Trinta e nove ⚽

24.7K 1K 204
                                    

Kulaklarımı dolduran düzensiz ritim eşliğinde kollarımı geniş gövdesine daha sıkı sardım ve kendine has kokusunu içime çektim. Öyle egzotik bir kokusu yoktu aslında. Fakat saf huzuru beraberinde getirdiği inkar edilemez bir gerçekti.

Evden gelen gürültülere rağmen başımı göğsünden çekmedim. Muhtemelen Rafinha hepsini çileden çıkarıyordu. Biz ise önlemimizi almış, onun sert mizahına kurban gitmemek adına kendimizi havuz başındaki şenzlonglara atmıştık.

"Adriana.."

Çenesi başımın üstünde kımırdanırken birkaç mırıltı çıkarıp devam etmesini bekledim. Sesinde kararsızlık hakimdi. Derin bir nefes alıp çenemi kavradı ve ona bakmamı sağladı.

"Davi.." diye fısıldadı yorgun bir sesle. Aynı anda iki zıt duygunun etkisi altında gibiydi ve bu kaşlarımın istemsizce çatılmasına sebep oldu.

"Yarın buraya geliyor.."

Kelimeler dudaklarından hızlıca döküldükten sonra rahat bir nefes aldı. Ben ise onu bu kadar çelişkiye düşüren kısmın ne olduğunu kavramaya çalışıyordum. Öz çocuğunun yanına gelmesinden bu kadar rahatsız olması canımı sıkıyordu. Halbuki Davi onu bu mesafeli ve gaddar haline rağmen çok seviyordu.

"Bu seni niye rahatsız ediyor Neymar?" diye mırıldandım düz bir tonda. "O senin çocuğun."

Ela gözlerini kısıp birkaç saniye bana kenetlendikten sonra bakışlarını karşı taraftaki ormana dikti.

"Sadece, onunla pek anlaşamadığınız için. Eğer rahatsız olacaksan gelmemesi için bir şeyler ya.."

Son cümlesiyle öfke içinde doğruldum yerimden. "Ne yaparsın Neymar? Ona gelmesini istemediğimi mi söylersin? Birkaç saçma bahane bulup hevesini kursağında mı bırakırsın?" Ani atakla ayaklanıp volta atmaya başladım bilinçsizce.

"O daha küçücük çocuk!" Önünde durup kollarımı iki yana açtım. "Ona niye bu eziyeti çektiriyorsun?"

İçeriden gelen gürültüler aniden kesilene kadar avazım çıktığı kadar bağırdığımı fark etmemiştim. Hepsi suspus olmuş, bu ani çıkışım karşısında camekandan iri iri gözlerle buraya bakıyordu.

Ela gözler öfkemi taklit ederek yeşile büründüğünde sertçe yutkundum. Benim aksime, tüm öfkesine rağmen yavaş hareketlerle ayaklanıp dikildi karşıma. "Senin için çabalıyorum." dedi gözlerini irileştirip burnundan soluyarak. "Sen rahatsız olma diye!"

Samimiyetten uzak bir kahkaha attım elimde olmadan. Beni düşünüyordu(!) Oturup sevinmemi mi bekliyordu sahi?

"Güzel.." diye fısıldadım sinirle gülmeye devam ederken. Sarf ettiği her kelime öfkemi daha fazla körüklüyordu. "Ben de hep sevdiğim adam benim için böyle acımasız ve ruhsuz davransın istemişimdir(!)"

Kaşları şaşkınlıkla havalanırken sinirden birkaç damla süzüldü gözlerimden. "Ne var biliyor musun Neymar?" diye fısıldadım tükenmişçe. "Eğer bir babam olsaydı ve beni sırf bir kadın uğruna bu şekilde hırpalasaydı, ondan tüm ömrüm boyunca iğrenirdim."

Tepkisizliğini fırsat bilerek dış kapıya yöneldiğimde gidecek hiçbir yerim olmadığı kafama dank etse de adımlarımı yavaşlatmadım. Gölgesine sığındığım adamın bu kadar gaddar olması tamamiyle hayal kırıklığıydı benim için. Dış kapının direkt olarak açıldığı caddede ışıkların yayalar için yanmasını beklerken kollarımı vücuduma siper ettim. Bir Mayıs gecesine göre fazla soğuk olsa da cadde işlek durumdaydı. Işığın yanması ile birlikte insan akınına karışarak ilk adımımı atacağım sırada büyük ellerin belimi kavrayıp bedenimi sırtlanması bir oldu.

Luxúria ☁ Neymar Jr. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin