zamanın acı çektirdiği

122 19 10
                                    

Dün sana yazmak için oturmuştum bu masaya. Uyku somut bir şey olsaydı, akardı gözlerimden kağıda damla damla. Buna rağmen sana üç gündür yazmadığım aklıma geldi ve ben sıcacık kollardan sıyrılıp bu masaya oturdum. Hiç sıcağa alışık değilim. Bu kendini burada bile belli etti, bak. Fakat bu onun sıcağında yaramazdı normalde. Onun sıcağına girince, soğuk aklıma dahi gelmiyordu. Mayışıyordum. Dün böyle olmadı. Beni rahatsız eden bir şeyler vardı. Her zaman kendini hatırlatmayı başarıyorsun. Aklımda yokken, bir anda aklıma düşüyorsun. Kolların bana sımsıkı sarılmış, bırakmıyorsun. Kalbin kalbimin üstünde. Başın boynumun. Nefesin şah damarımın orada. Ayağa kalksam, otursam hep bendesin. Uykumda bile. Uykumda bile benimlesin.

Aramızda konuşulacak onca şey vardı. Aramızda geçmişin kanlı parmak izleri vardı. Geçmişin pençeleri yerini şimdinin yumuşak dokunuşlarına bıraktığında sen gittin benden. Öyle bir gittin ki gelecek kendi sivri dişlerini gösterdi bana. Ve şimdinin yumuşak dokunuşları kalmadı artık.

"geleceğe güvenme
her gelecek şimdi olacaktır
ve her şimdi geçmiş olacaktır bizden"

"unutma
her gelecek bir gün geçecek
geri kalan hep biz olacağız yeni şimdilerle"

Benim geçmişimin pençeleri vardı. Kurban bendim. Benim geleceğimin sivri dişleri vardı. Kurban yine bendim. Fakat bir zamanlar sadece yumuşak dokunuşlu şimdilerim vardı. O da sensiz artık sivri dişlere sahip. Kurban yine benim.

-Zamanın acı çektirdiği.

ZemheriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin