04:53

153 19 7
                                    

Bazen şöyle bir bakıyorum geriye. Eskiyi hafızamda ilk günki gibi canlandıracak şeyleri karıştırıyorum. Mesela fotoğrafları, yazılan mesajları, parfüm şişelerini, bana verdiğini hediyeleri. Parmak uçlarımla dokunuyorum onlara birer birer. Ve yakıyor hepsi acımasızca tenimi. Sonra bu yakıcı his ruhuma yayılıyor. Beynim zaten kül oluyor, anılar canlandıkça. Zaten yakmazsa ne anlamı kalır geçmişin?

Mutlu olduğumuz sayılı günlere gittiğimdeyse gülüşünün beni hala ilk günki gibi etkilediğini farkediyorum her seferinde. Hatta daha da güçleniyor çünkü bir daha gülüşünü canlandıramayacak olmam beynimde balyoz etkisi yaratıyor. Özlem beynimin küllerini savuruyor etrafa. Ah, Zemheri çok zor. Bana güldüğün o anları öylece hafızamdan atamıyorum. Gülmek kutsal şey çünkü. Gerçekten öyle. Ve sen güldüğünde daha kutsal görünüyordu gözüme.

Her uyandığım sabah, kendime bir söz veriyorum. Gözlerimi açtığım her sabah, Zemheri. Diyorum ki, bugün yakmayacağım kendimi. Olmuyor. Yakıyorum. Bakmayacağım diyorum. Olmuyor. Bakıyorum. O adamın gülüşü zehirli diyorum. Ama olmuyor! Gözlerim o gülüşü görmeden tamamiyle işlevini yerine getiremiyor sanki. Görmediğim her gün gözlerim kapanmak için isyan ediyor. Bakmalıyım diyorum. Bakıyorum. Bu döngü tüketiyor beni. Döngü olmazsa yine tükenirim, biliyorum. Zaman daralırken, saatler birbirlerini kovalarken ve saniyeler suyla yarışırken ben anıların zihnimde bıraktığı kalıcı hasarla yaşamaya çalışıyorum. Bunu bana yaptığın için seni affetmeyeceğim. Affetmeyeceğim işte!

Hiçbir insan gözlerinin görmeye alıştığı kişinin ölümünü haketmez. Hiçbir insan sevdiğinin ölümle tanışmasını haketmez. Haketmez işte. Ne kadar günahkâr olursa olsun! Ha-ket-mez! Fakat tanrı ısrarla bunu yapıyor. Bunu yapıyor çünkü kalana en büyük cezanın bu olduğunu biliyor. Çünkü birinin hayaletiyle yaşamaya çalışmanın ne kadar ruh sömürücü bir şey olduğunu biliyor. Çünkü birini öldüğünde bile ilk günki gibi sevmenin insana en büyük ceza olacağını biliyor. Çünkü ölen kişiye duyulan özlemin getirdiği kavurucu hissiyatı biliyor. Çünkü o, bir kişiyi alırsa hiçbir gücün onu geri getiremeyeceğini biliyor. Sanırım insanlarda acıma duygusunun olmaması yaratıcıdan geliyor.

Beni kimse anlamayamaz. Hayaletle veya hayaletlerle yaşamaya çalışanlar hariç. Ölümü kabullenemeyenler anlar ancak birbirlerini. Ve ben evlat acısından tutun diğer tüm kayıpların acısını çeken herkesi anlıyorum. O ruhları düşündükçe ellerim titriyor. Gözlerimde yaşlar dinmiyor. Çığlıklar atıyorum. Boğazım yırtılırcasına. İsyan etmekten başka çarem kalmıyor. Yardım dileniyorum. Boşluktan yardım dileniyorum. Acım dinsin diyorum. Hala ilk günki gibi kurutuyor kanımı bu acı. Yeter! Artık acım dinsin! Dinmiyor. Bunu dilediğim her gün aksine kendini hatırlatırcasına zonkluyor.

Saat sabah beşe geliyor ve daha fazla ya

ZemheriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin