♠Vedo♠ HD -28-

3.2K 306 97
                                    

Tadaa. Aslında morelim pek iyi sayılmazdı, hatta berbattı. Ama mutlu bir bölüm yazdım. Çarpık karakter sorunu var bende herhalde. Ölümcül bir şey midir hocam? 

Neyse çok saçmalamadan sizi bölümle baş başa bırakmak isterim. :)))

Cici kızlar - Delisin multimedyada sizi bekler efendileerr!!!

Herkeslere hayırlı geceler :)))

***********

"Kays artık ara verelim." Boynumu iki yana çıtlattım. "Daha yeni başladık." Onun çocuk gibi mızırdanmasına gözlerimi devirdim. 

"Son sekiz makbuz kaldı. Bu demek oluyor ki tam elli üç makbuz yapmışız. Bence bu Serdar'ın batması için yeterli."

Serdar'ın hayatını mahvetmek için makbuzları deşifre ediyor veya hesap numaralarıyla paraları hesaplardan boşaltıyorduk. Bunun içinde makbuzdaki sayıları tek tek giriş yapmamız gerekiyordu. Bense, sürekli bilgisayar ile kağıtlar arasında giden boynumun ağrısından ağlayacaktım.

"Tamam bak son sekiz, haydi."

Elimdeki makbuzu attırdım. "Madem son sekiz kendin yap hodbin. Daraldım!" Onun bakışları eşliğinde ayaklanarak cam kenarına geçtim. Camı açarak dışarıyı izlemeye koyuldum.

Akşam güneşi havayı aydınlatıyordu. Gökyüzünün mavisi soluklaşırken havadaki bulutlar pembeleşmişti. Telefonumu çıkararak resmini çektim. Rüzgar saçlarımı savurunca üşüyerek camı kapattım. Arkamı döndüğümde Kays evraklarla işine devam ediyordu.

Koltuğa yerleşerek televizyon açmak ile açmamak arasındaki ince çizgide gidip geldim. Sonunda vazgeçerek hayatımın gidişatını düşünmeye başladım. Bu düşüncelerim, nerden geldiğini anlayamadığım artık ev kurup huzurlu bir aile olma isteği ile bölündü. Ama çok zordu, benim bulunduğum yerden huzur kalkıp gidiyor gibiydi.

Kays eliyle enter tuşuna sertçe bastı. Kafası benden yana dönerken elindeki makbuzu kep fırlatır gibi fırlattı. Sonra ayağı kalkarak ellerini iki yana açtırdı. Parmaklarını şaklattıktan sonra mutlu dudaklarına bir zeybek türküsü kondurdu. Gülümsemesinden bir parça bana da gönderdi. Zeybek türküsü dudaklarında devam ederken tek dizini yere koyup, elini yerde sürüdü. Ayaklandıktan sonra aynı şekilde diğer dizini koydu. Onun bu haline gülmeden edemedim.

"Ne oluyor Kays?" Kahkahalarımın arasından zorla konuştum. Pişmiş kelle gibi sırıtarak telefonunu eline aldı. Bir kaç kez dokunmatik ekranda parmaklarını dolaştırdıktan sonra telefondan hareketli bir müzik sesi gelmeye başladı.

Telefonu koltuğun kenarına fırlatırken beni ellerimden tutup ayağı kaldırdı. Gülerek ayağı kalkarken bir kaç makbuzu çiğnediğimi hissettim. Kays ıslık öttürerek şarkıya eşlik ediyordu. Ellerimi bir ileri bir geri sallayarak beni kendi etrafımda döndürdü. Gülmekten yanaklarım ağrırken saçlarım etrafa savruldu. Yerden aldığı bir kaç makbuzu başımdan aşşağı döktürerek havada alkış tuttu. Elleri yukarıda asılı kalırken bir turda kendi etrafında döndü. 

Gözlerim sırıtmaktan kısılmış halde onu seylettim. Islık çalsada mutluluğunu esirgemeyen büzülü dudakları, ilk defa bu kadar ışıldadığını fark ettiğim -her zamankinin aksine daha çok yeşil barındıran gözleri, bir bu yana bir o yana süzülen saçları yüzünden etkilenmemek elde değildi. Kısa bir iç çektim.

"Serdar'ı kim iflas ettirdi?"dedi coşkuyla. Elimi bir kere havada salladım. "Sen." dedim gülerken. Yüzünün sağ tarafını döndürürken kulağını bana yaklaştırdı. "Duyamadım!"

Ellerimi havaya kaldırırken coşkuyla bağırdım. "Sen!" Dünya üzerinde hiç görmediğim en büyük ve en sıcak gülümsemeyi gönderdi. "Tabi ben!" dedi. O coşkuyla kolları beni belimden sararak havaya kaldırdı. Ellerim hızla boynunu bulurken kendi etrafımızda bir kaç kez döndük. Kokusu özgürce genzimde, akciğerlerimde, damarlarımda gezintiye çıktı. Beni yere bıraktığında kollarımız birbirinden ayrılmamıştı. "Bir kezcik daha söyler misin?" 

Hodbin Derler (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin