Öhöm öhöm
Bölüm azıcık kısa olmuş olabilir çünkü kısa..
Bilen bilir, ben vote yorum sınırlaması falan yapmam. Yazdıkça yayınlarım. Bu bölümün kısalığının sebebi de güzel bir yerde bitirmek istememdi. Oha ciddi yazabildim şu an farkında mısınız ksgşjg
Neyse canımcımlar vote ve yorumlarınızı esirgemeyin. Onlar benim en büyük ilham kaynağım.
İyi okumalar!
#
"Kolumu acıtıyorsun!'' diye tısladım yürümeyi aniden keserken. Sinirle bana dönüp önce sıktığı koluma, sonra bana baktı.
"Demek acıyor.." Daha sert kavradıktan sonra ruhsuz bir şekilde güldü. "Bir de bu şekilde deneyelim(!)"
Salona açılan koridorun tersine doğru yürürken dayanamayacağımı fark ederek çığlıkla çektim kolumu. Yanımızdan geçen birkaç insan bize şaşkınca baktığında Neymar bir küfür savurarak kurtardığım bileğimi yeniden kavradı ve ona tahsil edilen oda olduğunu tahmin ettiğim yere sürükledi beni. Cebinden çıkardığı kartı haznesine yerleştirdi ve klik sesiyle ittirdi.
Güç kullanmasına izin vermeden, açık kapıdan içeri attım kendimi. Bileklerimi ovuştururken bir yandan da bu odanın kavga etmek için fazla lüks bir yer olduğunu düşünüyordum. Bu sırada Neymar sertçe kapattığı kapıyı umursamadan üzerime yürümeye başladı. Boynundaki damar, öfkesini yansıtmak istercesine belirginleşmişti. İnadım inat ben de yürüdüm üstüne.
"Onunla konuşurken amacın neydi?"
Samimiyetten uzak bir ifadeyle güldüm ve kollarımı kavuşturdum.
"Bilmem.. Belki de konuşmaya gerek kalmadan sahte ilişkimizi açıklamalıydım(!)"
Benim alaylı sesimin aksine kükrediğinde korkudan titrememek için zor tutuyordum kendimi.
"Bruna durup dururken yanına gelip laf atacak bir kız değil! Senin derdin ne?"
Onu yüzüstü bırakan bir kız yüzünden bu kadar aşağılanmak sinirlerimi hoplatıyordu.
"Benim derdim ne öyle mi? Öğrenmek ister misin derdimi? Derdim sensin anladın mı? Senin bu dengesizliklerin! Bu işi iki taraflı görmen!"
Çıldırmış gibi volta atmaya başladı. Bağırarak ayağını boy aynasına geçirdiğinde, ayna binbir parçaya ayrılarak tuzla buz oldu fakat aynayı pek umursadığı söylenemezdi.
"Sadece dört ay! Lanet olasıca dört ay katlan! Sürekli sorun yaratmaktan bıkmadın mı?"
"Neymar farkında mısın bilmiyorum ama beni resmen nişanlım diye tanıttın insanlara! Yaptığın emrivakilerden de sonuçlarını bana yüklemenden de yoruldum. Ne sanıyorsun? Yanında kalacağıma söz verdim diye her istediğini yapıp her azarını çekeceğimi mi?"
Kafamı onaylamazca iki yana salladım.
"Ben Bruna'ya senin adını kullanarak laf yapacak kadar düşmüş biri değilim. Hele ki durup dururken ona bulaşacak kadar karaktersiz, hiç değilim! Aranızda olanlar beni zerre ilgilendirmiyor. Fakat üzerime gelirse lafımı esirgemem. Bunu o büyük aşkına bir şekilde iletirsen sevinirim. Aksi takdirde sonuçları ne olursa olsun giderim!"
Birkaç adımla yanıma vardı. Gözleri artık koyuluğu geçmiş, yeşilin en riskli tonunda sinirle parlıyordu.
''Gitme fikrini bir daha ağzına alırsan..'' Tehditkar bir şekilde işaret parmağını yüzüme doğrulttu. ''Bunun bedelini sana ödetirim.''
Sesindeki tehlikeyi iliklerime kadar hissetmeme rağmen susmadım. Ne yaparsa yapsın gerçekleri o da biliyordu. Ok yaydan çıkmıştı ve benim de susmaya hiç niyetim yoktu.
''Bana bak!'' diye bağırdım ellerimi kendime doğrultarak. Yeşile bürünmüş, öfkeyle parlayan gözleri bana odaklandı. Gözlerimden akan yaş şu an için kafama takabileceğim en son dertti. Şu iki haftadır içimde tuttuğum o kadar çok şey vardı ki..
"Şu halime bak! Yüzümdeki onca katmana, makyaj malzemelerine, profesyonel ellerin dokunuşlarına rağmen birçok gözün bana nasıl küçümseyerek baktığını fark ettin mi? Ben fark ettim! Başta Bruna olmak üzere, sen de öyle baktın Neymar.. Ben kendimi ve yerimi biliyorum. Fakat sen beni küçük düşürmeye o kadar meraklısın ki! İntikam mı istiyordun? Al sana in.."
Dolgun ve sıcak dudaklar sözümü kestiğinde onu tüm gücümle itmeyi denedim. Beni öpmesini istemiyordum. Bir öpücükle çenemi kapatmasını istemiyordum. Ama o ellerimi kendi ellerine kenetleyerek beni sertçe öpmeye devam etti. İşte bu kadardı. Yine susturulmuş ve dizginlenmiştim. Kendimden iğreniyordum. Bu kadar zayıf bir iradeye sahip olduğum için kendimden iğreniyordum!
Dudakları tenimden uzaklaştığı an rahat bir nefes alacaktım ki elleri devreye girdi ve beni kendine yasladı. Kafamı boyun girintisine yerleştirerek usulca başımı okşamaya başladı. Bu ağlamamı daha da şiddetlendirmişti. O kadar yalnızdım ki beni bu hale getiren adam dışında sığınabileceğim hiç kimsem yoktu.
''Sen gerçekten aptalsın Adriana.." diye fısıldadı kulağıma. Sesi en az, bir fincan anason çayı kadar yatıştırıcı bir etkiye sahipti. Ağlamanın etkisiyle derin bir iç çektim.
"Küçümseme ile kıskançlığı ayıramayacak kadar aptalsın hem de. Bugün gereksiz sayılabilecek kadar fazla güzeldin.. Bugün daha önce benimle barışmak için bir adım dahi atmayan Bruna'yı, o hale sokacak kadar mükemmeldin..''
Duyduklarımın utancıyla boyun girintisine iyice gömdüğüm başımı, çenemi kavrayarak usulca kendisine çevirdi. Gözlerinde gördüğüm o yoğunluğun hiç gitmemesini diledim.
"Bugün..''
Başımı yeniden kendine yasladığında gururu bir kenara atıp ellerimi gövdesine sardım sıkıca. Şu an istediğim tek şey bu güzel kokuyla uykuya dalmak ve uyandığımda yaşanan her şeyin bir rüyadan ibaret olmasıydı. Zihnimde dolanan sinir bozucu gerçek ise delirmeme sebep oluyordu.
Bunların hiç yaşanmamış olmasını diler miydim?
Kesinlikle.
Peki Neymar'ı hiç tanımamış olmayı diler miydim?
İşte bu soru koca bir kaostan ibaretti.
Zihnimi işgal eden bu düşünceleri, Neymar'ın kusursuz ve aksanlı sesi böldü.
''..seni o kapıda gördüğüm an, üzerine ceketimi atıp, tüm erkek ırkından saklamak gibi çılgın bir fikre kapılmama neden olacak kadar nefes kesiciydin.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Luxúria ☁ Neymar Jr.
Hayran Kurgu"Yanlış değil Adriana, tehlikeli bir şey yaptın." Elbisemin zaten düşmüş olan askısını iri elleriyle kavrayarak tamamen aşağı indirdi. "Sen bir dengesizi kendine mühürledin." ☁ Soccer Boys #1 #1 in Fanfic ⚽ 30.10.2015 18.07.2016-31.07.2016 tarihleri...