normal olmayan

159 28 21
                                    

Hiçbir zaman azla yetinen bir kız olmadım, olmayacağım. Bu dünyaya yaşamak için geliyorsam en iyisi olmalıyım. Evet, sana hep böyle derdim ve sen de bana kime göre en iyi diye sorardın. Toplumun sevdiği şeylerden uzak dur, zehirlenirsin derdin. Ve bir şeyleri sakın enlerine koyma. Enlerine kendini bile koyma derdin. Kaybettiğinde üzülürsün.

Enlerime kendimi koymadım ama seni koydum, Zemheri. Sen hep enlerimdeydin ve hep üzdün. Çünkü ben seni tam olarak kazandığımı hissettiğim zamanda kaybettim. Bunu hayatın acımasızlığı olarak adlandırabilirim ama hayır bu tanrının ve senin suçun. Neden bu kadar günahkârdın? Her neyse belki tanrı seni affetmiyor ama ben affediyorum. Bana yaptığın her şey için af dilemiştin benden. Ve ben de affettiğimi söylememiştim. Pişmanlıklarımın en büyüğü bu. Keşke yüzüne affettiğimi söyleyebilseydim ama hiçbir zaman söylemedim.

Sana her şeyimi verdim. Bedenimi, zihnimi, ruhumu... Aslında ben sadece bencil ve vahşi bir bir genç kızdım ama sana karşı bencil olamadım. Melek gibi bir yüzüm olduğunu söylerdin. Melek gibi bir yüzüm vardı ama kalbim kırık bir film ekranı kadar siyahtı.

Bana siyah güllerden taç yapmıştın hatırlıyor musun? Hala saklıyorum ama biraz geçti sanki. Sen geçmiyorsun bir tek orası ayrı. Onu bana taktığında havada dans ediyormuş, uçuyormuş gibi hissettim. Senden beni sevdiğini söylemeni istemiştim. Sevdiğini biliyordum. Söylemeyeceğini de. Ama sen beni şaşırtıp yüzünü yüzüme yaklaştırdın ve belimden kendine doğru çektin. Burunlarımız birbirine değerken gülümsedin. Yemin ederim, sana yemin ederim, o gülümsemen için sana tapabilirdim. Bir elinle yanağımı okşadın ve müzik çalmaya başladı. Bu klişe bir dans olmayacaktı ve olmadı da. Beni kendine daha fazla çektin ve çeneni başıma koydun. Benimse ellerim boynundaydı. Tıpkı burnum gibi. Arkada Lana Del Rey çalıyordu ve burada ölmek istemiştim. İşte hayat bu demiştim. Her yaşamın sonu var ve benim sonum böyle olsun istemiştim. Saçlarıma bir öpücük kondurdun ve oradan boynuma indin. Yumuşak bir dokunuşu oraya bıraktın ve beni döndündürdün. Yeniden beni kendine çektin ve dudağımdan öptün.

"Sana olan hislerimi basit bir 'seni seviyorum'la dile getirmemi mi istiyorsun?" diye sordun nefesin yüzümü okşarken. Kafa salladım çünkü konuşamazdım. Ruhum benden gitmişti orada. Ve kelimelerim de ruhumda biliyorsun.

"O zaman seni seviyorum, ama diğer insanların yaptığı gibi değil."

Gözyaşlarım kağıda damlıyor ve biliyor musun bu sinir bozucu. Tanrım, seni her şeyinle öyle fazla özledim ki... Bu artık delirmeme sebep oluyor. Seni seviyorum, Zemheri. Ama diğer insanların yaptığı gibi değil. Kalıbın dışına çıktık biz. Özgürce. Kavramlar yetersiz bizim için biliyorsun. Ve hiçbir kavram sana olan hislerimi anlatamaz aslında. Ama yine de hislerimi sana insanların kullandığı sıradan şeylerle anlatmak zorundayım. Çünkü dokunamıyorum sana, göremiyorum seni. Ve kelimelerimin zincirlerini burada kıramıyorum. Biz normal değiliz ama kimin umrunda? Normal olmayan seni, normal olmayan ben, normal olmayan bir şekilde seviyorum. Aramızda.

-Normal olmayan.

ZemheriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin