Zeynep
Sabah Ayla'nın çığlıklarıyla uyandım ama ortalıkta görünmüyordu. Bir şey olduğunu düşünerek panikle yatak odasınadoğru koşturdum. Oda boştu ama sesi evin içinde yankılanmaya devam ediyordu. Aynı panikle yönümü çalışma odasınaçevirdim; Ayla gözünde gözlük, elinde dosyalar, bilgisayarın başında sayıp sövüyordu.
"Lanet olsun böyle işe. Bir gün dinlenemeyecek miyimben? Pislik herif, hem git dinlen diyor hem de kalkmış taslaknerede diye soruyor. Allah'ın belası!"
Onun iyi olduğunu görünce, tuttuğum nefesi bıraktım veyanına giderek, "Ayla ne oldu, canım?" diye sordum.
"Bölüm şefi oldu," dedi sinirle. "Hasta olduğum için izinverdi ama şimdi önümüzdeki sayının taslağını istiyor adi herif.Üstelik mail olarak da kabul etmiyor, el yazısıyla iletecekmişim.Nasıl yetiştireceğim ben? Hadi yetişti diyelim, bu halde nasılgötüreceğim?"
"Canım, sakin ol. Ne zamana yetişmesi gerekiyormuş?""Öğlen ikide burada olsun dedi.""Tamam, o zaman şöyle yapıyoruz; ben kahvaltıyı hazırlıyorum. Sen de elinden geldiğince hızlı bir şekilde taslağını hazırlıyorsun. Ben götürürüm."
Gözleri bir anda parlarken ellerimi avuçlarının arasına aldı."Gerçekten yapar mısın?"Gülümseyerek başımı salladım."Teşekkür ederim, Zeynep. İşte şimdi kahramanımsın benim. O zaman, hemen başlıyorum."
Onun heyecanına kıkırdayarak mutfağa geçip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Ayla hiç ara vermeden, hatta kahvaltısınıederken bile taslağını hazırlamaya devam etti. O son kontrollerini yaparken üzerimi giyindim ve saçlarımı topuz yaparakçalışma odasına geri döndüm. Beni baştan ayağa süzdü ve şaşkınlıkla yüzüme baktı.
"Benim ofisime bu kılıkta gitmeyi düşünmüyorsun, değilmi? Benim bir ismim var orada. Ayla'nın kuzeni moda sefili dedirtmem ben."Önce kıyafetlerime sonra da ona baktım. Nesi vardı ki kıyafetlerimin?
"İltifat için teşekkür ederim, canım kuzenim,"dedim sahte bir sinirle. "Ama başka bir seçeneğimiz yok gibi.""Kimin evinde olduğunu unuttun sanırım, şekerim. Gel benimle."Derin bir iç çektim ve itiraz şansım olmadığını bildiğimden,kocaman dolapların olduğu giyinme odasına doğru sakince onutakip ettim.
Dolaplardan birini açtı ve siyah bir kalem elbiseyle,gök mavisi blazer bir ceket çıkardı. Bana uzattığı kıyafetleri yineitiraz etmeden giydim ama sanki bana ait olmadıkları her halimden belliymiş gibi hissediyordum. ,
Ben aynada kendimi süzerken, Ayla ayakkabı dolabına yöneldi ve eline aldığı topuklusiyah ayakkabıları yere bıraktı. Ayakkabıları da giyip kendi etrafımda bir tur döndüm, alkışlayarak otuz iki dişini gösterip sırıttı."Harika oldun! Ek iş yapmak istersen seni fotomodel yapabilirim.""Git işine Ayla ya! Oyalama da gidip geleyim hemen. Bunların içinde kasıldım vallahi. Her gün böyle mi giyiniyorsunyahu?"
"Evet ve bundan da hiç şikâyetçi değilim. Sen de sızlanmayıkes de üzerindekilerin hakkını ver bakayım. Bu arada, o Peterdenen adam birazcık sapıktır. Dikkat et diyeceğim ama ihtiyacınolmadığını biliyorum. Eğer tepeni attırırsa lütfen dişlerine çalışma, zaten çirkin bir adam, dişsiz halini düşünemiyorum bile."
"Söz veremeyeceğim," dedim ve dosyayı almak için çalışmaodasına yöneldim.Ayla da kıkırdayarak arkamdan geldi.
Dosyayı bana uzattıve, "Sana güveniyorum," diyerek kapıyı açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI GÜZELİM
RomanceAgapi yayıncılık ile raflarda.. '' Yıllardır içinde sakladığı , kıyıya köşeye ötelediği kalbini en kuytu köşelerden bulup çıkardı bu Yeşil gözlü Prens. Önce gülüşüyle tozunu aldı kullanılmamış yüreğinin . Sonra sevdi ve sarıldı ona. O an ilk defa...