için bahane arayan, tek tebessümde aşık olan biri. Onun dünyası hayali resmen. Sonunu tahmin etse bile sevmekten alıkoymadı kendini. Emre'ye aşık oldu. Emre ise gerçekçi ve hayallerden yoksun ve hatta ha...