Öncelikle hepinize hayırlı geceler diliyorum. Ankara'da akabinde Diyarbakırda ardından Şırnak'ta olan olaylar yüreklerimizi dağladı. Gerçekten sıcacık evlerimizde sevdiklerimiz yanımızdayken bile bu acıyı hissediyorsak, bir de yakınlarını düşünmek... Lakin onlar inşAllah şehitlik mertebesine ermiş şehadet şerbetini tatmışlardır! "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız." Bakara 154.Ayet
Başta vatanımız olmak üzere, aillelerine ve sevdiklerine baş sağlığı, bizlere sabır ve direnme gücü, bu azabı çektirenlere ise çektirdiklerinin karşılıklarını bulmalarını Rabb'imden temenni ederim.
Dualarınız ülkemizle olsun inşAllah.
Hepinize tekrar hayırlı geceler.
*************
İthaf - @glikiamu gönlünden öperim
************
Küçük ve oldukça sevimli duran bir lokantaya girdik. Duvarlarında bulunan raflarda çeşitli kitaplar yer etmiş bir kaç ünlü tablo rafların aralarına kondurulmuştu. Ahşap parkenin üzerine çiçeklerden maslara giden yollar yapılmış, o yolun çıktığı bir yerdeyse canlı müzik vardı. Gitaristi hariç hepsi erkek olan dört kişilik gurup hafif tempoda bir şeyler çalıp-söylüyorlardı.
Garsonun yönlendirmesiyle bir masya geçip oturduk. Aç karınlarımızı daha fazla guruldatmadan hızla siparişlerimizi vererek beklemeye koyulduk. Huzurlu bir nefes alırken gülümseyerek lokantayı süzdüm.
"Ne güzel bir gün oldu değil mi?"
Gülümseyerek kafasını kaşıdı. "Hakikaten öyle oldu."
Arabayla yokuştan inerken midenizin burulması ya da haftalardır almak istediğiniz kitabın sayfalarını koklayınca veren o mutluluk hissi vardır ya... Bulutların üzerindeydim ama hemen üzerlerinde oturmuyordum. Bulutların üzerindeydim, çok çok üzerindeydim.
Siparişlerimiz geldikten sonra bizim gibi bir kaç çiftin bulunduğu lokantada, sessizce karnımızı doyurmaya koyulduk. Konuşmak için bahane ararken sonunda hangi konu üzerinde duracağımı buldum.
"10 bilezik işi ne oldu? Aldın mı bilezikleri?"
Şaşkınca bana baktı. "Birincisi bugün pazar kuyumcular kapalı. İkincisi o parayla en fazla 10 tane çeyrek alırsın. Tazminatım ödensin onunla halledeceğim."
Hızla konuyu değiştirdim.
"Göker ile konuştun mu?" Kays lokmasını çiğnerken bir an duraksadı. Sonra kafasını iki yana salladı. Bu durum beni gerçekten üzerken çatalımı tabağa bıraktım.
"Kays, Göker senin dostun."
Kays lokmasını yutkunup ağzını açtı. "Dost olan yarı yolda bırakmaz."
"Ya sen? Göker'in düğününe gitmedin Kays."
"Ne yapacaktım? Birde bana o kadar laf ettikten sonra düğününde çeyrek takıp sağdıçı mı olacaktım?"
Bir an duraksayarak nefesimi verdim. "Eminim Göker senden çeyrek altın veya peşinde koşup duran bir sağdıç olmanı istemezdi. Sırtını sıvazlayıp 'Kendi başını yaktın ama; yine de hayırlı olsun kardeşim' diyerek gülümsemen onun icin daha çok şey ifade ederdi."
Kays biraz suçluluk duygusu biraz bıkkın bir tavırla kafasını tabağına indirdi. "Bunu mu tartışacağız şimdi?"
Aklıma gelen fikir ile sırıttım. "Elbette hayır. Tartışmaktan daha iyi fikirlerim var."
"Neymiş?" Hasretle tabağıma baktım. "Önce yemek."
Yemeklerimiz bittikten sonra ellerimi çırpıştırdım. "Hadi, Göker'e gidiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hodbin Derler (TAMAMLANDI)
Humor"Hayat bitmeden gülmek lazım, hodbin." Yataktan kalktığını hissettim. "Dikkat et. Gülme limitini dolduruyorsun ve bunları acı çekerek ödeyeceksin." "Uyumak enerjimizi doldurduğu gibi limitlerimizi boşaltıyordur belki. Uyu ve gör." Karşımdaki koltuğa...