STYLES | 3

17.4K 573 282
                                    

Heaven

"Heaven! Uyanman gerek!"

"Geç kalacaksın!"

Kellsey'nin yüksek sesi gözlerimi aralamamı sağladı.

"Ah, sonunda." Homurtularına devam ederek beni sersem etmeyi başardığında yatakta oturur konuma geçtim.

"Saat kaç?" Gözlerimi kaşıyarak Kellsey'den cevap bekledim.

"08:20."

"Ne?!" Sesimin yüksek çıkmasına engel olamadım.

"Bağırma da, kalk hazırlan."

"Kellsey!" Homurdanıp hızlıca yataktan çıktım ve tuvalete girdim. Hızlıca işlerimi tamamlayıp odama döndüğümde Kellsey, yatakta oturuyordu.

Yanına bıraktığı etek ve gömleği seri hareketlerle üstüme geçirdim. Aynada, kısa saçlarımın kabarıklığını parmaklarımla düzeltmeye çalışarak uğraşırken boşvermişlikle birlikte elime fondöteni aldım. Yüzüme renk gelmesi için elimden gelen en çabuk hareketlerle kirpiklerime rimeli uyguladım ve kırmızı rujumu dudaklarıma sürdüm.

Arkamı dönerek Kellsey'nin elinde tuttuğu çantamı aldım. İkimizde sessizliğimi koruyup aşağıya indiğimizde "Bir insan, ilk gününden işe geç kalmamalı." diye mırıldandım. "Bunu başarabilen tek sen varsın." Ayağıma topukluları geçirirken Kellsey'nin bana karşılık vermesine karşı ofladım.

İlk günden patronumla aramda uyuşmazlığın olmasını istemiyordum. Tamam, dünde şirkette çalışmış olabilirdim, fakat resmi olarak bugün başlayacaktım ve Bay Styles'ın gözünde sorumsuz bir asistan olarak yer almak istemiyordum. Ondan önce şirkete varmam gerekiyordu.


Şansıma tren istasyonu kalabalık değildi ve aralardan sıkışmam sonucunda, şirkete üç-beş dakikalık gecikmeyle gelmiştim ki, kesinlikle hayatımdaki en tempolu gün olabilirdi.

Şirketin kapısından girip asansöre ilerledim ve gelmesini beklerken parmaklarımı saçlarımdan geçirdim. Nasıl göründüğüm hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Asansör sıfır da durup kapılar açıldığında içeriye girdim. Çantamın içinden telefonumu çıkararak ofisimin bulunduğu katın numarasına bastım. Saat çoktan 09:15 olmuştu ve Bay Styles, umarım ki tam dakikasında şirkete gelmemiştir.

Asansör durup koridora çıktığımda iş için olan telefonu çantamdan çıkardım ve kendi telefonumu çantama koydum. Mailleri kontrol ederek ofisime ilerlediğimde sekreterlere seslendim. Bana karşılık vererek gülümsediklerinde ofisimin kapısını açtım ve içeriye girdim.

Çantamı masama bırakıp, gereksiz mailleri sildim. Sandalyeme yavaşça oturduğum sırada mailleri okumaya devam ettim. Beynim donmuş durumdaydı.

Kapım tıklatıldığı zaman başımı kaldırdım ve seslendim. Yavaşça açılan kapı ile birlikte sekterlerden biri içeriye girdi.

"Saat 10:00'da Bay Styles'ın sizin için sipariş ettiği bilgisayar gelecek, Bayan Stevfard. Haber vermek istedim."

"Ah, çok teşekkür ederim." dedim elimden geldiğince nazik olmaya çalışarak ve gülümsedim.

|  |  |

Yarım saat sonra toplantı başlayacaktı ama Bay Styles daha şirkete bile gelmemişti. Tamam, dün gece geç geleceğini bana mesaj yoluyla bildirmişti ama bu kadar gecikmesi?

Düşünün, benim ofisimde iki saat geçirmeme rağmen Bay Styles'dan haber hala yoktu. Şirkete gelip gelmeyeceğini bilmiyordum ve bu yüzden aramak, haber etmek istiyordum fakat ters bir tepki verebilirdi ve bunu istemiyordum.

STYLES | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin