Quarenta e dois ⚽

30.2K 949 410
                                    

Merhaba tatlışlarım, bölümü yeniden okumaya vaktim olmadan yayınlıyorum çünkü en az sizin kadar sabırsızım, anlatım bozuklukları olabilir mazur görün :]

Ayrıcana lütfen bol bol satır içi yorum yapın, cevap vereyim, muhabbet edelim sdgkjşdsgjlşh

Nys...

İyi okumalaaar!

###

Çalıyor...

Derin bir nefes alıp benden izinsizce firar eden gözyaşlarımı kolumun tersiyle sildim ve sırtımı duvara vererek yere çöktüm. Eğer telefonu açmazsa düşünmekten kafayı sıyıracağımı biliyordum. Son birkaç çalışın ardından umudumu kaybetmiştim ki ''Adriana!'' diye neşeyle bağırdığında aceleyle doğruldum ve ayaklandım.

''Ne-Neymar?''

Tir tir titreyen elimden her an kayacak gibi duran telefona daha sıkı yapıştım düşürmemek için. Sesim o kadar aciz çıkmıştı ki karşı taraftaki duygu değişikliğini iliklerime kadar hissettim.

''Adriana iyi misin?''

İyi değilim. Kafayı sıyırmak üzereyim!

''Sa-sakin ol.'' diye fısıldadım telaşlanmaya müsait ses tonunu yatıştırmak için. ''Buraya gelebilir misin?''

''Bana ne olduğunu anlat.''

Titrek bir nefes verip tuttuğum hıçkırıklarımı serbest bıraktım.

''Soru sorma...'' dedim neredeyse yalvararak. ''Sadece... Sadece sana ihtiyacım var, lütfen Neymar.''

Telefondan yükselen nefes ve adım sesleri eşliğinde öylece beklerken arka fondan Rafinha'nın "Nereye gidiyorsun?" diye bağırdığını duydum. Karşılığında ise cevap alamamıştı.

''Yarım saate oradayım. Bekle beni tamam mı? Sakin ol Adriana, seni seviyorum.''

Cevap vermeme müsaade etmeden kapattığında üzerimdeki ağırlığın biraz olsun kalktığını hissettim. Ne yaşarsam yaşayayım, ne kadar üzülürsem üzüleyim yanımda olan birisi vardı. Canımı her yaktıklarında o anlığına umursamaz bir ifade takınıp geceleri yatağımda yastığı suratıma bastırarak içli içli ağlamak zorunda değildim. Artık gözyaşlarımı serbest bırakabileceğim bir göğüs, sıkı sıkı sarılabileceğim kuvvetli bir beden vardı.

Elimdeki telefonu bir kenara bırakıp parmaklarımı saçlarımdan geçirdiğimde bir anlığına görüş alanım bulanıklaştı ve yalpaladım. Sıralardan birine tutunup destek alırken başıma saplanan keskin ağrı tüm bedenimi sarpa sarmıştı. Kendimi yeniden yerde bulduğumda duvara yaslandım ve bacaklarımı büküp iyice kendime doğru çekerek kollarımı çevresine sardım. Soğuk terler döktüğümün farkındaydım, bilincim de yavaş yavaş kapanıyordu fakat hiçbir şey düşünmeme engel değildi.

Tanrım, bir abim vardı...

Pekala, abartmaya gerek yoktu. Sonuçta bu sadece bir ihtimalden ibaretti.

Gerçeklik olasılığı yüksek bir ihtimal!

Dudaklarımdan yorgun bir tebessüm firar ettiğinde kahküllerim terden sırılsıklam olmuş alnıma yapışmıştı. Ellerim onları geriye atmak için harekete geçtiğinde buna gücüm olmadığını fark ettim. Hareket edemeyeceğimi anlayınca başımı dizlerime yaslayıp Diego ile kendimi kıyaslamaya başlarken buldum kendimi.

Benim aksime çok iri bir cüssesi vardı. Saçları.. Saçları benimle aynı tondaydı. Siyaha yakın ve kaşmir parlaklığında. Şimdi böyle düşününce cidden benzediğimizi yeni yeni görüyordum. Onun da hafif çekik badem gözleri vardı. Çillerinin olup olmadığını düşündüm, hafızamdaki görüntüsünü yokladım ama bir sonuca varamadım. Yüzüne hiçbir zaman o kadar dikkatli bakamamıştım ki...

Luxúria ☁ Neymar Jr. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin