"Ne oluyor be? Bırak kolumu!" diye bağırdım.
Omuzlarımdan tutup sırtımı duvara yaslayınca karşımdakinin Toprak olduğunu gördüm.
"Ne yaptığını zannediyorsun sen, geri zekâlı?Burası dağbaşı mı da adam sıkıştırıyorsun? Geri bas!" dediktensonra omuzlarından ittim.
Bir adım geri gitti ve yüzüme sinirle baktı. Kollarımdan tutup bir öncekinden daha sert bir şekilde beni duvara çiviledi.Gözlerini gözlerime dikti ve yüzünü yavaş yavaş yüzüme yaklaştırdı.
"Bana bak, güzelim," dedi. "Sana başka şans tanımayacağım. Ya bu okuldan defol git ya da sesini çıkarmadan yaşa.Ayağımın altında dolanma, gözüme batma!"
Sinirden gözüm döndü. Ne dedi bu salak, sesini çıkarmadan yaşa mı? Ne diyordu bu beyni alınmış sülük?
Alnımı alnınasertçe yasladım ve gözlerinin içine baktım. "Sana ne?" dedim."Benden sana ne? İstediğim yerde dolanırım. Çok istiyorsansen yoluna gidebilirsin. Hem sen kimsin de bana emir veriyorsun? Kendi işine bak, iki adam döv, iki kız okşa, hayatına devamet. Benim Laz damarımı attırma!"
Beni tutan elleri daha da sıkılaştı, gözleri resmen ateş saçıyordu. Alınlarımızı ayırmadan, "Bu sana ilk ve son uyarım,"dedi. "Ayağını denk al. Etrafımda dolanıp aklımı karıştırma.Akıllı olmazsan sonun ya yatağım olur ya da başka bir okul."
Yatak mı dedi o? Dudakları, bir erkeğin dudaklarına dahadokunmamış, hatta bir erkeğin elini bile tutmamış olan banayatak mı dedi? Allah'ım, sana geliyorum!
Dizine güçlü bir tekme indirdim. Beklemediği bu darbe karşısında benden uzaklaştı ve dizini tutmaya başladı. Bunu fırsatbilip bir tekme de karnına attım; bu, Allah'ın öküzünü yere devirmeye yetti.
O sırada Carey'nin bizi izlediği dikkatimi çekti, şaşkınlıktanağzı açık kalmış, korkudan rengi atmıştı. Türkçe konuştuğumuziçin hiçbir şey anlamadığından emindim ama o anki durum daanlaşılmayacak gibi değildi.
Yalan yoktu, ben de korkmuştumama hassas noktamdan vurunca deli gücüm gelmişti işte. Toprak'ı yerde öylece bırakıp Carey'ye doğru ilerledim.
"Gidelim,Carey," dedim. Hayret dolu bir ifadeyle suratıma bakarak, "Peki," diyebildi.Hiçbir şey konuşmadan kafeteryaya kadar yürüdük.
Oradasessizliği yine Carey bozdu. "Zeynep, orada ne olduğunu bilmiyorum ama anlattığım gibi, Toprak çok tehlikeli biri. Belli kisana taktı. Onu hafife alma olur mu? Dikkat et!"
Benim için endişelenen yeni arkadaşım belli ki çok korkmuştu. Gülümseyerek ona sarıldım ve, "Tamam, tatlım. Meraketme sen," dedim.
Onun korkusunu anlıyordum, çünkü az önce de söylediğimgibi, ben de korkmuştum. Ama nedense, beni tutan elin sahibinin Toprak olduğunu görünce tuhaf bir şekilde rahatladığımı dahissetmiştim. Tabii ki o ağzını açıp saçmalayana kadar.
Ondanne duymayı bekliyordum ki sanki? Aptallık bendeydi, okulunilk günü onun kollarındayken hissettiklerim bu kadar mı büyükyanılgı olabilirdi?
Toprak Bey, sen de ayağını denk al, bundan sonra takipteyim.
Laz Ayhan'ın kızına çatmak neymiş göstereceğim sana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI GÜZELİM
RomanceAgapi yayıncılık ile raflarda.. '' Yıllardır içinde sakladığı , kıyıya köşeye ötelediği kalbini en kuytu köşelerden bulup çıkardı bu Yeşil gözlü Prens. Önce gülüşüyle tozunu aldı kullanılmamış yüreğinin . Sonra sevdi ve sarıldı ona. O an ilk defa...