Toprak
"Zeynep Aydan."
Elimdeki kâğıtta yazılı olan ismi kaç defa okudum bilmiyordum. Ama katlayıp cebime koyduğum her seferinde yenidenokuma isteğime engel olamıyordum. Gözlerim kâğıttaki isimdekaybolurken, Jack heyecanla konuşmaya başladı.
"Dostum, bu kadar olur. Sen git, o kadar ismin arasındanyeni kızın ismini çek. Belli ki bu dönem çok eğlenceli olacak.Geçen yılki kızın halini düşününce, attığı tekmeye rağmen yenikıza acıyorum. Bu ortak ders olmasa hiç eğlencemiz kalmayacak."
"Evet, çok eğlenceli olacak. Güzel planlarım var onun için.Sizi bilmem ama ben çok eğleneceğim," dedim.
"Ooo, pis planlar ha? Kız zora benziyor ama sana karşı koyabilen olmadığını düşünürsek, bakalım ne kadar dayanacak."David arabanın anahtarını sallayarak yanımıza gelince konuşmamız yarım kaldı.
"Hadi beyler, kalkın. Bizim kafeye gidelim. Uzun zamandır gitmedik, birer kahve içeriz.""Ben varım," diyen Jack çoktan arabaya atlamıştı bile. Bende kendi arabama yöneldim ve David'in peşinden gaza bastım.Kafede her zaman oturduğumuz masamıza oturduk vegarsonun kahvelerimizi getirmesini beklemeye başladık.
Çokgeçmeden kapı açıldı ve Zeynep yanında o küçük arkadaşıylaiçeri girdi. Kafenin içinde dolaşan ela gözlerinin benim gözlerimde durmasını bekledim ama o, aradığını buldu ve geçen günkampüste birlikte yürüdüğü serserinin masasına ilerledi.
Beynim bir anda kaynamaya başladı sanki, kulaklarım yanıyordu.Birazdan dumanlar çıkarmaya başlarsam şaşırmayacaktım. Parmaklarım cebimdeki kâğıt parçasını buldu ve sıkmaya başladılar. Ama ben kâğıdı sıkmak değil, Zeynep'in masasında oturanherifin beynini ezmek istiyordum.
Samimi bir şekilde sohbete daldılar. Sanki sadece o varmışçasına gözlerini o herife dikmişti. Söylediklerini dikkatle dinli-49yor ve arada bir de nefes almamı zorlaştıran gülümsemesinigösteriyordu.Bakışlarım onlara takılmışken David sıcak kahveleri masayabıraktı. O kadar sinirlenmiştim ki kahvenin sıcak olma ihtimalinihiç düşünmeyerek büyük bir yudum aldım ve tabii ki yandım.Kahve hem çok sıcak hem de çok şekerliydi.
"Kahretsin!" diyerek söylenmeye başladım, sesim umduğumdan yüksek çıkmıştı.
"O benimdi," dedi Jack ve su almak için tezgâha yöneldi.Elimle ağzımı kapatarak suyun gelmesini bekledim. Jack'inönüme bıraktığı buzlu suyu bir dikişte içiverdim, ağzımdaki yangın sönmüştü ama bu sefer de beynim buz tutmuştu. Yine deaklım hâlâ çaprazımdaki masada, ela gözlü güzeldeydi.
Ağzımyandığında yüksek sesle söylenmem bile bizim tarafa bakmasını sağlayamamıştı. Bembeyaz dişlerini göstererek gülümsemesi yetmezmiş gibi, iliklerime kadar içimi titreten bir kahkahakoyverdi. İşte o an bir insanın nasıl katil olabileceğini anladım.Ona bu kahkahayı attıran adamı boğmak, kesmek, hatta yakmak istedim.
Bu kız ne yapmıştı bana böyle?Ben aklımdan cinayet planları yaparken Zeynep masadankalktı. Yerimden hızlıca kalktım ve aynı yöne doğru ilerledim.Bu mesafeden bile kokusunu alabiliyordum.
Beni fark etmedentuvalete girdi, çıkmasını sabırla bekledim ve kapıda belirdiğianda kolundan yakaladım. Öyle kızgındım ki, ona ne söylediğimin farkında bile değildim. Elbette yine boyun eğmedi, söyleyecekleri bittikten sonra, ayak parmaklarımın şeklini değiştirecek bir güçle ayağıma bastı ve kollarımın arasından sıyrılıpuzaklaştı. Oysa ne de güzeldi kollarımın arasında...
Ne dedi o? Bugüne kadar bir erkeği öpmemişken mi dedi?Bu cümleyi duyduktan sonra ayağımın acısını falan hissetmezoldum. Ne yani, o güzel dudaklar hiçbir erkeğin dudaklarınatemas etmemiş miydi? İşte bu, benim için yeni bir şeydi. Dahaönce, hiç öpüşmemiş bir kız hayatıma girmemişti. Adı güzelimbunca zaman nerelerdeydi ki? Bu kadar saf ve temiz kalabilmeyi nasıl başarmıştı?
Bugüne kadar bir erkeği öpmemişken...Bu cümle kulaklarımda tekrar tekrar yankılandı. Arkasından koşup onu durdurmak, sıkıca sarılıp ilk öpücüğünü vermek istedim. Onu öpenilk ve son erkek olmak istedim. Ama sadece istemekle kaldım,çünkü benden uzaklaştığı anda o herif yanında bitti ve elini deela gözlümün beline koydu.
"O eli kırmazsam benim adım daToprak değil," diye mırıldandım. "Bittin oğlum sen!"O hırsla arka kapıya yürüyerek dışarı çıktım, biraz temizhavaya ihtiyacım vardı ve sinirim bir türlü yatışmak bilmiyordu. Gözüme ilişen çöp variline sert bir tekme savurdum, onunbasmasıyla kırılmadıysa bile, parmaklarım bu sefer kesin kırılmıştı. Acı yetmezmiş gibi bir de gürültü çıkmıştı. Ne olduğunabakmak için birilerinin gelmesi an meselesiydi.
Topalladığımıçaktırmamaya çalışarak içeri girip masama doğru ilerledim.Sandalyeme oturmamın üzerinden birkaç dakika geçmişti kiZeynep ve o sinir herif gitmek için ayağa kalktılar. Burada dahafazla kalmamın bir anlamı kalmamıştı, eve gitmeye karar verdim ve dışarı çıkarak arabama atladım.
Yol boyunca onu düşündüm; adı güzelim, demek kimseyi öpmedin, ha?
Belki debu huysuzluğun yüzünden kimse yanına yaklaşmıyordur... Amamerak etme sen, bundan sonra da farklı olmayacak. Yanınayaklaşanın bacaklarını kıracak, yan gözle bakanın gözlerini oyacağım, çünkü o ilk öpücük benim olacak.
Demek Türkiye'den taAmerika'ya bunun için geldin, ilk öpücüğünü bana vermek için.Bunu düşünmek bile keyiflenmeme yetmişti, acaba gerçek olduğunda nasıl hissedecektim? Şimdiden sabırsızlanmayabaşlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI GÜZELİM
RomanceAgapi yayıncılık ile raflarda.. '' Yıllardır içinde sakladığı , kıyıya köşeye ötelediği kalbini en kuytu köşelerden bulup çıkardı bu Yeşil gözlü Prens. Önce gülüşüyle tozunu aldı kullanılmamış yüreğinin . Sonra sevdi ve sarıldı ona. O an ilk defa...