Vinte e quatro ⚽

30.6K 1.1K 272
                                    


Ne diyeceğimi bilmiyorum.. Bir hafta içinde neredeyse 10 K kadar arttık ve ben açık konuşuyorum;

Şoktayım jflglagş

Hatta öyle bir şoktayım ki bölüm yazmam gerektiğini anca irdeledim kfkdflş

Biraz gecikti, özür dilerim '-'

Neyse, multideki parçayla dinlemenizi tavsiye ediyorum çikiloplarım..

İyi okumalar! (Abi hala transta gibiyim lan sfllslgş)

#

Balayından(!) döndüğümüzden beri sürekli ondan kaçarken, şimdi salonda oturup gelmesini beklemek biraz garip hissettiriyordu.

Kaçıyordum çünkü o güzel yüzünü gördüğüm an ağlama isteğiyle dolup taşıyordum. Şansımın yaver gitmediği zamanlarda karşı karşıya geldiğimiz o kısacık zaman aralığında gözlerindeki bezmişlik beni bitiriyordu. Bir şeyler söylemek istediği belliydi, ama susuyordu. Kalbimi paramparça ettiği gerçeğiyle yüz yüze olsam bile onu böyle yitik görmek..

Bu bana fazlaydı.

Gözlerimi kaçırıp hemen uzaklaşıyordum oradan. Çünkü biliyordum. Eğer onlara uzun süre bakarsam mantığım devredışı kalıyor ve kalbim söz hakimi oluyordu. Birkaç kez kolumdan tutup gitmemi engellemiş olsa da ağlamaklı yüzümü gördüğü an derin bir iç çekip uzaklaşmıştı oradan.

Anahtarın kilitte çıkardığı sesle uzun süredir odaklandığım noktadan çektim gözlerimi. Anahtarı bu tarz şeylerin konulduğu fanusa fırlatıp başını kaldırdığında, gözlerindeki ifade beni burada görmeyi beklemediğini açıkça belli ediyordu. Kısa bir süre bedeni öylece kalırken tek yaptığım gözlerimi, gözlerine dikmekti.

Çünkü onları özlemiştim.

Büründüğü şaşkın havayı,

Büyüyen irislerini,

Güzel kirpiklerini..

Herşeyini.

Birkaç adım atarak bana yaklaştıktan sonra temkinli bir şekilde durdu ve bir saniye bile benden ayırmadığı elalarını hafifçe kısarak üzerimde gezdirdi. Ne tepki vereceğimi kestirmeye çalışıyor gibiydi.

Omuz silkmekle yetinip gözlerimi ondan aldım ve karşımdaki dev piyanoya diktim. Sonuçta burada, bu berbat kıyafetlerle durma sebebim buydu. Ve tüm bakımsızlığımla..

"Adriana.."

İsmim dolgun dudaklarından mükemmel bir aksanla döküldüğünde ona kapılmamak için bacağıma çimdik attım ve yeniden ona döndüm. Genelde cümlelerinde sıklıkla ismimi kullanırdı ve bu da midemin alaşağı olması için güçlü bir sebepti.

Cevap vermek yerine karşımdaki tekli koltuğa yerleşmesini, gözlerimi kırpıştırarak izledim. Muhtemelen bu halde, karşısında ne aradığımı falan düşünüyor olmalıydı. Gözleri, aslında ona ait olan eşorfmanıma çarptığında dudağının kenarında buruk bir tebessüm belirdi. Uzun bir sessizliğin ardından dudakları aralandı.

"Nasılsın?"

Nasılım.. Güzel bir soruydu.

"Gördüğün gibi(!)" diye mırıldandım kinayeli bir şekilde. Tımarhane kaçkınlarını aratmayan halimi, olması gerekenden fazla solgun tenimi ve kanlanmış, şişmiş gözlerimi gördükten sonra bunu sorması biraz garipti. O an, ona olan öfkem, özlemimden daha baskın gelmişti.

Derin bir nefes alıp gözlerini benden ayırdı ve piyanoya dikti. Dudaklarının kenarındaki tebessüm tüm çehresini kapladığında bacaklarımı bir kez daha kuvvetlice sıktım.

Luxúria ☁ Neymar Jr. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin