Okucan ve yazarcanlarım. Eh, maalesefki biraz geç kalınmış bir bölüm oldu. Yalnız takdir edersiniz ki bunun açıklamasını yapmıştım :D. Şahsen 'aman aman' lık bir bölüm olmadı. Hatta tamamen geçiş bölümü gibi oldu. Ama asıl bomba bir dahaki bölümde. Bombaları bu bölüme koymak istesemde tek gözüm kapalı yazdım desem yeridir :D
Ay birde enn önemlisii o 1k ve 1.1k okuma ve yorumlarınızdan öpüyorum. O kadar mutluyum ki! İyi ki varsınız :)))!
Herkeslere musmutlu okumalar...
Bin bir düşünce eşliğinde kahvaltı için girdiğimiz mekanı terk ettik. Figen ne olduğunu Yıldırım'a sormaya çekiniyordu. Şahsen hiç çekindiğimi söyleyemeyeceğim. Eğer ki Figen'in dediği gibi Kays'ın kucağında geldiysem, banyoda sıkı bir çitilenme merasimi geçirmeliydim.
Konuşa konuşa İstanbul sokaklarında, vitrinlerin arasında zamanımızı geçirdik. Hafta sonu olduğu için Figen çalışmıyordu. Ama tabiiki bir özel sektör çalışanı olarak cumartesi günü işe gitmeliydim! Sanırım Coşcoş'umla evlendiğimde kendime perşembeden pazara kadar tatil yaptıracağım.
Saat iş saatime yaklaşmaya başlayınca Figen'den ayrılıp klasik metro sıkışıklığında şirkete yolculuk yaptım. Şirketin kapısında vardiyalı güvenlik görevlilerinden Nurettin Abi duruyordu.
"Tünaydın Nurettin Abi. Kolay gelsin."
Gülümseyerek çantamı kutuya bıraktım.
"Sağol Balım. Artık sanada kolay gelsin." Acıyarak söylediği ifadeye kaşlarımı çatarak karşılık verdim. Hızlıca x-ray cihazından geçtim. İşede geç kalmamıştım ki. 5 dakika erken bile sayılabilirdi.
3. kata asansör eşliğinde çıktım. Asansör kapısı açılır açılmaz gür ve kızgın Coşkun'un sesi bütün şirketi sarıyordu.
"Bu neyin ukalalığıdır Orhan Bey! Ya siz Damla Hanım?" şaşkınlıkla ip gibi dizilmiş şirket çalışanlarına baktım. Nihal elleri ile yanıma gel işareti yaptı. Hızlı adımlar ile Nihal'in yanına geçtim. Yavaşcça kulağına eğilerek fısıldadım.
"Ne oluyor be?"
Nihal Coşkun'a kısa bir göz attıktan sonra dudaklarının arasından mırıldandı.
"Coşkun Bey'in Ahlat'ta görevi vardı biliyorsun." Yavaşça kafamı salladım. "Bizim akılsız Damla, o güne çok önemli görüşmeleri ardarda ayarlamış. Orhan'da, Coşkun'un arkasından atıp tutmuş, Damla'nın Coşkun'a yanaşmak için yaptığı şeyleri biir bir anlatmış. Bu Ahlat mevzusuda dahil. Fail-i meçhul bir kişide bunu görüntüye almış. Bütün şirketin eline geçti video. Kızım bildirimlerine hiç bakmıyor musun?"
Şırfıntı Damla. Haspam! Coşkun'u ele mi geçirmeye çalışıyor bu? Ne demek Coşkun'u ele geçirmek? Dünya mı bu?
Coşkun sinirle bize döndü.
"Ne o Nihal? Yeterince arkamdan dedikodu mu yapmadınız mı?"
Gözleri beni bulurken ürperdim. "Siz Balım Hanım? İşe geç kalmak huyunuz mu oldu?"
"Ben..." kısık çıkan sesimi hafifçe öksürerek düzelttim. "Ben işe beş dakika erken geldim efendim." Nefesini verip korkudan tir-tir titreyen Damla'ya döndü. Ancak Coşkun Bey, bu yaptığınızı evlendiğimizde hatırlatırım.
"Damla Hanım ve Orhan Bey, derhal muhasebeden çıkışınızı alın." Orhan burnundan soluyarak başını dik tutsada, Damla yalvarmaya hazırdı. Şıllık işte ne olacak? Hâlâ kendini savunuyor.
"Coşkun Bey..." Coşkun hızla elini kaldırdı. "Lütfen Damla Hanım. Bu seviyesizliğinizi seviyeli bir işten çıkmayla kapatın."
Coşkun hızla arkasını dönüp asansöre bindi. Kapılar kapanmadan önce gür sesi tekrar bütün koridoru doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hodbin Derler (TAMAMLANDI)
Humor"Hayat bitmeden gülmek lazım, hodbin." Yataktan kalktığını hissettim. "Dikkat et. Gülme limitini dolduruyorsun ve bunları acı çekerek ödeyeceksin." "Uyumak enerjimizi doldurduğu gibi limitlerimizi boşaltıyordur belki. Uyu ve gör." Karşımdaki koltuğa...