Bölüm 8

90 5 0
                                        

Arabanın ön koltuğunda oturuyorum. Bilmediğim bir yere gidiyoruz. Yanımda Emre var ve baş başayız. Yolumuz uzun gözüküyor ama o kadar güzel bir yol ki, yolun sağ ve sol tarafı tamamen ağaçlarla kaplı. Huzur ve mutluluktan boğuluyorum. Bu duygular deniz olsa derinlerinde yüzüyorum diyebilirdim. Öyle bir mutluluk. Ve yolun sonunda hem ağaçların hemde denizin olduğu bir yere geldik. Biran kendimi yüzücü mayomla dikilirken buldum. Emre'nin üzerinde normal kıyafetler vardı ama ben mayoyla öylece duruyordum. Emre beni izliyordu. Uçurumun ucunda deniz vardı. Durduğumuz yer uçurumdu ve ben yeni farketmiştim. Önce geriye doğru adım adım gittim ve sonra beş metreyi hızla koştum. Uçurumdan denize atladım. İlkin suyun soğukluğunu ve çarpmasıyla verdiği acıyı hissettim. Ama sonra suyun bana olan aşkını hissettim. Vücudumu sardı sarmaladı ve beni kendi içinde muhafaza etti. Kimse yoktu. Acı yoktu. Beni seven bir tek deniz vardı. İnsanlar yoktu. Kendimi ona teslim ettim ve gülümsemeye başladım. Sonunda birine aittim. İşte bu his...

Buna ihtiyacım varmış, bunu arzuluyormuşum. Bir ömür bunu beklemişim gibi mutluydum. Ve yavaş yavaş gözlerim açıldı. Dudaklarım hâlâ kayıktı bunu hissedebiliyordum. Bir güne daha gülümseyerek açtım gözlerimi. Bunu hak etmiştim çünkü bir çok gün acıyla uyanıyordum. Saate baktım 08.00'ı gösteriyordu. Kalktım ve mutfağa geçtim. Kahvaltı hazırlayacaktım ama önce çay suyunu koyup tuvalete gitmem gerekiyordu. Sonra kahvaltı hazırladım ve ev ahalisini uyandırdım. Hep birlikte kahvaltı yaptık. Odama geçip hazırlandım. Saçlarımı açık bıraktım ve eyeliner çektim. Siyah pantalon, beyaz tişört ve converslerimi giydim. Sırt çantamı da takınca hazırdım. Bileğime toka takmayı unuttum. Hemen odama geçip tokamı aldım. Ben saçlarımı açık bırakamıyorum hemen toplama ihtiyacı duyuyorum ama bugün Emre'ye güzel gözükmek için toplamadım. Saçlarımın tokasız haline bayılırda kendisi . Saat 10.30 gibi evden çıktım. Emre'ye gittim ve birlikte bir alışveriş merkezine geçtik. Hakan ve Merve'de oraya gelecekti.

''Aşkım Hakan'ı arar mısın? Neredelermiş öğrenelim.''

''Tamam aşkım arıyorum. Bana bir kahve alır mısın ben konuşurken?''

''Tamam alırım.''

Ve sonra Hakan'ı aradım.

''Alo Hakan nerdesiniz?''

''Geldik otoparktayız. Nereye gelelim.''

''Üçüncü kattaki benim sevdiğim kahveciye gelin. Buradan hep birlikte çıkıp gideriz.''

''Tamam tatlım geliyorum.'' dedikten sonra kapatacaktı ki engel oldum. Yüksek bir sesle konuşmaya başladım.

''Hakan bir şey diyeceğim dur kapatma.''

''Buradayım söyle.''

''Emre'nin yanında bana iltifat etme yada çok yakın davranma olur mu? Ben seni bilirim içten ve samimisindir ama Emre ateş püskürebilir böyle konularda aşırı hassas.''

''Tamam anlaştık Cemre. Tedirgin olma.Geliyoruz şimdi biz, görüşürüz birazdan.''

''Görüşürüz.'' deyip telefonu kapattım. Emre kahvemi almıştı. Kahve içerken bir yandanda kafamda plan yapıyordum. İlk gideceğimiz yeri buldum. Ulus'ta ki Gençlik parkı.

''Emre ilk gençlik parkına gidelim mi? Birde tek arabayla çıkalım sevgilim. Park problemi yaşamayalım.''

''Tamam aşkım olur. Bizim arabayla çıkarız daha iyi olur. Hem gideceğimiz yerleri sen belirleyeceksin ya.''

Hakan'ı gördüm yanında çok güzel bir sarışın vardı. Umarım salak değildir diye içimden dua ederken gülümsedim çünkü gelmişlerdi. Ayağa kalktık selamlaştık. Merve tatlı biriydi ilk izlenimim buydu en azından. Hakan'ın yanına yakışıyordu. Oturup bir kahve içtik ve sonra gezintimize başladık. Önce gençlik parkı. Yürümek çok iyi gelecek ve burada çimlerin üzerine oturup biraz kafa dinleyebiliriz.

HAKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin