8.Bölüm

335 125 17
                                    

Bölüm şarkısı :İrem Candar-isterdim

Beğenmenizi umuyorum

Keyifli okumalar...

------

Ateş ve su.

Bu ikisinin arasında büyük bir savaş vardı.

Ateş,üstünden çıkan dumanlarla birlikte ahenkle danslarını gerçekleştiriyorlardı.Ateşin kavuran bir sıcaklığı vardı.Fakat bu ateşten,bu sıcaklıktan kaçman gerekirken,aksine ateşle dumanın ahengine eşlik etmek isterdin.Kavuran sıcaklığa yaklaşırken yanmayıp,soğuk esintiyi hissederdin.

Ama su ateşin tam tersiydi.Soğuktu,ıslaktı.O ıslaklığın içinde yüzerdin.Fakat bu ıslaklığa yaklaşman gerekirken,kaçardın.Suyun tanımı kısaydı.Ateşin aksine bir uyumu yoktu.

Bu ikisinin arasında savaş varken,kazanan hep su olurdu.

Peki neden kazananın yanında olmak gerekirken,kaybedenin yanında olurduk?

Ataş merhametliydi çünkü.Su ise acımasız olan taraf.İşte seni ateşe yaklaştıran neden buydu; merhamet.Sudan uzaklaştıran neden ise;acımasızlık.

Ateş ve suyun arasındaki savaş da şuydu;merhamet ve acımasızlık.

Su,ateşin üzerine dökülünce yok oldu,kalan sadece külleriydi.Külleriyse ateşin içindeki görünmeyen esintiyle uçup havaya karıştı.

Önünde durduğum su birikintisine bakarken bunları düşünüyordum;Ateş ve suyun savaşını.

Ben ateştim.Kaybeden taraf.Fakat merhametliydim.Kimsenin içimdeki beni görmesini istememiştim.Kullanırlardı beni çünkü.İyi olan yanımdan yararlanırlardı.Ben,ne kadar kötü olmak istesem de,olamamıştım.İyi olmuştum hep.

Lakin,ben daha kaybetmemiştim. Kaybetmem için bu savaşın içerisinde olan bir suya ihtiyacım vardı.Küllerimin rüzgârdan uçmasını istiyorsam,beni söndüren bir su bulmam gerekiyordu öncelikle.

Su birikintisinin içine ayağımı koydum.

Su bana çok eşlik etmişti,çok yakındı ama bir o kadar da uzak. Kendi suyunu tanımıyordum. Sadece yanımda duran suyu biliyordum.Belkide su,kitaplarımdan sonra yanımda duran,beni hiç bırakmayan ikinci şeydi.

Annemle kavgamızdan sonra yağmur yağmıştı ve ağlamama eşlik etmişti.Çoğu zaman yastığıma damlayan gözyaşlarım akarken yanağımdan süzülen damlalar bana eşlik etmişti.

Dünyadan fazlasıyla koptuğum için olsa gerek,gök gürültüsüyle korktum.Ama sadece anlık bir şeydi bu.Ben kolay kolay korkmazdım.İşin içine küçük bir gök gürültüsü girse bile.

Öğle yemeğindeydik şu anda.Yavaş yavaş yağmur çiselemeye başladı.Lâkin, bu bi hayli yağmur yağacağının habercisiydi.Bahçedekiler de bunu anlamış olacaklar ki,teker teker içeri girmeye başladılar.

"Hadi İdil,yağmur yağacak birazdan" dedi Ege koluma dokunurken.

Kafamı sallamakla yetindim.

Okulun içine girenlerin yanında biz de girmeye başladık.

"Volkan ve Savaş neredeler?" diye sordum.

"Sınıfta uyuyorlar. 'okul çıkışına kadar bizi uyandırma' dediler." dedi.

Koridorda yürüyorduk öylesine ama benim aklım yağan yağmurdaydı.

"Ya Ege,ben yağmurda ıslanmaya
gideceğim." dedim.

İmtihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin