Bölüm 10

80 4 0
                                        

''Günaydın güzel aynam.'' diye seslendim. Bugün mutlu ama biraz kırık uyandım. Emre bugün gidecek ve ben kalan 10 günü onsuz geçireceğim. Nasıl olacağı konusunda fikrim yok. Ama o yokkende ben buradaydım değil mi? O yokken nasıl vakit geçiriyorsam yine öyle vakit geçireceğim. Eskiyi hatırlayacağım. Bir müzik açıp mutfağa geçtim. Güzel bir kahvaltı yapalım bugün. Öyle güzel olsun ki filtre kahvem mideme dokunmasın. Radyoyu açmaya karar verdim ve birazdan totem tutacağım. Önce istediğim kanalı bulayım derken kanal bulmaktan vazgeçtim ve içimden mırıldandım.

''Şimdi çok iyi bir şarkı açacağım ve Emre'yle benim olacak. Tutarsa Emre'ye söyleyeceğim tutmazsa sadece ben bileceğim.''

Ve kanalları kurcalamaya başladım. Birden bir kanal çok iyi çekmeye başladı ve ben onda kaldım. Spiker konuşuyordu.

''Evet arkadaşlar aşk çok karışık bir konu. Bu konuda sizinde yorumlarınızı bekliyoruz. Facebook üzerinden yada twitter üzerinden bize ulaşabilirsiniz. Sorum şu aşık olduğunuz kişinin üç özelliğinizi söyleyiniz. Bakalım kim sevgilisini ne kadar tanıyor. Ve şimdi sıradaki şarkı Son Feci Bisiklet'ten Ütopya. Bu şarkıyı dinlerken çok keyif alıyorum. Hadi son ses açalımmmm!''

Bu şarkıyı hiç dinlemedim. Bakalım ne çıkacak. Şarkı başladı ve tuhaftır ki bize çok uygun. Çok sevdim bu şarkıyı Emre'ye söyleyeceğim bunu. Bunları kendimle konuşurken Emre aradı.

''Aşkım, günaydın. Nasılsın?''

''İyiyim sevgilim. Sen nasılsın ne yaptın?''

''Birazdan yola çıkacağım. Yarım saate çıkmış olurum.''

''Tamam biricik. Seni seviyorum. Öptüm.''

''Bende öptüm çilek sevgilim.''

''Çilekte nerden çıktı. Ama neyse bunu sonra konuşuruz. Şimdi kapatalım bende kahvaltı yapayım.''

''Tamam sevgilim hoşça kal.'' dedikten sonra kapattık. Bugünü Hakan'la geçirmeye karar verdim. Ben İstanbul'a gitmeden önce sürekli Hakan'la vakit geçirirdim. Planları o yapardı. Kahvaltıdan sonra mesaj attım.

''Bugün birlikte vakit geçirelim mi?''

''Olur. Plan bende. 1 saate seni evden alırım. Akşam geç geliriz haber ver Fatma teyzeye.''

''Tamam. 1 saate hazırım. Görüşürüz.'' dedik ve ben hemen duşa koştum. Terlemiştim biraz gece uyurken. Duştan çıktım ve saçlarımı kurutup açık bıraktım. Sonra siyah pantalon ve kazak giydim çünkü hava serin gibi duruyordu. Yanıma mont ve hırka aldım. Hafif makyaj yaptım.Hakan zile bastığında inmem gerektiğini anladım. Hırkamı giyinip koşarak indim merdivenlerden. Hakan ile her anım değerli ve güzel geçiyordu. Planları çok iyi oluyordu ve o gün mutluluğun zirvesinde geçiyordu.

İndiğimde Hakan karşımdaydı ve çok yakışıklı olmuş. Tabi bunu içimden söyledim. Nasıl bir tesadüfse çok uyumlu giyinmişiz. Sevgili gibi olmuşuz resmen. Aklıma Emre geldi. Hemen Emre'yi aradım ve haber verdim. Bir radyo programında yarışmaya katılmış ve benim numara mı istemişler o da vermiş. O bana ben ona haber verdikten sonra telefonu kapattık.

''Hadi Cemre. Daha çok işimiz var. Bugün çok eğleneceğiz.''

''Tamam Hakan.'' dedim ve arabaya bindim. Yabancı bir şarkı açtı Hakan ve mutlu olmaya bu şarkı bile yeterdi. İlk kez duyuyorum zaten yabancı müzik dinleyen biri değildim.

''Nereye gidiyoruz?'' diye bağırdım. Müzik son ses olduğu için.

''Buz Pateni kaymaya. Uzun zamandır gitmedik ve çok severdin.''

''Ay Hakan ben bu yıl hiç gitmedim. Kaymayı unutmuş bile olabilirim.''

''Unutmazsın sen iyi kayardın.''

Arabadan inerken telefonum çaldı ve açtım.

''Alo?''

''Merhabalar. Cemre Hamın ile mi görüşüyorum?''

''Evet buyrun.''

''Merhaba Cemre. Şu an canlı yayındasın. Emre bir yarışmaya katıldı ve verdiği cevabın doğru olup olmadığını sizinle belirleyeceğiz. Yarışmamızın konusu 'sevgilinizi ne kadar tanıyorsunuz?'du. Sorumuz ise sevdiğiniz kişinin en sevdiği 3 şey nedir sorusuydu.''

''Evet.'' dedim ve güldüm. Çok mutlu olmuştum.

''Hayatta en çok sevdiğiniz 3 şeyi söyler misiniz?''

''Kahve,kedim ve sevmek. Sevmeyi seviyorum yani.''

''Bravo Cemre! Emre'nin verdiği cevap ile verdiğin cevap uyuşuyor. Radyo Hayat'tan 4 gece 5 gün Sakız Ada'sında konaklama çeki hediye ediyoruz. İstediğiniz zaman kullanabilirsiniz. Ayrıntıları arkadaşlarım anlatacaklar. Hoşça kal Cemre.''

''Çok teşekkür ederiz çok sağ olun. Bizim için bir şarkı çalar mısınız?'' dedim gülerek.

''Tabi ki Cemre! Hangi şarkıyı istersin? Ayrıca tebrik ediyorum sizi. Birbirini böyle iyi tanıyan sevgililer yok artık. Adı olsun diye birlikte olan insanlar var. Sizi çok tebrik ediyorum ve bir ömür mutluluk diliyorum.''

''Özgür Akkuş- Ölünce Sevemezsem Seni. Çok teşekkür ediyorum ve iyi yayınlar diliyorum. Hoşça kalın.'' deyip telefonu kapattım. Çok mutlu oldum.

Hakan'a olanları anlatırken alışveriş merkezine girdik ve buz patenine çıktık. Kimse yoktu hafta içi olduğu için. Sadece ikimiz vardık. Piste çıkarken Hakan'ın elinden tuttum. Sonra kenarda ısınma hareketleri yaptım ve kaymaya başladım. Hakan'la dans ederdik pistte. Böyle birine sahip olmak ne kadar özel. Benim kömürüm Hakan. İçindeki pırlantayı kimse görmesin onu benden kimse almasın diye çok dua ettim. Sevgili olmamamızın temel sebebi bu benim için.

Madde1: Sevgili gider arkadaş kalır Cemre unutma!

Bu maddeye göre Hakan gitmeyecekti benden. Mutluyum ya Emre'ye aşığım ve Hakan gibi bir dosta sahibim. Çok şanslıyım.

Bunlar aklımdan geçerken Hakan elimden tutmuş beni döndürüyordu ki birden beni kaymam için bıraktı ve başımın döndüğünü hissettim.

''Başım dö...'' dedim ve sonrasını hatırlamıyorum.

Hakan'ın Anlatımıyla

Cemre'yle akrobatik hareketler yaparken onu elinden tuttum ve döndürdüm. Sonra kayması için hafifçe onu itmem gerekiyordu. Dönüş bitti ve ittim. Biraz ilerledi sonra yere yığıldı büyük bir gürültüyle. Yüzüstü düşmüştü ve ağzı burnu kan içindeydi. Bayılmıştı ve bilinci yerinde değildi. Kanın akacağı şekilde tuttum onu çünkü böyle yapmasaydım bütün kan boğazına akarak onun kendi kanında boğulmasına sebep olabilirdi. Kan kaybetmesi bir anlam ifade etmiyor çünkü kan grubumuz aynı. İstediği kadar kan verebilirim ben ona. Yeter ki o iyi olsun. Cemre'yi kucağımdan alıp hemen pistten indim ve arabaya doğru koştum. Arabayı buldum ve Cemre'yi arka koltuğa yatırdım. Başının eğik durmaması için deri ceketimi yastık gibi kıvırıp başına koydum ve hemen arabayı çalıştırdım. Allah'ım n'olur ona bir şey olmasın diye yalvarırken çıldırıyordum. Sesini duymamak , yanımda görmemek ve arka koltukta her yeri kan içinde yattığını düşünmek hiç hoşuma gitmiyordu. Cemre'yi kaybedecek gücüm yoktu. Onu kırmaya korkarken, incinecek diye sözcüklerimi ayıklarken onu kaybetmek... Onun yokluğu diye bir şey olamazdı. Hastaneye geldik ve hemen Cemre'yi kucağıma alıp acil bölümünden içeri girdim. Sedyeyle gelip onu benden aldılar. Onu benden aldılar. Üzerim kan olmuş, dışarısı bumbuz ama içimde yangın var ve Cemre'yi ameliyathaneye götürüyorlar. ''Allah'ım n'olur onu benden alma'' derken gözlerimden bir damla yaş aktı. Yüzümde bir sıcaklık hissettim. Cemre'nin yokluğu söz konusu olmamalıydı, olamazdı. Kapıda öylece kaldım. Öylece İçerde yatan arkadaştan öte, kardeşten öte, benim için her şey olan ve içimi dolduran kadını düşünüyordum...

HAKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin